Ankara Mekan Bayanları Sarı Tutkuyu Geride Bıraktı
Dans Nedir ?
Dans, en eski sanatlardan biridir. İlk insanlar isteklerini içgüdüsel bazı ritmik hareketlerle anlatırlardı. Aslında, dansın insanlığın yeryüzünde varoluşundan bile eski olduğu söylenebilir; bazı kuşlar ve hayvanlar dans ederek eşlerini çağırırlar. Adı tavus kuşunun İspanyolcasından türetilen pavane dansı, 1500-1600’lerde yaygın bir saray dansıydı. Ağır ve zarif figürleri olan bu dans bir tavus kuşunun hareketlerinden esinlenerek uydurulmuştu. 1900’lerin başında ABD’de “Hindi Yürüyüşü” isminde olan bir dans vardı. Dansın içgüdüsel oluşunu küçük yaşlardaki çocuklarda görebiliriz. Çocuklar, hatta bebekler işittikleri ya da kendi içlerinden gelen ritimlere uyan naturel hareketler yaparlar. ABD’nin en yetenekli dansçılarından Isadora Duncan beş yaşındaki minicik çocuklara kollarını dans ritimlerine göre iyi mi hareket ettireceklerini öğretmeyi başarmıştı.
Dansın Kökenleri
İlk insanoğlu önceleri kendi adım atarına, içgüdülerine uyarak dans ettiler. Yinelenen ritmik hareketlerin tabiatüstü duygular çağrıştıran güçlü tesirleri olduğunu fark ettiler. Buradan, dansta büyülü bir gücün var olduğu düşüncesi dünyaya geldi. Her dans edişlerinde bu gizemli gücü yine yarattıkları duygusuna kapıldılar. Bundan sonra insanoğluın çember, yarım çember, karşılıklı iki sıra ya da dalgalı sıra şeklinde değişik diziler oluşturduğu toplu danslar gelişti. Avustralya Yerlileri, hâlâ doğum, buluğluk ve evlilik kutlamalarında ve cenaze törenlerinde dans ederler. Bazı ilkel kabileler hayvanları öykünmek ederek totem dansları veya iyi ürün alabilmek için büyü dansları yapar. Sri Lanka’da maske takarak yapılan büyü danslarının hastalıkları iyileştirdiğine inanılırdı. Bütün bu danslar ortamın yarattığı duygulara göre biçimlenir.
Uygarlıklar geliştikçe, ilkel büyü danslarından dinsel törenler ve ayinler hayata merhaba dedi. Dansta kurallar ortaya çıktı ve dans çoktanrılı dinlerde tapınmanın önemli biçimlerinden biri oldu. Tapınaklarda rahipler, zengin evlerinde ise köleler doğum, evlilik, cenaze veya sarayla ilgili tüm törenlerde dans ederlerdi. Eğlence için dans etme İlk olarak Mısır’da başladı.
Sonraki yıllarda Eski Yunan’da dans daha da gelişti. Bütün dinsel törenlerin önemli bir öğesi ve ayrıca bir eğlence kaynağı olan dans aynı zamanda tiyatro oyunlarının başlıca temelini oluşturdu. Köylülerin harman döverken yapmış oldukları ankara escort ritmik hareketlerden Yunan tiyatrosu dünyaya geldi. Yunancada “dans ederim” anlamına gelen “koro” sözcüğü ilk olarak, sahnede dans eden, söyledikleri şarkılarla oyunu açıklayan ve yorumlayan bir grup oyuncuyu tanımlamak için kullanıldı. Dansları tasarlamak ve düzenlemek anlamına gelen koreografi sözcüğü de Yunan kökenlidir.
Eski Yunanlılar askerlerin eğitiminde temel öğe olarak dansı kullandılar. Günümüze kayıtları ulaşan bu danslardan, askerlere bireysel ve toplu saldırı hareketlerinin ritmik bir şekilde öğretildiği anlaşılmaktadır. Büyük Yunan filozofu Platon, “İyi şarkı söylemek ve güzel dans etmek, iyi eğitilmiş olmaktır” demişti. Eski Yunanistan’da devlet adamları, generaller, şair ve oyun yazarları benzer biçimde önemli kişiler şenliklerde ve zaferlerini kutlarken dans ederlerdi.
Romalılar ise Yunanlıları taklit ederken yalnızca biçimleri aldılar. Yunan sanatının ve felsefesinin ruhunu dansa sindiremediler. Bu yüzden Romalıların dinsel törenlerinde dansa yer vermelerine karşın, dans bu dönemde yozlaştı.
İlk Hıristiyanlar da dansı tapınma amacıyla kullandılar. Ne var ki, 7. Yüzyılda Hıristiyanlar Roma döneminde saygınlığını yitiren dans biçimlerinden dolayı, dansı kilise etkinliklerinden uzak tutmaya çalıştılar. Biroldukça ülkede bu yasaklama kararı başarılı oldu. İspanya’da ise bazı katedrallerde dans mukaddes escort ankara günlerde ayinlerin bir parçası olmayı sürdürdü. Sevilla Katedrali’nde, Paskalya esnasında delikanlılar mihrabın önünde dans ederek Tanrı’ya olan bağlılıklarını dile getirirler. Bu, kastanyet eşliğinde, saygılı ve soylu bir danstır. 19. Yüzyıla gelindiğinde, Avrupa ve ABD’ de dans derhal derhal tümüyle kilise etkinliklerinin dışına çıkarılmıştı.
Doğuda da eski zamanlardan beri dans yaygın olarak dinsel amaçlar için kullanıldı. Doğuda dansın en eski ve en gelişmiş biçimine Hindistan’da rastlanır. Bazı tapınaklarda hâlâ “Tanrının Hizmetçileri” anlamına gelen devadasi’ler bulunur. Senelerce tanrılara hizmet etmek için eğitilen bu kadınlar yaşamlarını dinsel törenlerde şarkı söyleyerek ve dans ederek sürdürürler. Hindistan’ın 1947’de bağımsızlığını kazanmasından sonra, dansın bir sanat dalı olarak yeniden canlanması sonucu, kadın-adam birçok ünlü dansçı yetişti.
2848 total views, 1 today