Welcome, visitor! [ Login

Ateşli Kızın Mezdeke Dansı Bu Kadarmı Harika Olur

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Sarışın, Çankaya Escort, Escort Ankara 14 Nisan 2018

ankara escort

Ateşli Kızlar

Siz değerli beyler sizler için bu videoyu ekleyerek bu videodaki güzeliği herkeze göstermek ve bu tür bayanların devamını görmek için sitemizin ana sayfasına gelerek dolaşmanızı istiyoruz.Bu sitemizde tüm ücret karşılığı görüşen bayanlar mevcutdur dilediğiniz gibi bakabilir inceleyebilirsiniz.

Ankara escortlar sitemizde sizlerde gerçek hayalinizdeki bayan arkadaşı arıyorsanız hemen alt tarafda bulunan vitrine geri dön linkine tıklayabilir hemen sitemize geçebilirsiniz.

7111 total views, 0 today

Ateşli Arkadaşımla Kulubede Fantazim

Akyurt Escort, Ankara Azgın Escort, Ankara Escort, Ankara Escort Sarışın, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Eryaman Escort, Escort Ankara, Etimesgut Escort, Kızılay Escort, Mamak Escort, Tunalı Escort, Üniversiteli Escort 2 Aralık 2016

ankara escort fira

Merhaba arkadaşlar ben ankara escort Seher 24 yaşında genç ve güzel bir bayanım sizlere başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Benim 3 yıldır devam eden düzenli bir ilişkim var erkek arkadaşımın adı Erhan 25 yaşında özel bir şirkette güvenlik görevlisi olarak çalışıyor. Ben uzun zamandır işsizim ve evde vakit geçiriyorum. Bu olayı da çok yakın bir zamanda yaşadık Erhan’la evlerimiz çok yakın ama onun iş saatleri karışık olduğu için çok fazla görüşemiyorduk. Bu durum bir iki derken sürekli böyle olmaya başlamıştı ve biz artık neredeyse birbirimizi görmüyor sadece telefonda görüşüyorduk. Bu durum artık benim çok canımı sıkıyordu ve kafamı karıştırıyordu. Artık bu işe bir çözüm bulmam gerekiyordu ve ben kafamda çoktan planlar yapmaya başlamıştım.

ankara escort fira

ankara escort

Aklımdan birçok şey geçiyordu ama bir kaç denemede başarısız olmuştum. Erhan da hiçbir kıpırtı yoktu sanki benden iyice uzaklaşmıştı. İlişkimizin bozulmasından ve ayrılmamızdan çok korkuyordum. Bir gece artık içim içime sığmıyordu ve içimde çok farklı bir sıkıntı vardı. Dayanamadım gizlice evden kaçıp Erhan’ın çalıştığı yere gittim. O gün gece nöbetindeydi ve gece oldukça geç saatteydi ankara escort bayan ‘ı sürekli arıyordum ama telefonlarımı açmıyordu. Yanına gittim ve güvenlik kulübesine girdim beni görünce şok olmuştu ne diyeceğini şaşırmış ve birazda kızmıştı. Onu o kadar özlemiştim ki hemen boynuna atıldım ve hiç bireyi umursamadan dudaklarına yapıştım. O da beni çok özlemişti deli gibi öpüşmeye başlamıştık. Sanki öpmüyor dudaklarımı parçalıyordu.

ankara escort fira

ankara escort

kulübenin içinde sadece kimiz vardık ve gece saat geç olduğundan etrafta da kimse görünmüyordu. Ben tüm azgınlığımla çırılçıplak soyunmuştum ve Erhan’ın aklını başından almışım. Artık Erhan’ı da hiç bir ey umurunda değildi ve beni kulübenin içinde yere yatırarak saçlarımdan tutup boynumu ve göğüslerimi yalamaya başladı. Sanki yalamıyor dili ile beni bulutların üzerine çıkarıyordu. Ben de ona en iyi şekilde escort hatun olarak karşılık veriyordum tabi pantolonunun içinden soktuğum elimle kocaman olmuş yarağını yakalayarak okşamaya başladım ben okşadıkça daha da kendinden geçen Erhan daha fazla dayanamadı ve arkamı çevirerek beni götümden deli gibi sikti. O gece kulübede ilk ve en seksi birlikteliğimizi yaşamıştık.

5165 total views, 0 today

ankara escort bayanların saç bakımları

Akyurt Escort, Ankara Escort, Ankara Escort Esmer, Ankara Escort Sarışın, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Eryaman Escort, Escort Ankara, Kızılay Escort, Rus Escort 8 Eylül 2016

ankara escort

Merhabalar şimdi size ankara escort hatunlarının saç bakımlarını nasıl yaptıklarını anlatacam iyi okuyun ha hep vuruşlu hikayemi dinleyeceksiniz birazda boş hikaye okuyun bunu da yazmamın sebebi sıralamada yükselmesi başka bir niyetim hani zannetmeyin bu site sahibi niye mal mal hikaye yazıyor diye niyet farklı 🙂 şimdi dinleyin bakalı.

ankara escort

ankara escort

Bayanların süsü olan saçların canlı, bakımlı ve dolgun görünmesi çok önemlidir. Kırılmamış, yıpranmamış, beyazlamamış saçlar her bayanın isteğidir. Ancak bunun için de bakım saç bakımı yapmak ve belirli kurallara dikkat etmek gerekir. Saç bakımı yapmak için bakım merkezlerinden aldığınız ürünleri kullanıyor olabilirsiniz. Alternatif ve doğal çözüm isteyenler ise evde kendilerinin hazırladığı tamamen doğal ürünleri kullanabilirler.

ankara escort

ankara escort

Saçlarınız için kullandığınız kremler, maskeler, şampuanlar, saç boyaları kimyasal içerik de barındırdığından kullanmak istemeyenler olabilir. Bu konuda saç bakımı yapabilmeniz için bugün sizlere doğal maske tarifleri ile birlikte yapılması gerekenleri anlatacağız. Bayanların saçları ortalama olarak ayda.. 2-3 santim uzamaktadır. Bu uzunluğu yaptığınız bakımlarla değiştirebilmeniz mümkün.

Doğada bulunan hiçbir şey size ve saçlarınıza zarar vermemektedir. Yaz aylarında güneşle birlikte deniz suyundan da kaynaklanan saçlardaki kırılmalar, soluklaşma ve nem oranının düşmesi, kışın ise soğuk havanın etkisiyle yıpranan saçlar düzenli bir bakıma ihtiyaç duyar. Özellikle de uzun saçlara sahip olan bayanlar ankara escort bayan yaparken oldukça dikkatli olmalı ve mümkün mertebe doğal ürünleri kullanmalılar.

Saç bakımı için bakım merkezlerinden alacağınız ürünler veya o salonlarda yaptırdığınız bakım bazılarımızın maddi şartlarını zorlayabilmekte. Ancak evinizde oldukça basit ve maliyeti düşük bakım tarifleri sayesinde daha temiz ve daha doğal saçlara sahip olabilirsiniz. Saç bakımı için maske tarifleri vermeden önce bugün size doğru bildiğiniz ama yanlış olan bir konuya değineceğim. Bayanlar arasında oldukça yaygın olan ama yanlış bilinen bu konu saçların her gün yıkanmasıdır. Her gün yıkanan saç, sizlerin bildiği gibi daha sağlıklı veya daha uzun olmamaktadır. Sıkça yıkanan saçlar normalden daha fazla kırılmış ve yıpranmış olacaktır.

ankara escort

ankara escort

Saçların doğal dengesinin de bozulmasına sebep olduğu için 2 günde bir saçlarınızı yıkamanız önerilmektedir. Ayrıca ıslak saçın kırılganlık özelliği daha çok olduğu için kuruduktan sonra taranması gerekmektedir. Her ay uzayan 3 santimlik saçın 1 santimi her zaman kırık olarak uzayacaktır. Bu nedenle 3 ayda bir saçlarınızın ucundan kırıkları aldırmanız yaptığınız bakımların daha etkili olmasını sağlayacaktır. Saçlar ile ilgili her şey için saç bakımı kategorimizi inceleyebilirsiniz.

Saç bakımı için yapacağınız maskelerinizi haftada 1 kere olacak şekilde düzenli yapmanız etkinin artması açısından çok daha iyi olacaktır. Anlatacağımız maske tarifleri ile saç bakımı yaparken escort ankara saçlarınızın yıkanmış ve temiz olmasına dikkat edin. Kolaylıkla yapabileceğiniz birkaç doğal saç bakımı maskesi:

Saç dökülmelerini engellemek ve bakım yapmak için yapacağınız oldukça doğal olan bu maskemizde ihtiyacınız olan sadece su ve lavanta. 3,5 su bardağı kaynamış su içerisine 50 gram lavanta ekleyerek demlenmesini bekleyin. Demlendikten sonra biraz ılıyınca lavantalı suyu süzün ve elde etmiş olduğunuz lavantalı su ile saçlarınızı yıkayın. Saçınızı sadece lavantalı su ile yıkadıktan sonra 30 dakika bekleyin ve sonrasında durulayın.

Balın için tedavi edici, pürüzsüzlük verici ve sivilceleri geçirici özelliklerinin olduğunu biliyoruz. Bugün ise saç bakımı için olan etkisini sizlere anlatacağız. Saçlarınızın parlak bir görünüme sahip olmasını sağlayan yarım tatlı kaşığı balı 4 su bardağı sıcak su içerisinde eritene kadar karıştırın. Oluşan karışımı saçlarınızın dibine çok değdirmeden saçlarınızı yıkayın ve durulama yapmadan kurulayın. Aynaya baktığınızda saçlarınızın parladığını göreceksiniz.

ankara escort

ankara escort

Zeytinyağının beslenme ve bakım açısından birçok faydasının olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde saç bakımı için de birçok faydası bulunan zeytinyağı, parlaklık ve canlılık kazandırmakla beraber saçların da uzamasını sağlayacaktır. Saçınızın uzunluğuna göre ortalama yarım su bardağı zeytinyağına 1 tane yumurtanın sarısını ekleyin ve oluşan maskeyi saçınıza sürün. Maskeyi sürdükten 30 dakika sonra saçlarınızı yıkayın. Eğer daha iyi sonuçlar almak istiyorsanız yaklaşık 2 saat kadar beklemeniz daha iyi olacaktır.

Saç bakımı için %100 doğal ürünlerle yapılan maskeler sayesinde artık daha sağlıklı ve daha doğal saçlara sahip olabileceksiniz. Bu maskeleri uygulamanızı önerirken eğer zamanı olmayan biriyseniz ve bu maskeleri yapamam derseniz sizlere sarımsağın mucizevi etkisini uygulamanız öneririm. Saç bakımı maskelerini yapamayanlar kullandıkları şampuanlarının içerisine sarımsak katarak da bakım yapabilirler.

Saç derinizi rahatlatmak, saç dökülmelerinizi azaltmak için ankara escort sarımsağı havanda dövüp şampuanınızın içerisine katmanız yeterli olacaktır. Eğer sarımsak kokusu yoğun olarak geliyorsa ve bu sizi rahatsız ediyorsa sarımsağı sütte kaynattıktan sonra havanda dövüp sonra şampuanın içine atmanız gerekmektedir. Bu işlem sarımsağın kokusunu yok edecektir. Saç bakımı maskeleri sayesinde daha dolgun, canlı ve kaliteli saçlara sahip olacaksınız. Dolgun saçlar sizin tarzınızı ortaya koyduğu gibi özgüveninizin de artmasını sağlayacaktır.

3613 total views, 0 today

ankada escort ‘unun acılı hikayesi

Akyurt Escort, Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Sarışın, Ankara Kızılay Escort, Eryaman Escort, Escort Ankara, Kızılay Escort, Mamak Escort 7 Eylül 2016

ankara escort

ankara escort

Merhabalar şimdi Sizlere bir ankara escort bayanın çalışmasını başından geçenleri bu işi niye yaptıklarını ve nasıl yaptıklarını anlatacam Ece diye bi bayanın hikayesini başından geçenlerini anlatıyorum.
Eskort diyorlar kendilerine. Hayatlarını, “normal” ve “anormal” olarak ikiye ayırıyorlar. Günün herhangi bir saatinde para karşılığı hem kıyafetlerinden hem de ruhlarından soyunuyorlar. İşte o kadınlardan biri Ece; tıpkı geçenlerde Ankara’da ünlülerle eskortlar arasında patlayıp karakolda son bulan olaydaki kadınlar gibi… İşte, bir zamanlar genç bir dul olarak tekrar koca bulabilmek için evlilik var, başka sevgilisi var ama yapıyor işte. “Niye yapıyorsun” diye sorduğumda karısından şikâyetçi oluyor çoğu erkek. “Değişiklik istedim, mutlu değilim hayatımdan” diyorlar. ankara escort Zaten biz sormadan anlatmaya başlıyor hepsi.

ankara escort

ankara escort

Ben de dinliyormuş gibi yapıyorum. Zaten onlar bize daha çok soru soruyor. “Başka bir iş yapsana, hiç sana yakışıyor mu” diyor mesela, amaçları sadece seni parasız götürebilmek aslında. “Seninle sevgili olacağım” diye kandırmaya çalışıyor. Ankara escort programlarının adaylarından biriyken, sonra kod adı Ece olan bir eskort kadının kendi ağzından hikâyesi…Evliydim, boşandım, 8 yaşında bir oğlum var, ona da babaaannesi bakıyor. Bu durumdayken zaten hayatta alamam. Ama yanına çocuğunu alıp da işe giden var.

3 yıl düzgün bir işim vardı ama bıraktım. Bunu da önceden yapan biri değildim, ihtiyacım vardı, yapmak zorunda hissediyorum kendimi ve yapıyorum. Hiç kendime yakıştıramazdım ama artık içindeyim. Çevremde bunu yapanlar vardı, benim hikâyem de “Bir arkadaşım var görüşür müsün” diye başladı. Çok samimi arkadaşlarım “Buna git” dediklerinde gidiyorum, ama kazık yediğim, oyuna getirildiğim, arkadaşlarımla eğlenmeye gittiğimde satıldığım oldu.

ankara escort

ankara escort

Bu işte olan bir insan, her şeye boşvermiş insandır. Onun ölüm korkusu yoktur. Her yere gidebilir. Uyuşturucu da kullanıyorsa her yere girer çıkar. Kendi başıma çalışıyorum, mimlenmek istemiyorum ve bir süre sonra bu hayattan kurtulmak istiyorum. Kimse de bilmez, normal bir hayatım var.

 

Aynen, çünkü işteyken oynuyorum. Gündüzleri de geceleri de ne zaman haber gelirse gidiyorum. Bazı insanlarla bir kereden fazla görüşüyorum, haftada bir kere muhakkak görmek isteyen oluyor. Birileriyle çalışanlar çok daha fazla kazanıyor. Ben birinin yanında sabaha kadar durduğumda 500 TL alıyorsam, birileriyle çalışanlar 1500 TL kazanıyor. Ama onlar mesela 300 TL’sini aracıya vermek zorunda kalıyor. Ben ayda 6 bin lira kazanıyorum. Alışık olmadığım için ilk başlarda para konuşmadan gidiyordum, çantama koyuyorlardı.

Ruhumu sadece paraya asıyorum. O ruh filan gitti. (Ağlamaya başlıyor, “Aslında hiç ağlamazdım” diye de not düşüyor.) Bazı insanlardan tiksiniyorum, ucunda para da olsa ağzı kokanla yapamıyorum. Para da almıyorum, çekip gidiyorum.

 

Çok sıkılıyorum, bir de çok fazla sapık tanıyorsunuz. Kibirli, aşağılayan, “Paranı verdim lan, bilmiyorsan yapma, öğren de yap” diye hakaretler işitiyorum. Biriyle birlikte oluyorsun, sabaha kadar bir şey yapacak halim kalmıyor, uyumak istiyorum izin vermiyorlar. Ama bazıları da çok farklı, çok iyi insanlar çıkıyor. Gerçi fark etmez, erkeklerden tiksiniyorum. Bir daha âşık olabileceğimi, ankara escort bayan ların uyuşturucusuz seks yapabileceğimi de sanmıyorum.

Futbolcuların mesela iktidarsızlık problemi olmaz. Ama bazı sanatçılar, oyuncular ağır uyuşturucu kullandıkları için bununla çok sık karşılaşıyorum. Yatakta gücü kaybolduğunda terbiyesizleşiyor. Sen de karşılık verirsen dayağı yersin.

Kızların anlattıkları yüzde 100 doğrudur. Eminim. Çünkü başımıza çok fazla böyle şey geliyor. Paramızı almadan canımızı kurtarmaya çalıştığımız oluyor, uyuşturucu kullananlar oluyor. Bu kızlar isimleri çıksın istemez, demek ki gerçekten canlarını kurtarmak için polise gittiler. Kızlar ünlü olmak isteseler başka yolları var o işin.

Bana da bıçak çekildi. Ama bu tarz şiddeti ters ilişki isteyenler yapıyor. Önce istiyor, sonra kabul etmeyince sinirleniyor, sonra seni ikna edebilmek için iyi davranıyor, sonra sen tekrar “İstemiyorum” dediğinde bu sefer vuruyorlar, bıçak dayayıp silah çekiyorlar. evlere gittiysem, eğer şiddet kullanılacak gibi olduysa “Odanın önüne çıkar bas bas bağırırım” diyorum. Genelde de işadamları rezil olmamak için hemen susuyorlar. Zaten otele işadamlarının yanına gittiğimizde, 5 yıldızlı otellerde kimliğimizi istemiyorlar. Şimdi bir de ev işletenler var. Rezidansların çoğunda böyle evler var. Ama oteller bizim için daha güvenli. O rezidanslarda başımıza bir şey gelse kimsenin ruhu duymaz.

ankara escort

ankara escort

 

Kırbaç, kelepçe, ters ilişki isteyenleri asla kabul etmem. Para hırsı olanlar her ortama giriyor. Ben en fazla 4 saat, en az 15 dakika kalıyorum. İşim 2, 3 dakika sürerse 200 TL alıyorum. 70 yaşında bile çağıran var, iş bitmiş hâlâ çabalıyorlar.

Bir adamı vibratörle tatmin etmek zorunda kaldım. Gülmek geliyor içimden ama gülemiyorum. Yanımda ölseler umurumda olmaz. Onlar bize nasıl “paralı” diye bakıp aşağılıyorsa, biz de onlara insan gibi bakmıyoruz. İç çamaşırıyla çıkan, sutyen takmış, jartiyer giymiş işadamları oluyor. “Hadi kocacım kollarımı bağla, döv beni, sen beni yap” diyenler, sonra ağlayanlar oluyor.

Bu işin parayla, eğitimle alakası yok. Bazı oyuncular da öyle ama en sapık tipler işadamları arasından çıkıyor. Bütün kadınları elde etmişler, farklı zevkler arıyorlar. Sadece erkeklerle beraber oluyorum ama sonradan o karşılaştığımız yerden çağıran kadınlar da oluyor. Kadın arıyor mesela, “Sevgilim var yanımda, sen de gel” diyor. Ya da beni oturtup seyrettiriyorlar. Bazen iki erkek arıyor, onlar ilişkiye giriyor…

Şu anda bu işi yapan o kadar çok kadın var ki, fiyat yok, para düşüyor. Çok para almak için ya çok güzel ya da çok genç olacaksın. Geceliği 1000 liraya kadar gidiyorlar. Ünlüyse eskort, o zaman gecede 2 bin TL kazanıyor. Evli, kapalı, açık ne kadar kadın varsa parasızlıktan bu işe başlamış. Evli olup kocasının, kaynanasının bildiği de oluyor. Koca evde oturuyor, kaynanası adam buluyor. İcra memuru var arkadaşım, o da yapıyor. Öğretmenler, doktorlar bile var… Evlilerin çoğunun Facebook’ta takma isimleriyle sayfaları var, oraya ankara escort pornolarını koyuyorlar.

Var. Ben de ondan hoşlanıyorum ama âşık olamam. O bana kız arkadaşıymışım gibi davranıyor, evimden alıyor, muhabbet ediyoruz, film seyrediyoruz, normal bir ilişkiymiş gibi… I I Hiç zevk aldığınız olmuyor mu? 40 yılda bir, belki.

ankara escort

ankara escort

Var. Ama onlar aslında bize bir şey yaptığını düşünse de parasına bir şey yapıyor. İş adamları asla aynı kızla bir daha görüşmez, hep farklı kızlar isterler. Futbolcular ev partisi verir genelde ve grup ister. Onlar sorunsuz müşteri, paranı iyi verir. Futbolcuyla menajeri çağırır bazen, o zaman iki kişi gideriz, ikiye iki, artık kim kime dum duma! İki kız bir erkek olursa “Siz sevişin ben izlemek istiyorum” derler.

Çoğu evli, evinde karısı var, başka sevgilisi var ama yapıyor işte. “Niye yapıyorsun” diye sorduğumda karısından şikâyetçi oluyor çoğu erkek. “Değişiklik istedim, mutlu değilim hayatımdan” diyorlar. Zaten biz sormadan anlatmaya başlıyor hepsi. Ben de escort ankara dinliyormuş gibi yapıyorum. Zaten onlar bize daha çok soru soruyor. “Başka bir iş yapsana, hiç sana yakışıyor mu” diyor mesela, amaçları sadece seni parasız götürebilmek aslında. “Seninle sevgili olacağım” diye kandırmaya çalışıyor.

6236 total views, 0 today

ankara da ofisde escort siktim

Akyurt Escort, Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Etimesgut, Ankara Escort Sarışın, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Eryaman Escort, Kızılay Escort, Rus Escort 5 Eylül 2016

ankara escort

ankara escort

Merhaba başkentimin ankara escort bayan okuyucuları sizlere öncelikle kendimi kısaca tanıtmak isterim. Adım Beyza 28 yaşındayım ankara da yaşıyorum özel bir şirkette çalışmaktayım görevim sekreter.Ofis içerisinde başımdan geçen heyecan verici bir anımı sizlere aktarmak istiyorum umuyorum sizlerde okurken beğenip zevk alırsınız giyimine özen gösteren bir yapım vardır her zaman için ilgi çekici kıyafetler giyinmeyi tercih etmişimdir mini bir etek ve üzerim de ince bir gömlek sütyenimi gösterir şekilde göğüslerim büyük olduğu içi ilgi çekmiştir her zaman insanların bakışlarının göğüslerimde olduğunu hissettiğim de bu hoşuma gidiyor gömleğimin düğmesi göğüs boşluğuna dek açık olur sürekli serbest olmasını seviyorum karşımda duran erkeklerin bakışlarının tamda göğüslerimin arasında olduğunu gördükçe zevk alıyorum ilgimi çeken her erkek ile birliktelik yaşayan birisiyim.

Çalıştığım ofis de insan kaynakları müdürü Arda her zaman göğüslerimi dikizliyordu bunu biliyordum ve hoşuma gidiyordu bir gün  mutlu etmek istediğimi düşündüm ve kendimi mert için hazırlamıştım ideal yakışıklı bir erkekti mesai bitimi iş çıkışı mert iyi akşamlar dileyip çıkarken kendisine biraz beklerseniz birlikte çıkabiliriz demiştim bunu kabul edeceğini bekleyeceğini biliyordum evraklar ile biraz oyalandıktan sonra şirkette kimsenin kalmadığına emin olmuştum genelde güvenlikçiler dışında şirkette pek fazla kişi mesaiye kalmazdı arda dan bana yardım etmesini istemiştim onun göğüslerime bakmasını istiyordum o esnada harekete geçicektim işler tam düşündüğüm gibi ilerliyordu önümde durmuş beni bekliyordu bende burası çok sıcak değil mi diyip gömleğimin bir düğmesini daha açmıştım onun yüzünde ki gülümseme her şeyi belli ediyordu sencede göğüslerim büyük değil mi sorusunu yöneltip konuya girdim kendisinin de büyük göğüslerden hoşlandığını belirtti biraz daha yakınına yaklaşıp neden bakmıyorsun yakından dokunmuyorsun diyip  kendime çekmek istiyordum hiç vakit kaybetmeden ellerini gömleğimin üzerinden göğüslerime getirip avuçladı.

ankara escort

ankara escort

Ellerimi boynuna dolamış dudaklarını öpmeye başlamıştım ilişki esnasında yönlendirmeyi kontrolu her zaman elimde tutmak istemişimdir yönlendirmeyi seviyorum öpüşürken bir elimle kemerini açıp fermuarını indirdim ve aletini avuçumun arasına alıp okşamaya başladım onu kıvama getirmek istiyordum masanın üzerine ankara escort  oturdum onu kendime doğru çekip bacaklarımı beline dolamıştım dudaklarını dudağımın arasına almış emiyor ısırıyordum kalp atışı hızlanmıştı gömleğimin düğmelerini açtı ve südyenimin kopçasını çıkarttı ellerimi ensesinden tutup göğüslerimin ortasına getirdim başını göğüslerimin arasına dayamıştım öpüyor kokluyordu yönlendiriyordum ensesinden saçlarını tutarak başını göğüslerimin ucuna getirdim emmesini istiyordum göğüslerimin ucunu ısırmasını morartıncaya dek yalamasını istiyordum.

Arda ’ nın aleti kalınlaşmış ve büyümüştü mini eteğimi yukarı göbeğime dek sıyırıp iç çamasırımı dizlerime dek çekmişti kalınlaşmış büyükçe aletini vajinamın tatlı yanaklarına değdiriyordu sürtüyordu bende bacaklarımı belinden daha sıkıca bastırıp onu kendime kilitliyordum sürtüyordu bacaklarımın arasında tatlı vajinama aletinin kafasını ucunu yanakların içerisine sokuyordu yavaşça usulca sokuyordu onu sandalyeye oturtup üzerine çıktım ve bacaklarımın arasına aletini tutup vajinamın içerisine ankara escort bayan yerleştirdim üzerine oturup kalkmaya başlamıştım ellerimi boynuna dolamış bir şekilde üzerinde oturup kalkıyordum göğüslerim savruluyordu onları avuclarının arasına alıp okşamaya başladı sıkıyordu iki göğsümü avucumun arasında birleştirip sıkıyor okuşuyordu dudaklarını uclarına getirip emiyordu ısırıyordu bu beni tahrik ediyordu göğüslerimin ucu beni her zaman aşırı azdırıyordu azmaya başlamıştım üzerinde daha çok hoplayıp zıplıyordum adeta çıldırıyor gibi içime her alışımda sonuna dek girdiğinde patlayacak gibi oluyordu üzerine oturduğum an kalcalarımı hareket ettirip kıvırıyordum ileriye geriye doğru iyice zevke getiriyordum vajinamın içerisinde onun sertleşmiş aletini.

ankara escort

ankara escort

Daha fazla mer dayanamayıp beni masaya çevirip domalttı ve arkama geçerek popomu okşamaya başlamıştı azmış ve kudurmuş bir şekilde idi azgın erkeğimdi benim artık okşayıp öpüyor kokluyordu kalcalarımı bacaklarımı biraz daha ayırıp aletini avucladı ve kalcalarımın arasında ki sıcak ıslak vajinamın içerisine soktu yavaşça içine girip çıkmaya başladı bir süre böyle devam ettikden sonra vajinamın içerisinde deliğimde hızlanmaya başladı ankara escort içimde adeta hızlı bir makinalı gibi git gel yapıyordu sokuyor çıkarıyordu soktukça inliyordum zevkten nasılsa bizi duyacak kimse yoktu çığlıklarım ofis odasını inletiyordu bu onu daha çok zevke getirip aletini sonuna dek vajinamın içerisine köklemesini sağlıyordu kökle erkeğim sözleri ile onu iyice tahrik ediyordum ve deliriyordu hızlı hızlı içimde gidip gelirken aleti kayganlıktan vajinamdan çıkıyor yeniden tutup tekrar içime sokuyordu artık o kadar ıslak ve kaygan olmuştu ki vajinam onu öpmeye başladı dudaklarının arasına alıp emmeye başladı o an kendimden geçmeye hazırdım emiyordu dudaklarının arasında dilini sürtüyor vajınamın yanaklarını ayırıp içerisini emiyor yalıyordu beni o kadar delirtmişti ki bu hareketi ile artık onun içime boşalmasını istiyordum.

ankara escort

ankara escort

Mert artık beni becermeliydi içime boşalmalıydı aletini avuçladım biraz okşayıp yaladıktan sonra ofisin içerisinde ikili koltuk vardı ve koltuğa uzandım bacaklarımın birini omzuna dek kaldırdı aletini içime sokup beni becermeye başlamıştı tekrar yeniden sokup çıkardıkça inliyordum zevke geliyordum hadi erkeğim beni becer boşal diyordum inliyordum escort ankara erkeğimin aleti artık daha fazla dayanamayıp iyi sertleşmişti boşalmaya yakındı önce ağzıma dudaklarıma verdi yalayıp emdim göğüslerime akıtmasını istedim öyle tatlıydı ki erkeğimin menisi kendimden geçmiş şekilde yalıyor yutuyordum.

Değerli sexhikaye okuyucuları benim için ofiste ne ilk sevişmem idi nede son sizleri seviyorum sevgi ile kalın öptüm

12384 total views, 0 today

ankara da erotik bir escort hakayesi

Akyurt Escort, Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Esmer, Ankara Escort Sarışın, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Eryaman Escort, Escort Ankara, Gölbaşı Escort, Kızılay Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 4 Eylül 2016

ankara escort

 

ankara escort

Merhabalar ankaramın elit beyleri. Ben ankara escort bayan Melis .Nefes bırakmıştı o melisin parmak uçları beyazdı, ve fark etti. Çark olmadan uyandı ve resepsi yo nist masasının yürüdü. Patronu ava, bugün alınan değilse, günün geri kalanı nasıl olacak ne korku ona yapılan çok önemli bir paket bir kızı vardı. Bu onun hatası değildi olsa bile  bilerek, sanki onu tedavi ederdi.

Ofisin önünde Paloma sahneler efsanevi ve Christina Frank hafifçe gülümsedi gibi bazı utanç ile renklendirilmiş.

‘Teşekkürler,’ Dedi, bir topuk üzerinde resepsiyon ve ayakta tutuyorsunuz.

Derin bir nefes ile, Christina döndü ve şirketten ayrılmak led cam kapıdan girdi. Kendi stiletto topuklu onun sesi kulaklarında yankılandı. Merdivenlerden aşağı teslim kamyon hala sokakta olduğunu görmek için koştu. Paloma korkusunu belki paketi kamyonda kalmıştı o franticly umut vardı.

Merdivenlerden aşağı geldiğinde, kamyon ve soluk soluğa gitti.

Oydu.

Onu ölçü sırasında resepsiyonist olarak öğrendi zamanki teslimatçı onların tembel ve ani oldu. Ama muhteşem bir hafta için, onun önünde adam onun yerini. Tembel değildi, ve her öğleden sonra uzun ankara escort saçları olsa ellerini çalıştırmak isteyen son teslim ettikten sonra geçirmişti. Ona bakarken, onu fikirli olmazdı gibi görünüyordu.

Bıraktı ve iç bacaklarının arasında pürüzsüzlük orgazma giden basın ona yardım edelim sonra onu o hafta için onun arzusu şort ofise yürürken kırık/C ve onun arasında bu kadar sıcakken bu kadar güçlü olduğunu bir kez büyüdü, birlikte masanın altına bacaklarını bastırdı.

At kuyruğu saç aldı ve omuzlarının üstünden dışarı şimdi, ona gülümsemek için baktı aklıma o utangaç ve ona gülümsedi. Christina uzun kollarının rengi güneş ışığında değişir izledim.

Geri bir at kuyruğu içine saçını çekti ‘Merhaba’ dedi.

ankara escort

ankara escort

‘Merhaba,’ dedi Christina, o yüzden deli söylemek istediğinin ne olduğunu söylemedi. Eğer bu adam teslimatı yaptığını, paket kamyona değildir. ‘Kamyonda bir şey kalmadı sanırım? Patronum beni öldürecek!’

‘Eğer Henüz öldürmemiş olsaydı, güvendesin…’
Christina ona baktı, teslimat kamyonunun açık arka önünde duran, ve Paloma önünde epik sahneler ona birini yapmıştı o zaman hatırladı. Ama onun iyi görünüyor, Escort ankara  masasında çığlık vardı şekilde unut onu yapmıştı. Ona cevap olarak o gülüşü zayıftı.

‘Sanırım, normal bir adam sandım…’

‘…kim kamyona unutuyor. Öyleyse gel ve eğer istersen bana bakabilirsin.’

Onun için elini uzattı ve onu aldı, beni kaba olmak istemem. Bir kez onunla kamyonun arkasına girmiş, kapıyı kapattı.

‘Yok…’ dedi Christina, etrafa bakıyorum.

‘Biliyorum,’ dedi, onun gözlerinin içine bakıyor. ‘Ama başka seni yalnız yakalamak için nasıl bilmiyordum. Belki başka bir şekilde sana yardımcı olabilirim.’

Parmağını vücudunun başka bir bölümü boyunca nemli hissediyorum nasıl baş parmağını nemli tapınak ona karşı basılı olarak Christina gözlerini kapattı ve güldü. Gözlerini açtığında, baş parmağını ağzının içindeydi ve ona izin baktı. Bir şey için ona yardım etmek, onu daha iyi hissettirmek için izin…izin istiyorum.

Bir topuk üzerinde hazırlanıyor, büyük bir kutu yaslandı ve neredeyse düştü. Onu yakaladı ve ona yakın onu çekti.

İzin verildi.

ankara escort

ankara escort

Daha iyi alt dudağını emdi gibi düşünüyordu, onları ancak hayal ettiği gibi dudakları neredeyse. Hava çok güzel olmasına rağmen terleme onu geri küçük ankara escort nemli ipek karşı ellerini bastırdı. Çok sıcak olmasını sağlayan oydu.

Eteğinin arkasındaki fermuarı çekti indirdi ve eliyle poposunun eğrisi üzerinde fan izin olarak sizin ısı beni deli ediyor. ‘dedi. Omuzlarının etrafında yuvarlandı ve dudağını emdi kadar Christina saçlarını çekiştirdi.

‘Çok seksisin,’ diye tekrarladı, ve parmaklarını onu höyüğün üzerinde yayılmıştı. Islak sadece onun için nasıl olduğunu bilmek gideceğini biliyordu. Nasıl ona istediği kadar bilmek gidiyordu ve neredeyse masada onu düşünerek, tek kelime demeden kendisi yapmıştır.

ankara escort

ankara escort

Elbette ona bir prezervatif vardı, kaç kız kamyonun arkasına davet olmalı? Ağlamak istiyordu ve ince porselen gibi okşadı onu o kadar usulca öptü o kadın onun gibi ama, Christina hissettim. Ona arkasını dönünce ona söylediği gibi, bacaklarını açtı.

‘Bu resepsiyon orada eteği Yukarı itti ve poposunun kıvrımlarını okşadı gibi’ bir nefes aldı, seni gördüm… ilk kez seni bend etmek istedim. İçinde ona gelmeden önce ankara escort bir yanağına tokat attı.

İki paket karşı onu dışarı taşındı ve onun gibi kendini hazırla ellerini yasladı olarak Christina beyaz parmak uçları, kansız gördüm. Birlikte hareket ettikleri gibi, nefes nefese onu daha yüksek sesle büyüdü.

‘Bir daha şaplak at bana! diye bağırdı. ‘Bir daha şaplak at bana!’

ankara escort

ankara escort

Ona karşı sert olmasını istiyordu, onu hissetmek istedim. Ben daha önce hiç hissetmediğim gibi hissediyorum zevk onun yaptığı gibi ona dalmayı ona tokat onu baştan çıkarmama, ses ihtiyacı yoktu. Kaza—ani ve beklenmedik, ama çok iyi gibi geldi.

Christina döndü ve ona karşı karşıya. Kıçını boğaz hissettim, ve içinde ondan ağrıyor tatlı tatlı oldu. Onun hakkında kollarını sardı ve Boğaz kalçalarını okşadı. Alt dudağını tekrar emme, diye mırıldandı kadın.

Onun için kapıyı açtı önce ‘bana gerçekten yardımcı oldun.’ dedi.

Christina kamyonun arkasından aşağı atladı ve şimdi asla Paloma için mi o kadar hazır hissediyordu….kim, bugün, onu alaşağı edebilmek için gidiş değildi

16850 total views, 1 today

ankara escort ve arkadaşı ile değişik fantaziler yaptım

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Sarışın, Ankara Escort Tandoğan, Ankara Kızılay Escort, Ankara Merkez Escort, Eryaman Escort, Etimesgut Escort, Kızılay Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 2 Eylül 2016

ankara escort

ankara escort

Merhabalar size başımdan eskiden geçmiş bir olayı anlatmak istiyorum . Bu olay biraz eski 1990 da yaşanmış bir olay.

ben 1,85 boy,

83 kğ,

kumral saçlı ,

yeşil gözlü biriyim, nişanlımı ve özlemi liseden beri tanıyordum.nişanlımın en iyi arkadaşıydı ankara escort özlem.4 aylık nişanlıydık ama 2 aydır karı koca hayatı yaşıyorduk nişanlımla ikiside 23 yaşında birbirlerine çok benzerler sadece özlem 5 cm gibi uzundu.
yaları nişanlımın ailesi yaylaya giderdi.biz bir yolunu bulup benim mersin erdemliyi geçince yazlığım vardı denizde biraz zorlayarak da olsa işin içine özlemi de katınca o da annesinden izin aldı bize izin çıktı.yaz denizdetdik işe ordan gelip gidecektim.izin ve rapor alacaktım.
kaynana gili yaylaya yolladık bizde denize geldik.özlem bizim karıkoca hayatı yaşadığımızı biliyordu.özlem bana abi derdi ben özlem derdim.

ankara escort

ankara escort

denize girip çıkıyor akşamları bazen içiyor muhabbet ediyorduk.muhabbetimiz biraz seksi oluyor ve sürekli daha açık konuşmaya başlamıştık.denizde oynarken evde biraz el şakaları da başlamıştı.bir gün nişanlıma hayatım biraz ileri gidiyoruz biz evliyiz akşam ilişkiye girip tatmin oluyoruz özleme ayıp oluyor dedim.ya ben o manyağa bir tane de sen bul dedim ne yapim
özlemle samimi olduklarından bazen argo da konuşuyorlardı oruspu bulmuyor.bana sen kenan gibi yakışıklıyı kaptın vallahi ben de öyle birini arıyom canım diyormuş.
konuşmalar bizim ilişkimize geliyor bir akşam kız yiyiyon yiyiyon hamile kalma bak dedi.gülüştük.geleli 10 günü geçmişti içiyoruz nişalım bana biz özlemle kardeşimden daha samimiyiz canım sen özleme baldız niye demiyon dedi.o isterse derim dedim.de kenan abi ne olacak.bir laf vardır baldız baldan tatlıdır derler dedi güldük.
çok samimi olmaya başlamıştık akşamları hava sıcak olduğundan onlar kilot sütyen ben şortla duruyordum.yıllık izine ayrılmıştım.içerken nişanlım canım bana evlenme teklif ettiğin gün geliyor bir yıl olacak dedi.3 gün sonrada özlemin doğum günü var
ikisini de çok süper kutlayalım canım dedi.

ankara escort

ankara escort

önce mersine gidip nişanlıma hediyeler aldık üçümüz bunlar öyle iç çamaşırları aldılar ki çok seksi şeyler öyle yanımda gezerlerse deliririm bu kesindi.

dedi ki nişanlım balık da alalım önce balık rakı akşam sonrasına bakarız dedi.nişanlım 3 bardak zor içerdi genelde kafayı bulur 2 .yi geçmezdi.
akşam mangalı yaktım ilk teklif kutlaması başladı balıkla birer duble içtik nişanlıma hediyelerini verdim taktı dedi ki gel özlem yeni aldıklarımızdan giyelim
özlem kız ben seni böyle kıskanıyom hediyeler süper birde onları giyersen ne olur dedi.bak ankara escort  dedi kıskanma kenan sana doğum gününde bak neler alır dedi.özlem oruspu ne yapim seni kıskanıyom ister istemez dedi.
giydiler geldiler süperdi ikisde benim 21 lik kazık gibi oldu içtik oynadık dans ettik birkaç üst değiştiler delirmiştim.nişanlım üçüncü rakıyı da içmiş kafayı bulmuştu.
dedi finali yapalım nişanlım ip kilot ip gibi sütyen giymiş özlemde kırmızı traspan kilot kırmızı sütyen giymiy özlemle dansa başladık dokundukça deliriyordum göz göze geliyorduk baygın baygın bakıyordu sikim sürtüyordu sarmaş dolaş olmuştuk.
nişanlımla başladık dansa sikimi bir tuttu iyice azmışın canım dedi.ilk kez ne yapabilirim iki tana çıplak genç kız var normal dedim.güldü vay uyanık dedi.gel seninkini indirim dedi ayakta zor duruyordu özlemin bu konuşmaları duymaması imkansızdı.
ertesi gün nişanlım duştayken kenan dedi ben sizi lise sondan beri sevgili biliyordum nişanlın öyle diyordu ama siz bir yıldır sevgiliymişiniz dedi.bu normal dedim.öylede de dedi.öylesi dedim ben seni çok beğeniyor seni görünce heyecanlanırdım keşke acele etseymişim escort ankara belki farklı olurdu dedi.nişanlım çıktı geldi öyle kaldı.
özlemin doğum günü geldi sabah gittik özleme bir bileklik aldım kuyumcuya üzerine özleme sevgilerle yaz dedim özlemin haberi yok.bir de kelebek kolye aldım.bunlar yine çok hoş giysiler aldılar akşam oluyordu kuyumcudan hediyeleri aldık güzel bir lokantaya gittik.

ankara escort

ankara escort

özlem bir şey rica ediyorum bu gece bana uyun bu benim doğum günüm dedi.nişanlım tabi canım sen ne istersen dedi.ben bira severim bira içelim yemekte ikişer bira içtik.evde bira vardı geldik eve.
bunlar duş almaya girdiler ben de aldım.müükemmel bir masa bunlar öyle giyinmişler yakıyorlar resmen.özlemi öyle arzuluyordumki delicesine.
özleme hediyeleri verdim çok sağol ama çok pahalı dedi nişanlım kız al nedirki dedi bu teşekkür ederim kenan dedi nerdeyse dudağımdan öpecekti.dedim senin gibi bir güzele az bile bunu sarılarak öptüm kalçalarını hafif sıkarak.
oturduk içmeye başladık hem sohbet hem dans harikaydı sohbet iyice sekse sardı bizden falan derken birbirinizde gözünüzü açtınız deyince nişanlım ben öyle ama kenan çok kız yedi dedi evli bekar ya dedi özlem
bakire varmı dedi özlem berababer olduğun var tabi ki dedim.nasıl yani ne var ki dedim karşılıklı isteyince sorun yok dedim.
en az saymadım 5 er bira içmiştik nişanlım uçmuştu özleme oruspu kenan çok sikici vermesem başka amları sikerdi gerçi aşkım öncede istese veririrdim dedi.kenan azgın ankara escort bayan gibi dedi.ona nasıl dayandığımı bir bilsen dedi.

ankara escort

ankara escort

özlem lavobaya kalktı serhoş tu nişanlıma birde kenanınki büyük zor yiyiyom deseydin dedim.gülerek zaten biliyor dedi.hayatım o da seni istiyor sende onu bu gece sen şimdi dışarı çık 1 saat sonra gel ben ona diyecem ki bu gece ayrı ayrı yatalım çok istiyorsa gelir yanına gelmesse ben gelirim canım dedi.ipli kilot ve sütyenleri giyip gelelim seni delirtelim dedi.
giyip geldiler ikiside gerçekten delirmiştim dans ederken.

çıktım ikiside serhoştu bir saat evin karşısında lokantada oturdum bir rakı içtim.
eve gelirken ikiside sızıp uyumuştur dedim bu gece yandın dedim.
kapı açıktı ışıkları yakmadan kitledim mufaktan su içip odaya yöneldim karanlık tı soyunum yatacaktım yatakta biri vardı nişanlım diye düşündüm keşke özlem olsaydı dedim.
çarşafı açıp uzandım kendime çekip göğüsleri okşayacaktım göğüsler küçüktü zaten soyunmuş yatıyordu benim yatakta kalkıp özlem olduğunu anlayınca ışığı yaktım çekinecek bir şey yoktu.
özlemi biraz okşayıp sevdim ayıkmasını istiyordum yoksa öyle yanına yatacaktım sızmışsa.
göğüslerine yumuldum çok hoştu öpüyor emiyordum bir ses ah çıkarttı yumuldum özlem oh canım geldinmi dedi bu kalkıp sikime yapıştı öyle bir emiyordu ki deliler gibi 69 pozisyonuna geçtik amını o sikim yalıyor emiyordu amından sular akıyordu bayağı öyle kaldık özlem delirdim canım dedi kalktık dudaktan öpüşmeye başladık canım aslında ben evlenince vermiyi düşünüyordum artık dayanamıyorum dedi.özlem arkadan da girerim sorun yok dedim.canım arkada amımda senin seyretmekten nişanlından kızılay escort dinlemekten usandım dedi.

ankara escort

ankara escort

özlemi yatırıp 21 liği sokmaya başladım yarıyı geçince özlem öyle bir bağırdı ki yandım anam diye ve ağlamaya başladı ben tamaını sokmuştum  bu yırtınıyor ağlıyordu ben gidip  geliyordum çıktım amı kan akıyordu.boynuma sarıldı canım çok istiyordum canım yandı ama mutluyum nişanlın gibi zevkini çıkarım diyordu.
duşa girdik duş aldık çıkmaya yakın önümde domaldı elimi götüne attım istiyonmu aşkım dedi sikimi gösterdim bak kazık gibi dedim.göt deliğine parmak attım çok dardı hiç yememiş.

ankara escort

ankara escort

kız hiç sevgilin olmadı mı dedim yok canım ilk vucduma temas eden erkeksin dedi.
sikimi sabunla rahat yersin dediim sabunlattım özlemi domaltım sabunlu yarrahı götüne dayadım kafasını bir iki sokup çektim sonra omuzlardan tutarak köklemeye başladı öyle bağırıyordu ki ben kökledim bu feryat ediyordu boşalana kadar siktim.boşaldım.

8219 total views, 0 today

ankara escort a zorla oral yaptım

Akyurt Escort, Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Etimesgut Escort, Kızılay Escort, Mamak Escort 31 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Merhaba ben ankara escort bayan Nilay Ankara’da oturuyorum fakat aslen doğu illerinden birinde doğdum fakat yazmak istemiyorum neresi olduğunu. Evlendim ve Eryaman’a gelin geldim . önce size kendimi anlatayım 24 yaşındayım 1.70 boyunda 95 70 105 ölçülerin beyaz tenli epey bir seksi bir kadınım. Eşimle görücü usulü ile evlendik lakin mesut bir evliliğimiz mevcut tek sıkıntı benim çok aşırı seks isteğim olması. olmadan eşimin bir eksiği yok yatakta çok fazla iyidir gerçekte tabi ki bunda benimde katkım aşırı. şöyle ki daha evliliğimiz ilk günlerin de yatakta ona arkadan yapmasına izin verdim ve aşırı iyi sakso çekerim buda eşimi çıldırtır. ama dediğim bunun gibi ben aşırı istekli olduğum için her gün yapsa dahi doymuyorum. lakin çevremiz dar bir etraf bulunduğu için başkalarıyla da ilişkiye girmem söz konusu değil. Bende alt komşumuzun oğlu onur’u tahrik ederek kendimi tatmin ediyorum.Size evvela alt komşumuzu anlatayım Ayşe abla benim annem benzeri oldu beni aşırı seviyor gurbette olduğum için yalnızlık çekmemem için sürekli benle ilgileniyor.hasta olsam başımda bekler gecelerce o derece yani.evden dışarı pek çıkmam ayda yılda bir ankara da havalarda çok sıcak bulunduğu için bilhassa yaz aylarında evin içinde çocuğumda olmadığı için Ayşe ablamdan diğer gelen gidenimde olmadığı için sorunsuzca giyinirim daha doğrusu yarı çıplak denecek şekilde gezerim.içime genel olarak özel günlerim dış külot giymem sütyende kullanmayı sevmem Ayşe abla hep takılır bana her şeyin püfür püfür diye.

ankara escort

ankara escort

Bu aramızda hiç sıkıntı olmadı taki oğlu onur askerden gelinceye kadar.haysiyet oldukça atletik yapılı 180 boyunda esmer güzeli bir delikanlı.Annesi sürekli bende ya da ben sürekli onlarda olduğum için onur’da her zaman yanımızda askerden yeni geldiği için çalışmıyor.Ben önceleri çekindim Ayşe ablalara giderken içime külot ve sütyen giydim lakin onlar bende olduğunda giymeyi unuttuğum bir gün baktım Ayşe abla sorun etmiyor bende onlara giderken de giymedim Ayşe ablanın hiç tepkisi olmadı herhalde oğlunu halen erkek olarak değil de küçük bir çocuk şekilde görüyordu.Bende bundan faydalanmaya karar verdim ve her şey böyle başladı.devamlı Onur’un karşısına oturmaya çaba sarf ediyorum ve sanki farkında değilmişim bu gibi sürekli onur’a frikik veriyorum.önceleri biraz bacaklarımı açtım baktım sorun bulunmamakta daha sonra bacaklarımı aralayarak baldırlarıma kadar görmesini sağladım.onur benden gözlerini alamıyordu ben annesiyle sohbet ederken oda beni dikizliyor anneside sürekli benle konuştuğu için oğlunu görmüyordu.Mutfakta karşılaştığımızda arkamdam geçeceği zaman özellikle az daha arka çıkıyor geçeceği endüstrisi daraltıyor bana sürtünmesini sağlıyordum.önceleri sürtünüp geçiyordu ama sonra baktı ki benden ses çıkmıyor geçerken daha yavaş devinim ederek arkamda daha fazla kalmaya başlanıyor benden tepki gelmeyince de resmen bundan böyle sikini kaldırıp kalçalarımın arasına denk getiriyor 5-on saniye bekleyip öyle geçiyordu.Annesinin eve geçtiği bir gün içeri geçip penye kısa bir etek giydim içimde iç çamaşırı olmayınca eğilip kalkınca kıçımın arasına giriyor bende öyle geziyordum.Mutfakta iş yaparken onur’u çağırdım yardım etmesi için hafif öne doğru eğildim ve arkamdan geçmesini sağladım tabi o her süre ki bunun gibi yine arkanda durdu siki kazık bunun gibi olmuştu dikkat çekici ben az öne eğilmiş olduğumdan kalçalarım net belliydi eliyle sikini düzeltip tam arasına girmesini sağladı durdu ve “ ne yapmamı istersin abla söyle “ dedi bende anlamamış gibi yapıp “ ne istersen onu yap “ dedim “ nasıl yani “ dedi “ yani yukardan kavanozu verde nasıl verirsen ver yani “ dedim oda “ hııı öyle yani “ “evet öyle sen ne anladın ki “ dedim “ bende öyle anlamıştım “ dedi hiç acele etmiyor kavanoza uzanmak istiyor fakat alamıyor gibi yapıp sikini ileri arka yapıp tatmin olmaya çalışıyordu.Bende kendimi geriye doğru atıp onu daha çok tahrik ediyordum.haysiyet heyecandan olacak arkamda kasılmaya başlandı boşaldığını anlamıştım bana çaktırmamak için derhal arkamdan çekildi ve aceleyle abla evde işim vardı unutmuşum gelince yardım ederim dedi ve kaçarak çıktı evden.bu şekilde Onur’u tahrik etmelerim devam etti.bundan böyle karar vermiştim Onur’a kendimi siktirecektim kendimi fakat bunu öyle ulu orta yapamazdım.Birincisi açık açık yaparsam başımı ağrıtabilirdi onur ikincisi annesi arkadaşım hatta kendi ailem gibiydi.Bende oyun yaparak Onur’a kendimi siktirmeye karar verdim.Ayın 20 sinde Ayşe ablanın adliyede işi vardı önceden söylemişti bende o gün için proje yaptım ve bir gün önce akşam yatak döşek hasta numarası yaptım.Ayşe abla ertesi gün mecburen gitmesi gerektiğinden” ben sabah evden çıkmadan san çorba yaparım onur getirir içersin ne olur kusura bakma Nilay kızım “ dedi bende “tamam abla mühim değil ama yataktan çıkacak durumda değilim anahtarın yedeğini Onur’a verelim açıp kapıyı girsin beni hiç kaldırmasın kapıya dedim.Anahtarı Onur’a verdi verirkende Onur’a “uykum ağır iyice seslen gerekirse sars beni uyanmam için” dedim.Sabah erkenden kalktım banyo yaptım amımı zaten yeni tıraş etmiştim kısa bir gecelik giyip içime bişey giymeden yatak odasının kapısında Onur’u beklemeye başladım kapının açıldığını duyunca derhal yüzüm aynaya dönük sırtım kapıya yatağa uzandım.Bacağımın bir tanesini karnıma doğru çekince arkadan görünen manzarayı siz düşünün bundan sonra.haysiyet bana seslenerek evin arasında beni aramaya başlandı en son yatak odasına geldi kapıya gelince ben gözümü iyice kıstım ne yapacağını merak ediyordum.Beni öyle görünce biraz durdu seyretti eminim şimdi siki kazık gibi olmuştu. Nilay abla diye seslendi birkaç kez ben cevap vermeyince iyice yatağa yanaştı çorbayı içeri bırakmış elinde bir şey yoktu.Hafifçe üzerime eğilip bacaklarımı okşamaya başlanıyor ben tepki vermeyince okşayarak yukarı çıktı şimdi eli baldırımın bittiği kalçamın başladığı yerdeydi bir zaman orayı okşadı sonra cesaretini toplayıp geceliğimi yukarı sıyırıp zaten kısaydı kalçalarımı okşamaya başlandı kalçalarımı okşuyor ara sıra sıkıyordu ben tepki vermeyince bundan sonra iyice sıkmaya kalçamı yoğurmaya başlanmıştır sonra üzerime eğilip göt deliğime tükürdü ve orayı okşamaya başlandı inşallah oradan sikmek istemez diye düşündüm sonra kalçalarımı öpmeye başlanmıştır bir taraftanda parmağını göt deliğime sokup çıkarıyordu sonra amımı yalamaya başlanıyor amım vıcık vıcık olmuştu yatağın üzerine dizleri üzerinde doğrulunca ayağında şort olduğunu gördüm gözüm kısık açamıyordum şortunu indirince aynadan gördüğüm şey beni korkuttu eşiminkinden çok fazla kalın ve büyük bir yarağı vardı eliyle sikini sıvazladıktan sonra amıma badana çekmeye başladı sikinin kafasını amımın ağzına değdirip çekiyor amımı sikine hazırlıyordu ben açıkçası onur sikini amıma soktuğunda bağırmamak için yavaşça yerleştim ve kıçımı havaya kaldırdım bu arada siki kısmen amıma girmişti fakat haysiyet ben uyaniyorum diye korktu ve hemen toparlanıp evden çıktı.

ankara escort

ankara escort

Onur’dan istediğimi alamamıştım 2 saat kadar sonra Onur’a seslendim geldi.üzerimi değiştim özellikle naylon karışımı fazla bir eşofman giydim.haysiyet gelince “neden beni uyandırmadın çorba buz bunun gibi olmuş yeniden ısıttım “ dedim “uyandırmaya çalıştım uyanmadım” dedi “neyse boşver banyo yaptım heryerim ağrıyor bana masaj yaparmısın “ dedim yaparım abla yapmazmıyım “dedi “yalnız bak benim uykum çok fazla ağır uyanmam kolay basit birde kötü huyum var uykudayken ne söylesen yaparım sakın bana kalk oyna felan deyip dalga geçme benle” dedim buda planımın bir parçasıydı böylece her şeyi rahat sorunsuzca yapabilirdi bana “ bulunmamakta abla dalga geçermiyim senle hiç sen benim için çok fazla değerlisin “ dedi “öylemi saol canım “dedim ve yanlışlıkla olmuş gibi yapıp dudağının kenarından öptüm.Bizim evde oturma gurubundan ayrı birde sedirimiz var eşimin çeyizi seviyor öyle şeyleri sedire uzandım ve “ hadi o güçlü kollarınla ez bakalım iyice Nilay ablanı onur “dedim ve uzandım daha ilk omzumu sıkmasında bağırmaya başladım “çok fazla canımı yakıyor eşofman “dedim onur “Nilay abla daha sıkmadan böyle ağrıyorsa yapamam yapsamda bi işe yaramaz istersen eşofmanını menfaat bir havluya sarıl gel “ dedi benimde beklediğim buydu zaten derhal içeri geçtim eşofmanı çıkartıp kalçalarımı zor kapatan kısa bir havluya sarılıp uzandım.omuzlarımı ovduktan sonra hafif kalktım havluyu önden açıp yanlara bıraktım Onur”da havluyu belime kadar katladı bundan böyle sırtım çıplak Onur”un önünde yatıyordum göğüslerim çok aşırı büyük bulunduğu için zaten yanlardan taşıyordu birde ben bilhassa yanlara doğru açtım iyice yandan taştı göğüslerim haysiyet omzumdan sırtıma oradan da elleri göğüslerime kayıyor masaj bahanesiyle göğüslerimi elliyordu biraz sonra belime kadar indiğinde ben uyuyor numarası yapmaya başladım haysiyet bana bir iki seslendi uyuduğumu anlayınca havluyu üzerimden alıp katladı ve karnımın altına koydu kalçam kısmen havaya kalkmış amcığımı tüm güzelliğiyle gözler önüne sermiştim onur doğrudan eğilip amımı yalamaya başladı bu kez daha cesaretle yapıyordu uyanmayacağımı bildiği için sonra sırt üstü çevirdi beni ve böyle amımı yalamaya başlanıyor daha sonra yukarılara göğüslerime ulaştı ankara escort Nilay’ım hastayım bu göğüsler ne kadar büyükler deyip birisini emmeye diğerini mıncıklamaya başladı fakat fakat uçlarını emiyor aşırı az bir yönünü ağzına alabiliyordu.Yarım saat felan göğüslerimi emdi amımı ve göt deliğimi yaladı sonra kalktı yanıma geldi “ abla hadi ağzını aç “ dedi onun bana bunları yaparken abla demesi daha çok fazla tahrik ediyordu beni.Ağzımı açmamla sikini ağzıma sokması bir oldu “hadi onu em yala iyice “ dedi bende dondurma gibi yalamaya emmeye başladım lakin tamamının ağzıma girmesi olası değildi haysiyet biraz sonra bacaklarımın içinde yerini aldı bir bacağımı omzuna alıp başka bacağımın üzerine oturdu ve beni yan çevrip sikinin kafasını amıma dayadı “ kusura bakma Nilay abla biraz canın yanabilir fakat ne olur beni affet “ dedi ve o muhteşem büyüklükte yarağını amıma kökledi ben ahhhhhhhh diye bağırdım bir süre duraksayan haysiyet sonra amıma pompalamaya başlanıyor öyle katı sikiyorduki her çıkışında ohhhh her sokuşunda ahhhhhh diyordum abartmıyor 20 dakikadan çok böyle sikti beni sonra domaltıp arkadan amıma geçirdi yüzüm sedire dayalı götüm havada haysiyet amımdan sikiyordu bundan böyle dayanamadım ve” oohhh harikası ewet ohhhhhh sik beni böyle sik ohhhhh hadi daha hızlı pompala kökle onu dağıt amımı diyerek Onuru iyice çıldırtıyordum Onurun hızlanmasından gelmek üzere olduğunu anladım ve Aşkım ne olur ağzıma boşal dedim dedim haysiyet hemen amımdam çıktı ve yanıma gelip açık olan ağzıma attırmaya başlanıyor döllerini ben alabildiklerim yuttum yüzüme gelenleride haysiyet sildi ve yanıma oturdu kafamı kucağına aldı saçlarımı okşuyordu boşalmanın etkisiyle biraz yumuşayıp küçülen siki yanaklarımın altındaydı ben hala uyuyor numarası yapıyordum fakat doymamıştım yüzümü onura doğru dönerken siki baskıdan kurtulup karnına doğru dikelince onu ağzıma alıp emmeye kafasını yalayıp tekrar ağzıma sokmaya başladım ağzımdan çıkartıyor taşaklarını emiyor sonra yine ağzıma alıyordum lakin gözlerim herzaman kapalı onur kendinden geçmiş ve başını arka tarafa atmış inliyordu hemen doğrulup Onura arkamı dönüp sikini amıma yerleştirdim ve üzerine hızla oturdum tamamı içimdeydi üzerimde oturup kalkmaya başladığımda iri muhteşem götümü seyrederek sikini yukarı doğru ittirmeye başladı gördüğü manzara onu çok tahrik etmişti biliyorum sebebi ise eşimin canı hiç istemese bile önünde böyle götümü sergileyince dayanamayıp sikişyordu beni onur geliyorum Nilay abla kalk dediğinde kısır olduğum için hiç sakıncası yoktu içeme boşal aşkım dedim ve onur bütün döllerini içime boşalttı.ben onurun sikinden kurtulup taraf bir şekilde uzanınca haysiyet “abla bu götü sikmek istiyorum izn ver dedi ben “ sikin çok aşırı büyük şimdi değil hazır olduğumda sonra veririm söz “ dedim haysiyet beni tekrar yüzüstü uzatıp üzerimi havluyla öttü ve çıkıp gitti.Akşam annesiyle birlikte geldiğinde tedirgindi.Ben hiçbir şey olmamış bu gibi davranıp onu rahatlatıp.Mutfaga gelip “abla sana masaj yaparken uyuya kaldın sonra uyanınca bişey hatırladınmı “ dedi “ bende bulunmaz hatırlamamam gereken bişeymi oldu “ dedi “ yoooo hani masaj yapıp seni uyandırmadan çıktık ya onu dedim “ dedi…bu arada geçerken sikini götüme sürtmeyi ihmal etmedi ve içeri geçti….bir dahaki sefere şayet yaşadıklarımı beğendiyseniz onura nasıl götten verdiğimi anlatacağım

12285 total views, 0 today

ankara escort bayan sexs hikayesi

Akyurt Escort, Ankara Escort, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Gölbaşı Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 27 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Merhabalar Ben ankara escort bayan hilal sizlere sevgilimin askerlik hikayesini anlatmak istiyorum. Karakoldan her çıkışımda, içimden bir şeyler kopar gibi oluyor. 7 aydır durduğum karakol artık evim gibi… Ondan her uzaklaştığımda korku çöküyor içime, nedenini ben de bilmiyorum. Sanki hayatımın bütün bölümü burada geçmiş, burada doğmuşum ve burada öleceğim gibi bir his var içimde. Karakoldan çıkış yapıyoruz… Önde Özkan Asteğmen, sağında Mehmet Ali solunda Amasyalı Cihan arkalarında bizler. Konvoyu karşılamak üzere Dema Dağı’na pusuya gidiyoruz. Yolumuz uzun, 15 asker 1 komutan. Silahlar elimizde, çantalar sırtımızda… Önce Allah’a emanet, sonra kendimize…
Bir noktaya gelince duruyoruz. Operasyon bölgesi burası olmalı. Kendimize mevzii seçiyoruz. Seçtiğimiz yerin üstünden kuşlar uçuyor. Keklik bunlar… Mehmet Ali, sesleniyor, “kekliğin yuvası var burda.” Yanına gidiyoruz. Evet yuvada üç tane yumurtası var kekliğin. Anne keklik bir türlü geri dönmüyor. Mehmet Ali, yumurtaları hemen pamuklara sarıyor. “Ne yapacaksın bu yumurtaları, yiyecek misin?” diye soruyorum. “Hayır, sıcaklığını koruyabilirsem, keklik civcivlerimiz olur. Anne kekliği uçurduk. Vicdan azabı çekiyorum.” Operasyon devam ediyor. Mehmet Ali, yumurtaları pamuğa sarıp üstünü gazlı bezlerle bantlıyor. Aklınca civcivler ölmeyecek. Bu arada sanki dağlara meydan okurcasına ilerliyoruz. 40-50 dakika ilerledikten sonra Tim Komutanı çök işareti veriyor. Mehmet Ali, “oğlum üç şehidimiz var” diyor Yanıma gelen Mehmet Ali, “oğlum üç şehidimiz var” diyor. Ben, “hadi lan ne şehidi?” diyorum gayrı ihtiyari. Tam bir tevekkülle “la yumurtaların üçü de kırılmış oğlum” diyor. Önemsiz bir şeymiş gibi yapmak istiyorum: “kola kutusunu fazla sallamışsındır.”
Keklik yumurtalarının kırılmasından işaretler alan Mehmet Ali’yi teselli etmeye çalışıyorum: “Boş ver, canın sağ olsun devrem, keklik gene yumurtlar, biz onu yemle besleriz, sen kafanı takma.” Karakol artık gözükmüyor… Gideceğimiz yere de yaklaşıyoruz. Her yarım saatte bir çök veriyoruz. Geçeceğimiz tepenin yamacına öncüler gidip bakıyorlar. 3,5 dakika araziyi gözetleyip, temiz olup olmadığına bakıp ilerliyoruz. Ve gene çök verdi Tim Komutanı. Mehmet Ali’yi çağırdı komutan. Artık gideceğimiz tepe gözüküyor, tepenin yanından konvoyun geleceği yol da gözüküyor. Tepede eskiden kalma bir iki mevzii var. Yola hakim olan tepenin arkası gözükmüyor. Tepeye yaklaştığımızda Komutan, Mehmet Ali’yi ve Cihan’ı yanına alarak önden gidiyor. “Siz yamaçta kalın” deyip, bize de mevzii yeri gösteriyor.Arka tarafı emniyete almak için, tepeye doğru ilerlemeye başladılar. Komutan, Mehmet Ali ve Cihan… Onlar tam tepeye varmadan kıyamet koptu.
Biz alt tarafta kaldığımız için, ilk mermide ateş edemedik. İlk ateşi yiyen öncüler oldu ama gene yılmadan karşılık veriyorlar. Bir grup da, bizim tam karşı yamacımızdan bize ateş etmeye başladı. İki taraftan ateş yiyoruz. Yukarıda ne olup bittiğini bilmiyoruz. Devamlı karşılıklı silah sesleri geliyor. Bizi de önümüzdekiler rahat bırakmıyor, biz de onlara karşılık veriyoruz. Neticede yukarı yardıma gidemiyoruz. Hedef küçültecek bir yer yok, sürünerek bile gidemiyoruz. Bir ara bir feryat yükseldi. Biri bağırıyordu, acı bir sesle… “Allahım, inşallah bizimkiler değildir” dedim içimdin. Komutan, Mehmet Ali ve Cihan… Aklımız yukarıdakilerde, üç kişi üstümüzde çatışıyor. Ve biz daha kalabalığız ama yardıma gidemiyoruz. Karşılıklı silah sesleri, giderek kesildi. Yukarıdan hiç ses gelmiyor. Orda hayat durmuştu sanki. Artık ne bir feryat, ne de bir silah sesi geliyor… Karşımızdaki grup gözükmüyor… Ateşe de karşılık vermiyorlar.

Bizim Konvoy yaklaşıyon oyun geldiğini görüp ateşi kesmişler. Konvoyu pusuya düşürmek için ateş etmiyorlar, sesten ürkmesinler diye. Biz konvoy yaklaşınca, karşı tarafa seri şekilde ateş ettik. Konvoy pusudan kurtuldu. Bu sefer, onlar konvoya ateş etti. Konvoydan gelen ateşle beraber, ateş üstünlüğü sağladık. Biraz da konvoy, Apocular’m görüş mesafesine ters.  planı bozuldu.  kayıp veriyor, iki taraftan bastırıyoruz..ankara escort m karşımızdaki grup dağıldı. Komutan, Mehmet Ali ve Cihan… Yukarı sessizdi, biz daha fazla dayanamadık. Osman hedef küçülterek tepeye doğru sürünmeye başladı. Biz de o tarafa doğru silahların namlularını çevirdik. “İnşallah arkadaşlarımız sağdır” diye mırıldanıyorum kendi kendime. Tepeye sızan Apocular, taciz ateşine başladılar. Fakat biz onlara karşılık verince, bir daha ateş etmemek üzere sustular. Osman, ateş yağmuru içinde sağa sola zıplayıp kaçıyor. Osman, adeta mermilerle dans ediyor. Onun yara almaması, Allah’ın işi. Biz karşı tarafı susturunca, Osman da rahat bir şekilde mevzi alıyor.
Silahlardan çıkan barut kokusu, ortalığı sardı. Boş kovanlar etrafımıza dağılmış. Tepeye gitmeye hiç birimizin cesareti yok. Osman tepeye daha yakın, sürünerek tepeye doğru ilerliyor. O ilerlerken ben ve diğer arkadaşlar onu takip ediyoruz. Komutanımız, Mehmet Ali ve Cihan, şehit düşmüşlerdi. Osman tepeye varrnca, geri dönüp tanımsız bir şekilde bakması, bize her şeyi anlatıyordu. Komutanımız, Mehmet Ali ve Cihan, şehit düştüler. Önce ağlayamadım, dilim damağım kurudu. Onları bu şekilde görmeyi, hiç düşünmemiştim. Sonra ağlayarak sarıldım onlara. O asil kanları, ellerime bulaştı. Mevzii kan gölü olmuş. Önde komutanımız, arkada Cihan ve en geride Mehmet Ali var. Tam karşı tarafta var. Onlar da cansız yatıyor. Bu bölümü anlatacak kelime yok.
Sanırım yarım saat sonra, destek timleri bölgeye yardıma geldiler. Konvoyda kayıp yok, karşı tepedeki Apocular da ağır kayıplar var. Mg-3 üzerine düşen her damla göz yaşım, bana Tim komutanımı, kuşlar gibi uçmak isteyen can dostum Mehmet Ali’yi ve Amasyalı Cihan’ı hatırlatıyor. Ve ben, on aydır ekmeğimi, suyumu paylaştığım dostlarımı, silah arkadaşlarımı koruyamamıştım. Onlar göğüs göğüs’e çarpışırken, ben yardımlanna gidememiştim. Güneş her zamanki gibi, karakolun boyalı pencereleri­nin arasından koğuşa sızıyordu. Her şey normal,
Görev emri almıştık… 60 yaşlarında bir köy koruyucusu, karısını ve karısının dostunu öldürüp, dağa kaçmış. Aylardır da yakalanamıyormuş. Mevsim kıştı… Köy Korucusu, kış şartlarına daha fazla dayanamamış köye akrabalarının yanına inmiş. Biz, böyle bir istihbarat almıştık. Önce bölgeye yakın bir jandarma karakoluna gideceğiz. Oradan da akşam bölgeyi bilen rütbelilerle, köye baskın yapıp katili yakalayacağız.
Operasyon öncesi, bu sözlere bayılıyorum. Sanki göreve değil, çatışmanın tam ortasına eğlenmeye gidiyormuşum hissi veriyor bana. Bazen kendi kendime soruyorum, Türklük dedikleri şey bu mu acaba?

Her timin kendi şoförü var. Bizim şoför Hasan’ı, başka yere göndermişler. Yerine acemi birini vermişler. Hasan’a alışmıştım, her operasyona beraber giderdik. İyi de şofördü, çok tehlikelerden kurtarmıştı bizi.

Araçlar, bölükten çıkış yaptı. Muş’a doğru ilerliyoruz… Yol gittikçe, ölü bölgeye düşüyor. Sarp kayalar, sanki üstümüze düşecek gibi… Araç ilerledikçe yolun durumu daha açık görünüyor. Yolun sol tarafı tam bir uçurum.. Şoför bir metre sağa kırsa, aşağıda parçamızı bulamazlar. Şoför korkuyordu, hareketlerinden hissettim. Önce “sakin ol korkma” deyip teselli etmeye çalıştım. Çocuk hem acemi hem de ilk defa göreve gidiyor. Çocuğa kızıyorum ama o an ona ihtiyacımız da var. Bu yüzden susuyorum.

Devamlı “sakin, yavaş, dikkatli ol” deyip, onu sakinleştirmeye çalışıyorum. Bu sırada o bana abi korkuyorum’ deyince, artık kendimi tutamadım. “Ne korkması lan” deyip kızdım.Ama sakin olmam gerekiyordu. Hava kararmaya başladı. Hafiften çiselemeye başlayan yağmur, yolu iyice kayganlaştırdı. Çamur sanki bizim landtı uçuruma sürüklüyor. Land sağa sola kaydıkça, Allah’a yalvarıyorum. O an, ondan başka kimse bize yardım edemezdi. Yaklaşık 2 buçuk 3 saatlik bir yoldan sonra, “hadi oğlum, hadi aslanım” diyerek yolu tamamladık.

13 aydır çatışmalarda dökmediğim ecel terlerini, bu yolculukta döktüm. Jandarma karakoluna vardığıma, hiç bu kadar sevinmemiştim. Land durduğunda, şoför de kendinden geçmişti. Eli ayağı titriyordu. Onun için de kolay değildi, 7 can taşıyordu. Hava karardı, karanlıkla beraber yağmur da hızını arttırdı. Yağmur ve çamur ikilisi, bize karşı yine birleşti. Bir buçuk saat karakolda kaldıktan sonra, karakoldan çıkış yapıyoruz. Tekrar Landlara binerek köye doğru yola koyulduk. Bu sefer yol, öncekinden daha kötü. Allah’tan şoför değişti. Araçlar ışıkları kısarak, yolun üzerindeki mezraya yaklaştı. Landlar durunca, atlayarak sağa sola dağıldık.

Yanında durduğumuz evden biri çıktı, sakallı, zayıf bir adam… ankara escort  devam edeceğiz..Sakallı adam, üzerine bir panço alarak, bize karıştı. 3. tim önde, bizim tim arkada, karanlığa doğru ilerliyoruz. Ben her zamanki gibi en arkadan geliyorum. Yağmur, çamur ve karanlık, isyan bayrağını çektiriyor. Bir saat kadar ilerledikten sonra, su sesi geliyor. “Yok yok” diyorum, “bu havada sudan geçilmez” ama su sesine, gittikçe yaklaşıyoruz.

Su sesine yaklaştıkça içimdeki yoklar da bitiriyor. “Aman Allah’ım, dereden karşıya geçeceğiz.” Ön taraftaki arkadaşlar, sudan geçmeye başladı. Derken ben de suyun içinde buldum kendimi… Su, bacaklarımdan yukarı doğru çıkıyor. Su, buz gibi…

Silahlar yukarda… Suyun içinden, silahları birbirimize uzatarak geçtik. Belden aşağımız, sırılsıklam oldu.
O ara, askere gelmeden önce imrendiğim sat komandoları geldi aklıma. “Al işte” dedim kendimce, “al sana sen de sat komandosu oldun” dedim.

Yağmur, çamur, su… Kime, neye kızayım bilmiyorum. Köye yaklaştık. Ortalık, evlerin ışıklarıyla biraz aydınlandı. Yanından geçtiğimiz eski bir evin kapısı, aniden açıldı. İçerden çıkan karaltının üzerine silahı doğrulttum. Elinde su bidonu, esmer genç bir kadın. Korkmuştu, konuşamıyordu. 3-5 saniye o kocaman gözleriyle bana baktı. Kadının zararsız olduğunu anlayınca, namluyu ondan başka tarafa doğrulttum, çıktığı kapıdan hızla içeri girdi. Meğer benimle birlikte bizim çocuklar da arkamdan kadına namluları doğrultmuş. Arkamı döndüğümde, çocuklar bana bakarak “hadi” dediler “devam.” Arkayı ikilemişiz. Can dostum Yusuf, tek gelmeme dayanamamış, o da ardımda…

Katil Köy Korucusunun olduğu sanılan 2 evin etrafı sarılmış, çök’te bekliyorduk. Önden beni çağırdıklarını söyle­diler. “Niye ben?” diye şaşkınlıkla, eğilerek bölük komutanının yanına doğru ilerledim.
Bizim timden yanıma üç kişi aldım. Karşımızda iki ev var. Biz, iki evin arasından sürünerek arkalarına geçeceğiz. Evin camlarında perde yok. Ara sıra cama gelerek, dışarı bakıyorlar. Sürünerek biraz ilerledim. Cama biri yaklaştığı zaman duruyorum. Sürünürken her tarafım çamur oluyor. Çamur ağzıma da giriyor, tükürüyorum. Şimdi suratımı merak ediyorum. Adam camdan bakıyor ama daha bizi fark etmedi. Adam camdan uzaklaşınca, tekrar sürünmeye başladım. Eve doğru geldikçe hızlandım. Evin dibine gelince duvara sırtımı yaslayarak durdum. Sessiz olmalıydım en ufak bir ses, bütün çileyi boşa çıkarabilir. Bunu yanındakiler de en az benim kadar biliyor. Telsizle bilgi verdim ve beklemeye başladım.

Telsizin sesi çok kısık. Oradan operasyonu takip ediyorum. Herkes aynı anda içeri girecek ama en kritik yerde biz varız. Buradan biri kaçarsa ya da kaçmaya kalkışırsa, o zaman ne olurdu ben de bilmiyorum… Telsizden beklenen anons geldi. Planlandığı gibi, büyük bir hızla evlere girdik. Evler arandı ama koruyucu bulunamadı. Arkadan da kimse çıkmamıştı, adam yoktu ya yanlış istihbarat alınmıştı. Belki de adam bizi fark etmişti. Telsizden “toplan” emri geldi. Bir evin çatısında toplandık. Bizimle köye baskına gelen köylü, katil köy korucusunu daha öğlen gördüğünü anlatıyordu komutanlara. Bir ara benim yanıma geldi. Bende de telsiz olduğu için, “komutanım buralardadır” dedi. “kim” dedim, “koruyucu” dedi. “Hadi lan, madem burada, hani nerde? onu da söyle… Benim için öğlen selam verdiği kişiyi, akşam ispiyonlayan biri, başından defedilecek biriydi.

Görev bitmişti, adamı bulamamıştık. Yere yattığımız, süründüğümüz, yediğimiz çamurlar yanımıza kar kalmıştı. Landlara bindiğimde can dostum Yusuf seslendi:
Yusuf, bana şaka yapıyor zannettim. Ama elinde gerçekten ceviz sucuğu var. Hemen üstüne atladım. Onca rezilliğe rağmen, dağ başında ceviz sucuğu bulmamız, beni mutlu etmeğe yetti. Ayrıca hepimizin sağlığı yerinde. Bundan güzel şey var mı dünyada? Üstelik ellerimizde cevizli sucuk… Sonradan öğrendim, cevizli sucuk, komutanımızın ikramı imiş… Bu operasyonun adı yola çıkarken ‘Katil Köy Korucusu Operasyonu’ idi. Dönüşte sadece cevizli sucuk kaldı aklımızda, operasyonun adını ‘Cevizli Sucuk Operasyonu’ koyduk…
Aylardır karakolun etrafındaki tepelere, patikalara pusu atmaktan sıkılıyor insan… Her gün aynı olayların hayalini kurmak, birinin karakola sızmasını düşünmek, acaba nerden roket gelir, nerden yaklaşırlar, nasıl sızarlar diye her gece düşündüğümüz taciz planları…
Hep biz onları bekledik…
Aslında hep istemişimdir bir Pkk kampına sızmak, elimde dizdiğim 7-8 el bombasını onların mevzilerine atmak, onlara baskın yapmak ama nasip olmadı. Yaklaşık 1.5 aydır karakolun yakınındaki tepelere, patikalara gece-gündüz pusu atıyoruz, bazen ‘ya Pkk da gelmiyor’ deyip dalgaya alıyorduk.
Karakol komutanı, nadir pusu attığımız Domuz Tepe’ye pusu atacağımızı söyledi. Sabah karakolun 700 metre ilerisindeki hendeklere gidip gözetleme yapıyorduk. Karşımızda her zamanki gibi sarp kayalar, ağaçlar, patikalar, normal bir doğu görünümü… Bazen keçiler ve koyunlar geçer. Bir de gökyüzündeki yolcu uçakları, uçak gözden kaybolana kadar bakardık. Karakola dönmeyecektik. Bunun nedenini ben de anlamamıştım. Aylardır kendimce teori kurmaktan sıkılmıştım artık. Şuradan gelirler, buradan ateş ederler. Gerçi gündüz vakti kim gelirdi ki, ara sıra gözcüler mevziiden etrafı gözlüyordu, her şey normaldi.
Her şeyin normal olduğu gün, sağımıza solumuza düşen mermiler bozmuştu. Hemen tam siper alıp, ateşin geldiği yöne doğru ateş etmeye başladık. Ama karşı taraftan gelen doçka sesleri şaşırtmıştı beni. Bir ara Tim komutanıyla göz göze gelince doçka olduğunu onun gözlerinden anlamıştım. Karakol 7 aylık suskunluğunu bozmuştu. Hem de gündüz ve Doçkayla… Ama biz onlara karşılık verirken karakoldan da ses gelmiyordu. “Bir ara duymadılar mı acaba?” dedim. G-3 olsa neyse dokçaydı bu, duymuş olmaları lazımdı. Doçkayla birlikte, uzun menzilli Kannaslar’la da bizi yüklüyorlardı.
Taciz yerini artık bire bir çatışmaya döndürmüştü. Karakol nihayet 120’lik havanları davar sırtına atmaya başlamıştı. Onunla birlikte, uçaksavar da ateş ediyordu. 120’lik havanlar karşı tepeyi yoklayınca, sıkıntılı dakikalarımız bitmişti. Bizim tim de karşı tarafa doğru, rahat ateş etmeye başladı.
Ateş üstünlüğü, karakoldan gelen destekle bize geçmişti. Pkk susmuştu. Karşılık gelmeyince onlar da kayalıklara saklanmış ve bize hedef kalmamıştı. Karakolda havan ve uçaksavar atışını kesmişti. Bu sefer Apocular saklanıyordu, kafalarını kaldıramıyorlardı. ‘Baskın basanındır’ lafı da o saatte tarih olmuştu bence. Karşı taraf ateşi kestikten sonra gözden kayboldu. Kayalıklar onlar içindi. Sanki her zamanki işlerini kusursuzca yerine getirmişlerdi, kaçmışlardı.
Mermi sesleri kesildikten sonra, jarjör değiştirirken etrafa bıraktığım boş jarjörleri, hücum yeleğime yerleştirmeye başladım. Mermim azalıyordu, akıllıca hareket etmeliydim. Gerçi karakol yakındı ama ben elimdekiyle yetinmeliydim. Susamıştım, çantam hendeğin köşesindeydi. Sürünerek hendeğin köşesine doğru ilerledim. Çantamı açtım ped şişeyi çantamın yanındaki yerinden çektim. Suyu yan tarafa doğru dikerek içmeye başladım. Tam karşımda bizim tim çavuşu, bana bakıyordu. Suratındaki kanlar, mevziiye dökülmüş hiç kımıldamıyordu. Ben de dona kalmıştım. Suyu yere bırakıp ona doğru sürünmeye başladığımda, kımıldamaya başladı, yaşıyordu. “Lan su getirsene salak, sabahtan beri sana bakıyorum su getir” diye bana bağırdı. Suratındaki kandan haberi yoktu, “lan suratın kan ne oldu sana?” dediğimde ne kanı deyip elini suratına sürdü.
Kanı görünce, bir an yüzü ekşidi. Elimle kafasını yokladım, küçük bir yara vardı. Oradan akan kan, suratını kaplamıştı. Sonra “alnın kanamış oğlum” deyip güldüm, “uyuz itin yarası eksik olmaz” dedim. Çavuş sonra hatırladı. “Yanıma komutan geldi sürünerek, o esnada anlım acıdı bir anda. Ama çatışmanın etkisinden anlamadım. Büyük ihtimalle boş kovan gelmişti” dedi. Hemen suyla suratını temizledim, kanı gören tim panik yapmasın diye. Çavuşun küçük kovan çarpması dışında başka yarası yoktu. Tim Komutanı herkesi tek tek dolaşıyordu, “zayiat var mı yok mu?” diye. Komutanın her zaman “Allah’a şükür atlattık” deyişi her zaman hoşuma gitmiştir. Havan sesi, doçka sesi bitmiş yerini hayat kendini sessizliğe bırakmıştı.
Artık çatışma bitmiş, kaçanlar kaçmıştı, her zamanki gibi. Yerimize başka bir timin gelmesiyle, biz hızla ve eğilerek hendekleri boşalttık. Karakola geldiğime hiç bu kadar sevinmemiştim. Acıkmış ve susamıştım… Karakolun ışıkları sönüktü her zamanki gibi. Biz ihtiyaçlarımızı giderdikten sonra hazır kıta beklemeye başladık. Hava karardıktan sonra hiçbir olay olmamıştı. Biz hazır kıta beklerken, bazıları çatışma anılarını büyük bir heyecanla birbirine anlatıyordu.
Bizim çocuklardan biri, “Pkk bir karakolu basarken, havanlarla saldırmış” filan dedi. Ben de “yok daha neler, tank filan da gelmiştir” deyip dalgaya almıştım. Evet o sallıyordu. O da bunun farkındaydı. Ama yalanını yutmak istemiyordu. O ara karakol komutanı içeri girdi, “ulan millet dışarıda pusuda, sizi koruyor. Siz burda laf ebeliği yapıyorsunuz. Size ne ? adamlar tankla gelir, topla gelir. Siz onlara nasıl karşılık vereceğinizi düşünün” diye bizi sertçe azarladı. Biz her zamanki gibi, kafalar önlere eğik, düşünme pozisyonu geçtik. Biz o ara hiç konuşmadık. Fırçayı da yiyince susmuştuk. Sabaha karşı hava aydınlanmadan nöbet değişimi oldu. Karşı tepeler gözükmüyor, ordalar mı gittiler mi bilmiyorduk. Hava aydınlanmaya başlamıştı… Güneş insana vurdukça sanki üzerinde buz varmış da çözülüyormuş gibi oluyordu.
Sabah olmuş gün ağarmıştı, artık dürbünle karşı tepeyi yokluyorduk. Ama görünürde hiç bir şey yoktu, gitmişlerdi. Artık sırayla uyumaya başlamıştık. Biraz dinlenmiş, nöbet değişimi yapıyorduk. Güneş tam tepemizdeyken uyku haramdı bize. Gece sivrisinek, gündüz karıncalar… Tabi onların da teröristlerden az kalır yanı yok. Bir ara şeker getirip, uzağa döküp karıncaların dikkatini o tarafa çekiyorduk, işe de yarıyordu aslında. Saatler ilerledikçe tepelerin her karesi dürbünle izleniyor, gözcünün son sözü yine “temiz” oluyordu. Ve havanlar patlıyor! 100-150 metre sağımızda, sanki deprem oluyor gibi Domuz Tepe sallanıyordu. İlk defa havan mermisinin hedefi bizdik. Bizim arkadaşın akşam salladığı hikaye gerçek olmuştu. Ve biz de bu hikayenin kahramanlarıydık şimdi. Havanı yiyince şaşırdık, siper aldık ama nereye ateş edeceğimizi bilmiyorduk. Sadece havan geliyordu, silah veya doçka sesleri yoktu. Sağımıza solumuza, önümüze arkamıza havanlar iniyordu.
Derken bizim karakoldan havanlara karşılık geldi. 20-25 dakika sürdü çatışma. Allah’tan bize denk gelmedi havanlar, şehit vermedik. Bu 25 dakika bize bir asır gibi geldi. O an ne yapacağımızı bilemedik. Normal çatışma eğitimi almıştık, pusu eğitimi almıştık. Ama havandan kaçma eğitimi almamıştık ya da biz hatırlamıyorduk. Havanlar susmuştu. Onlar da bizimkiler de havanı kesmişti. Bizim ağır silahlar, onların olduğu yerleri yokluyordu. Ama kayalıklar buna müsaade etmiyordu. Kaçmışlardı gene her zamanki gibi. Bir an içimden bu karakol mantığının saçmalığı geçti. Açık hedeftik, böyle. Bu mantık teröristlere avantaj sağlıyordu. Ben dağda bayırda, tıpkı onlar gibi yaşamaya razıydım.
Arkadaşlardan biri, “komutanım bunlar dün doçkayla bu gün havanla geldiler yarın tankla da gelirler” dedi. Komutan gerilla savaşının tank aşamasına gelemeyeceğini, büyük silahın onlar için avantaj değil dezavantaj olduğunu söyledi. Anladım ki, bizim karakol gibi, tank da onlar için açık hedef olmak demekti. Ben komutandan, daha gaz verici bir cevap bekliyordum. Aklı başında bir yorum geldi.
Güneş gene her zamanki gibi dağların arasından bize “elveda” diyordu. Artık daha da yorgunduk. Uykusuzluk gözlerimizi kızartmaya başlamış ve açıp kapadıkça sanki içinde iğne varmış gibi batıyordu göz kapaklarımıza. Yorgun düşmüştük, sırayla birbirimizi dinlendirmeliydik. Havanın da kararmasıyla nöbet değişimi olmuştu. İhtiyaçları giderdikten sonra sırayla uyku, nöbet, hazır kıta, çatışma anıları… “Devrem havanın sesini duydun mu?” muhabbetleri, sabaha kadar sürdü. Bazen komik anılar, yanlış yere ateş etmeler… Mesela çatışma sonu anıları çok olur, çok anlatılır. Ama bir çatış­mada şehit verilmese, o çatışmadan kimse bahsetmez.
Böyle zamanlarda eski resimlere bakmama ve sivil hayatı düşünmeme kararı almıştım kendimce. Bir ara kendi yüzüme bakmaya karar verdim. Dolabın kapağındaki aynaya bakarken, bizim aile resmi, annem, babam ve kardeşim gözüme takıldı. Onları görünce duygulanıyordum, gözlerim doluyor, dilim damağım çekiliyordu. Sanki bana bir şeyler söylüyorlardı, hepsi gözlerimin içine bakıyordu. Annem, kardeşlerim canlı gibiydiler. Resmi öptüm, dayanamadım ağlamıştım. Resmi tekrar aynı yeri­ne koydum.
Anam, “şu çocuğu askerdeyken gidip izlemek isterdim” derdi. “Nasıl adam oluşunu görmek isterdim.” Ona her bakışımda, “işte adam oldum ana” derdim kendimce. Evet özlemiştim, her gün üzerimden mermiler geçerken aklıma geliyorlardı. Ama ben başka şeyler düşünerek, ak­lımdan atıyordum onları. Sonra dolabın kapağını, sert bir şekilde kapattım. “Duygulanma zamanı değil” dedim, kızdım kendime. Millet pusuda sen nostalji yapıyorsun. Burada yaşadıklarım kendi kendime konuşmayı öğretmişti bana. Gece uzun olmuştu, uykusuzluk ve yorgunluk… Her 2 saatte gelen nöbet, her an çatışma ortamının olması kötüydü. Bazen “ulan basın basacaksanız, gelin artık” diyorum. Gözlerim dayanamıyor ama ben onları zorluyordum. Buradaki bir hata, tüm karakola mal olabilirdi. Tüm karakol da, bunun farkında idi.
Uzun bir gece sonunda sabah olmuştu artık. Karakola her gittiğimizde görüp de yalamadığımız koğuş ve ranzalar, gözümüzde tütüyordu. Bazen insan, “1-2 saat yatakta yatmak için neleri vermezdi” diyordum. Yatak ve yastık, sıcak bir duş, deliksiz bir uyku, gözümüzde tütüyordu. Artık taciz sona ermişti. Biz gündüz mevzilerde, her zamanki gibi sırayla uyuyor ve dinleniyorduk. Her şey normale dönüyor gibiydi.
Yıldızlar sanki üstümüze düşecekmiş gibi
Karşı tepeler boş ve sakindi. Biz bir ara artık tepelere değil, gökyüzüne bakıyorduk. Belki “bu sefer, uçakla filan gelirler” diye dalga geçiyorduk. Aslında 2 gün önce havan dalgası gerçek olmuştu, ama uçak tam dalgaydı. Akşam olmuş gene karanlık çökmüştü. Akşam yemeğini yedikten sonra, nöbete gitmeden önce ne zamandır içmediğimiz çay, bize ilaç gibi geliyordu. Pusu vardı gene… Bir mevziide birden fazla asker olduğundan, ikisi gözetler, diğeri yatardı. Uyuma sırası bana gelmişti. Kafamın altına bir taş alarak gökyüzüne daldım. Etrafta ışık olmadığından, yıldızlar sanki üstümüze düşecekmiş gibi geliyordu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde,  tekrar taciz atışına başladı. Karşı tepelerden mermi yağıyordu. Karakolda kıyamet kopmuştu… Bu sefer normalden daha kalabalık gelmişlerdi. Çünkü çok yerden namlu ışığı geliyordu. İzli mermiler, havalarda uçuşuyordu. Mermiler bir o tarafa bir bu tarafa… Gökyüzü adeta karnavala dönmüştü. Bizim sol çaprazımızdan bir namlu ışığı görünüyordu. Gittikçe yakınımıza geliyordu. Seri şekilde taradım bölgeyi, Pkk bir taraftan taciz yapıyor, diğer taraftan da sızıyorlardı. Her baskın bizim için bir tecrübe oluyor. İlk merminin şokunu atlatınca, geriye sadece sızmayı engellemek kalıyordu. O gece bizim uçaksavara görevinin hakkını vermiş, karakola kimseyi yaklaştırmamıştı. “Helal olsun dedim” içimden.
Yanımdaki arkadaşım Kayserili Ali’nin, “ulan senin daşşağını yiyim uçaksavara” deyişi, güldürmüştü beni. Silahların sesleri, saatler ilerledikçe azalmaya başladı. Apocular şimdi, kaçış planını uyguluyorlardı. Her zamanki gibi yanımızdaki mevzilere sorduk, “var mı bir şey?” Hemen cevap gelmese, tedirgin oluyorduk. Hemen “yok” dedikleri zaman, dünyalar bizim oluyordu. Bana sordukları zaman, çabuk cevap veriyordum “zayiat yok” mesajını. Çünkü ben de hep bu mesajı almak istiyordum. Ama karakolun içerisinde bir inilti sesi geliyordu. Ahmet arkadaşımız yaralanmıştı. Üzüldük ama daha sonra önemli bir şey olmayınca sevinmUzun geceler atlatmıştık… Ve her gün olan tacizler, bizi yorgun düşürmüştü. Biz yorgunluk hissetmiyorduk ama vücut kendini bırakıyor, biz onu zorluyorduk. Güneş gene kendini, Davar Dağı sırtlarından göstermeye başlamıştı. Bize, “günaydın” der gibiydi. Güneşi gördüğüme her zamanki gibi gene sevinmiştim. Önce karakolun çatısına isabet eden güneş, biraz vakit geçince mevzilere. Daha sonra toprağa düşüyordu, ısınıyorduk. Geceleri soğuk oluyordu. Her ne kadar yaz olsa da dağda gece ayaz oluyor. Taciz sona ermişti karakola çekildik. Karakolda sabah kahvaltısı yapmak bana, evdeyim havası vermişti. Artık her şey bitmiş gibi geliyordu bize. Ama Pkk hala dağda ve her an bize tacize başlayabilirdi.
Aradan bir hafta geçti. Taciz yediğimiz tepelere, keşfe gidiyoruz. Kayalıkların arasından dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Sanki hepimiz profesyonel askerler gibiydik. Derken iki kayanın arasında dehşet bir manzarayla karşılaştık. Kayanın arası kan revan olmuştu. İnsan parçacıkları, insanın midesini kaldırıyordu. Etrafta havan mermisinin isabet ettiğine dair izler vardı. Büyük bir ihtimalle, birine havan isabet etmişti. Yoksa bu, mermi işi değildi. Daha sonra bölgeye yakın bir köye gittik. Köyde karakola tacizde bulunan grupların, çok sayıda kayıp verdiklerini öğrendik. Hatta bir kadın teröristin kafasına havan düştüğünü söylediler.
Evet o gördüğümüz dehşet manzara, bu kadın teröriste ait olmalıydı. Bir an bu yaşananlara anlam veremedim. Bu vatan hepimizin ortak vatanı değil miydi? Bu yaşananlar niye yaşanıyordu? Bu kadın niye kendi askerine kurşun sıkıyordu? Yazık olmadı mı bu genç yaşta ona? Ama bu düşüncelerin çatışmada yeri yoktu. Kardeşlik, insanın canına kast edene kadar sürebilirdi. Öldürmek isteyen elbette de öldürülecekti… Bunun başka çaresi de yoktu..
Bilmiyorum başka diyarlarda da var mıdır, böyle vatanı uğruna ölüme meydan okuyan insanlar. Yirmi yaşına gelmiş, ömründe silah dahi görmemiş insanlar… Bu gençler, bu çocuklar, ‘Peygamber Ocağı’ denilen yere varınca hepsi birer dağ kesilir, canavar olurlar Allah’ın izniyle… Hani ‘Her Türk Asker doğar’ sözünü doğrularcasına…
Körpecik bedenleriyle sarılırlar silahlara, çarpışırlar dağlarda, yeryüzüne meydan okurcasına…Ölüme gidenler değil, arkada kalanlar da böyledir. 20 yıldır gözü gibi baktığı evladını vatan için askere gönderen ve evladının şehadetinde “Vatan Sağolsun” diyebilen analar, babalar, sevgililer…
İlkbahar yaklaştıkça Şırnak dağlarına operasyon hazırlıkları başlar. Hain avına çıkarlar Cudi’ye, Gabar’a, Düğün Dağı’na. Hainin olduğu her yere, dağa, taşa operasyon başlar. Her asker sanki dağlara meydan okurcasına koyulur yollara, elinde silahı, sırtında çantası, gönlünde vatan aşkı. Yusuf diye bir arkadaşım vardı, pehlivan gibi. Hani öyle üç beş çakala pabuç bırakmayacak sözde değil özde delikanlı bir adam. Operasyona gidiyordu 35 kiloluk sırt çantası sırtında, elinde g3 piyade tüfeği. Vedalaştık belki de son defa görecektik birbirimizi.

Onlar yola koyuldular, bize yakın bir yere pusu atacaklardı. Biz de bütün gece hazır kıta bekleyecektik. Saat 12’ye yaklaşmış ve gözetleme sırası bana gelmişti. Her şey normaldi, yıldızlar her zamanki gibi parlak, gece her zamanki gibi sessizdi. Sessizlik, Pkk’nın hain taciziyle bozuldu. Yaklaşık kuş bakışı 15 km ileride pusu atan arkadaşlarımıza taciz başlamıştı. Çatışma başlamıştı gözümüzün önünde. Silahlar konuşuyordu adeta. G3’lerin sesini mg3’ler bastırıyor, ara sıra el bombaları patlıyordu. Çarpışıyorlardı Yusuflar, Aliler, Mehmetler… Biz her ne kadar kendimizi parçalasak da elimizden bir şey gelmiyordu. Dinliyorduk sesleri ve dua ediyorduk Allah’a sağ salim gelsinler diye.

Sesler kesildi nihayet. Daha 5-6 saat önce pusuya gönderdiğimiz arkadaşlarımıza bir şey olup olmadığını öğrenmek için telsizden kulağımızı ayıramıyorduk. “İnşallah” diyorduk, “kimseye bir şey olmamıştır.” Pkk her zamanki gibi taciz atışlarını yapmış ve kaçmıştı. Komutan, “her şey yolunda, kimseye bir şey olmamış” deyince dünyalar bizim oldu. Sabah gün ışığının ağarmasıyla pusudakiler dönüş yaptı. Yusuf’u ve diğerlerini görünce, sanki yeniden gelmiştim dünyaya. Sarıldık birbirimize ağladık, tutamadık göz yaşlarımızı. Çünkü söz vermiştik birbirimize, beraber gidecektik, ölüme de evlerimize de..

Toprağa basmamak için elimden geleni yapıyorum. Ama bazı yerlerde kayalar bitiyor, mecburen basıyoruz toprağa. Ayağımı bastığım her yerde ölüm korkusu var. Ayağımı çektiğim an havaya uçacakmışım gibi geliyor. Mayınla ayağımın kopacağı korkusu, içime girdi mi çıkmak bilmiyor. Çatışarak şehit olmak veya yaralanmak zoruma gitmez. Ama mayına basarak yaralanmak, zor geliyor.

Sıcaktan bunalmış bir halde, arazi taraması yapıyoruz. O kadar terledim ki, üstümdeki yeşil atlet bembeyaz olmuş. Çantamdaki su adeta kan gibi, insanın içesi gelmiyor. Mecburen içiyoruz azar azar. Tim komutanı yukarı çağırıyor bizi.

Arkamızda bizimle beraber arama yapan diğer timlerin elemanları da, vadinin tepesine çıkmak için yukarı doğru ilerlemeye başladılar.
Bir tim, bizi geçerek tepeye tırmandı… Yalnız çok acele ilerliyorlardı, yanımızdan hızla geçerek gittiler. Onlar tepeyi aşar aşmaz, büyük bir patlama oldu. Önce roket yediğimizi sandım. Kendime gelince, en yakındaki kayanın dibine yatarak mevzii aldım. Ancak mermi sesi değil, mayına basanın bir arkadaşımızın çığlıkları yankılanıyordu her yerden.

Kalkar kalkmaz onlara doğru ilerledim, gördüğüm manzara inanılmazdı. Mayını hep duymuştum, hayalini kurmuştum, ne kadar zarar verebileceğini biliyordum. Ama arkadaşımın mayına basacağını, benim de ona yardım edeceğim aklıma gelmemişti. İsmini bilmediğim arkadaşımın sağ bacağı, kanlar içindeydi. Biz her ne kadar yardım etmek için çırpınsak da elimizden bir şey gelmiyordu. Tabii rütbeliler daha önce aynı olayları yaşadıkları için, bizden daha tecrübelilerdi. 15-20 dakika içinde helikopter geldi ve arkadaşımızı alıp gitti.

“Hayat bu kadar acımasız” dedim kendi kendime. Belki bu mayını buraya tuzaklayan itirafçı oldu pişman oldu. Hatta şimdi devlete çalışıyor ama tuzakladıgı mayın, bir gencin tüm hayallerini aldı gitti…

Bir ara gözlerimi kapatıp, hayal kuruyorum. İstanbul’dayım, Salacak’ta her zamanki yerimde nargile içiyorum. Deniz ve gökyüzü mavilikte yarış ediyor, ikisi de birbirinden güzel. Seri şekilde silah sesleri geliyor. Ranzanın başında asılı duran silahımı alarak, çıkıyorum dışarıya. Silah sesleri “taciz var, karakolu boşaltın” diyen arkadaşların seslerini bastırıyor.

Karakola taciz var! Pusu Tepesi, diğer mevziiler, seri şekilde sağa sola mermi yağdırıyorlar. İzli mermiler gökyüzünde yarış ediyor sanki peş peşe. Hemen en yakındaki irtibat hendeğine sürünerek ilerliyorum. Tüm tim ne yapacağımızı bilmiyoruz, daha üçüncü görevde dinlenmek için beklediğimiz karakol basılıyor. 2 yıldır silah sesi duyulmayan Sason’da ilk ses bize denk geliyor. “Nereye ateş edelim” diye soruyoruz birbirimize. Herkes sağa sola koşuşturuyor…
, karakolun üstündeki uçaksavar, her kes ateş ediyor. Bağıran, çağıran, ortalık mahşer yeri gibi… Biz yerimizden kımıldayamıyoruz. “Kesinlikle ateş etmeyin” diyor başımızdaki asteğmen. İzli mermiler, sağa sola, bu arada önümüze düşüyor. Önümüze düşen mermiden sonra, ayağa kalkmama kararı alıyoruz. Sürünerek sağ tarafa doğru ilerliyoruz, hemen önümüzdeki mevziide iki asker var. Onlar hiç ara vermeden ateş ediyorlar. Aslında çok kez taciz eğitimi aldık ama hiçbir şeyi gerçek olmadan anlayamıyorsun. Bir de karakolu bilmediğimiz için herhalde apıştık kaldık. Korku da yoktu aslında.

Silah seslen artık yavaş yavaş azalmaya başladı. Karakol Komutanının sesi geliyor, “ateş kes, ateş kes, ateş etmeyin” diye avazı çıktığı kadar bağırıyor. Başımızdaki asteğmen Karakol Komutanının yanına gidince, fırsat bu fırsat biz de önümüzdeki mevziiye eğilerek ilerledik. Mevziide iki asker, ikisinin de konuşmaya mecali yok. Mevziinin içi boş kovanlarla dolu. Ayakta duramıyorsun. İkisinin de mermisi bitmiş. Barut kokusu mevziinin içini sarmıştı, onlarla daha konuşamadan… Asteğmen çağırdı bizi, hazırlanın emri verdi: “karakolun etrafına operasyon var, tesisat kuşanın.”

Bölükteki teskereci timin, bu sabah şafak doğan güneşti. Ancak taciz olduğu için, onları da getirmişler. Çoğu karakoldakilerden bile daha heyecanlıydı. Allah’tan kimsenin burnu kanamadı. Karakolun etrafına 2-3 gün operasyon yapıldı. Batman’dan gelen Özel Harekat, her yeri allak bullak etti, sonuç mükemmeldi

Terhis olmama üç ay kaldı… Artık eve gitme hayalleri artmış bende… Her gece kendimi, evde sevdiklerimle mutlu bir şekilde hayal ediyorum. Ama günler inadına geçmek bilmiyor… Bu arada, bir iki gün içinde operasyona gideceğimiz bildirildi. Operasyondan önce gideceğimiz yere kadar, yapacağımız işi yapana kadar, hiçbir şekilde kimseye bilgi verilmez. Öğleden sonra kumanya ve çanta hazırlığını tamamladıktan sonra, operasyon için dinlenmeye çekildik.

Havanın kararmasıyla birlikte yola koyulduk. Nusaybin doğru ilerliyorduk. Kısa bir zaman sonra araçlardan indik. Bundan sonrasını, yürüyerek devam edecektik. Yürümeye başladığımızda vakit epey ilerlemişti. Nusaybin ovasının yani İpek Yolunun kenarından dağa (Boğuk) doğru ilerlemeye başladık. Dağa ilerledikçe patika dikleşiyordu. Yaklaşık gece 00:30’a kadar ilerledikten sonra, zirveye yakın bir yerde durakladık ve çök verildi. Zirveye çıktıktan sonra süper bir manzara… Her yer dağ ve sen zirvenin biraz altında dağları seyrediyorsun. İşte belki burada haz aldığım tek şey bu dağların zirvesi.

Zirveye ulaştığımızda, herkesin mevzilenmesi emri gelmişti. “Eski mevziileri kullanmayın” diye komutanlarımız tekrar tekrar söylüyorlar. “Pkk eski mevziileri tuzaklamış olabilir.” Burada hazırlıklarımızı yaptıktan sonra, Merkep Tepesinden aşağı doğru inmeye başladık. Dağlara çıkmak kadar, inmek de bir dert. Düşen, ağaçlara takılan, bazen tam komedi oluyor. Hele bir de rütbelilerden biri düştü mü gülemiyorsun da… Tabi bazen gülme komşuna gelir başına hesabı, bazen sen de düşüyorsun çanağı kırarcasına…
Sabahın ilk ışıklarına kadar yürüdük… Sabahın tam ağarmasıyla, hakim bir tepenin yamacında çök emri aldık. Hem kahvaltı yapıp hem de biraz dinlenecektik.

Telsizden bize doğru gelmekte olan Piyade Tugayının komutanlarının telsiz konuşmalarını dinliyorduk. Piyade Tugayındaki rütbelilerden biri, 17 kişilik bir grubun bizim takıma doğru yaklaşmakta olduğunu telsizden şifreli bir şekilde söyledi. Yemekler yarım kaldı. Acilen toparlanıp onlara karşı hızla ve tedbirli bir şekilde ilerlemeye başladık. Boş bir köyün üstünde Pkk lılarla karşı karşıya geldik.

İlk mermi sesinin duyulmasıyla, kendimi en yakın kayanın dibine attım. Sürünerek ilerlemeye başladım. Çatışma başladı… Öncü grup, sağa sola açılarak çarpışıyor. Arkalarından biz dağılarak ilerliyoruz. Hiç bu kadar yaklaşmamıştık Pkk hlara. Ateşe ateş devam ediyoruz. O ara ne düşündüm, ne yaptım çok hatırlamıyorum. Aslında korkmuyorum ama çatışmalarda çok da kahramanlık yapmadım.

Acemi birliğinde rütbelilerden biri, “Her askerin bir kurşunu vardır, ne kadar sakınırsan sakın, kurşun seni bulur” derdi. Çatışma sırasında aklıma gelen tek söz, bu oldu. Kurşunlar kafanızın üstünden, tiz bir sesle geçerken, düşünmeyi bırakıp elindeki silahla karşı tarafa ateş etmekten başka yapacak bir şey yoktu, ben de onu yaptım. Sabahın ilk saatlerinde başlayan çatışma, saatler ilerledikçe hızını kesiyor. Ara ara derin bir sessizliğe bırakıyor. Pkk, ölü bölgeden kurtulmak için, karşı taraftaki kayalıklara saklanmıştı. İki taraftan da kayıp vardı. Ama biz kalabalık olduğumuz için, kayıp pek anlaşılmıyordu. Ama onlar sayıca azalmışlardı galiba. Kayalıklardan ara sıra ateş ediyorlar fakat ateş ettikten sonra o tarafa doğru kannasların ateşi başlıyordu. Diğer Taburlar da bize destek oluyorlardı. Saat epey ilerlemişti. Kobra helikopterler ve Özel Harekatlar’ın gelmesiyle, biz devre dışı kalmıştık. Evet biz elimizden geleni yapmıştık.

Mevzii aldığımız yerin bir az altına inerek, olan biteni seyretmeye başladık. Az önce tam ortasında olduğumuz çatışmanın, şimdi seyircileriydik. Zaten yok denecek kadar az olan, kısa bodur ağaçlarla kaplı olan dağın muhtelif yerlerinde yangınlar başladı.
Saatler öğleni geçmişti… Bir kayanın arkasında öğle yemeğimizi yiyoruz. Buna öğle yemeği denir mi bilmiyorum. Adeta boğazımızdan geçmeyen lokmaları, zorla yutuyorduk. Havanın kararmasıyla, “toplanın gidiyoruz” emri geldi. İyi de ankara escort bayan sorular fazla sorulmaz, çünkü emir demiri keser. Dağın arkasından hızlı bir şekilde ovaya doğru ilerlemeye başladık. Ovaya vardığımızda araçlara binerek tabura doğru yola koyulduk.

Araçlara biner binmez üst cebimdeki sigaramı çıkardım. Sigara içerken aklıma gelen, “her askerin bir kurşunu vardır, ne kadar sakınırsan sakın, o gelir seni bulur” lafına güldüm. Sanırım benim kurşun, bu gün karavanaydı… Yarın
Elazığ’da uzun bir dinlenme döneminin ardından, büyük bir operasyona gideceğimiz söylendi. Aynı gün bulunduğumuz birliğe 8 Skorksy geldi. Biz olayın büyüklüğünü, helikopterlerin gelişiyle daha da iyi anlamıştık. Herkeste yoğun bir hazırlık vardı. Operasyona gidecekler, son hazırlıklarını yapıyorlardı. Ben de silahımı, telsizimi ve bataryalarımı kontrol ettim, her şey tamamdı. İçtima alanına geçip silahları doldurduktan sonra, helikoptere bindik.

Elazığ’dan havalanarak Tunceli’ye doğru ilerlemeye başladık. Olay yerine doğru yaklaştığımızda birliklerin sıcak temas içinde oldukları telsiz konuşmalarından anlaşılıyor. Skorskyler, bizi olay yerine indirdikten sonra geri çekildi. Bölük komutanının peşinden sağa sola manevra yaparak ilerliyoruz. Bizim sorumluluk bölgemizde, tahminen 5 terörist olduğu, telsizdeki rütbeliden bizim komutana iletildi. Biz küçük bir vadinin içinden ilerlemeye başladık. 2-3 aydır hiç silah sesi duymamıştım

Böyle operasyonlarda karşına bir terörist çıkması an meselesi o yüzden her adım atışımda mevzii alabileceğim bir yer gözüme kestiriyorum. Silahlar patladıkça gözümü açıp kapıyorum. Yaklaşık 2-3 aydır, hiç silah sesi duymamıştım. 20-25 dakika ilerledikten sonra, girdiğimiz küçük vadi ikiye ayrılıyordu. Bölük komutanı, ‘sağdan devam edeceğiz’ diye eliyle işaret etti. Diğer takım komutanı teğmen de sola doğru ilerledi. Teğmen vadiye girer girmez… 5 dakika sonra takım komutanı teğmenle yine karşı karşıya geldik. Ancak gireceğimiz küçük bir başka vadi vardı. Teğmen eliyle, ‘ben’ diye işaret etti. Yanında da bir arkadaşımız vardı. Teğmen vadiye girer girmez, silah sesleri başladı. İki el seri şekilde silah sesi geldi. Anlaşılan teröristlerle kafa kafaya gelmişlerdi. Teğmen, bizim 10 metre ilerimizde, bir kayanın arkasına yatmıştı.

İlk mermide Teğmen kasığından, yanındaki er de kafasından vuruldu. Teğmen kasığını tutarak ilerimizde yatıyordu. Bölük komutanı, bendeki telsizden helikopter istedi. Helikopter çok sürmeden olay yerine geldi. Ancak çatışmanın yoğunluğundan, sağa sola manevralar yapıyor bir türlü inemiyordu. Bölük komutanı ile helikopterdeki pilot arasında yoğun bir telsiz muharebesinden sonra helikopter yaralıyı alarak uzaklaştı.

Olay yerindeki ilk birlikle, bizim Tugay, çember yaparak çatışma bölgesini daraltıyordu. Pkk zayiat veriyordu. Komutanımızı ve yanındaki arkadaşımızı vuran Pkk’lının geri tepmesiz topla vurulduğu haberi geldi. Teğmenin ve onbaşının intikamı alınmıştı. İlerleyen saatlerde bizim tarafta ikisi kadın, üçü erkek toplam beş terörist öldürüldü. Operasyon hızını kesti. Silah sesleri yerini telsiz muharebelerine bıraktı. Komutanlar üstlere rapor veriyor, yaralı Teğmen’den haber almaya çalışıyorlardı. Hava kararmaya başladı. Bu gece burada kalacaktık ve mevzii almamız gerekiyordu. Hakim bir tepeye çıkarak, mevzii aldık. Sağ­dan soldan bulduğumuz büyük kaya parçalarıyla, mevzii yapmaya başladık.

İhtiyaçlarımızı giderdikten sonra, dinlenmek için sırt üstü yattım. Yıldızlara baktım, yıldızlar yine her zamanki ihtişamıyla parlıyordu. Dağda ışık olmadığından yıldızlar, sanki elini uzatsan yakalayacakmışım gibi geliyordu. Gece aslında hüzünlü geçti. Sabah beraber helikoptere bindiğimiz arkadaşlarımızdan ikisi yanımızda yoktu. Biri şehit, diğeri yaralıydı. Onun da sağlığı hakkında bir bilgimiz yoktu. Sırayla nöbet tutarak, dinlenerek, geceyi geçirdik. Sabah destek birlikleriyle birlikte bölgeyi aradık. Bölgede bir hafta kaldık. Daha sonra Tunceli merkeze doğru yola koyulduk. Tunceli’ye ulaştığımızda biz Teğmenimizin iyi haberlerini almak isterken, onun kan kaybından helikopterde şehit olduğunu haberini aldık. 15 gündür bıraktığım sigaramı tekrar yaktım. Sigaramı yaktığım çakmak, Teğmenimizin, komutanımın bana verdiği çakmaktı. Bunu fark edince, göz yaşlarımı tutamadım.

Daha üç gün önce, doğacak çocuklarımıza, birbirimizin ismini koyacağımıza dair söz vermiştik can dostum Yusuf’la. Yine her zamanki gibi gülerek konuşuyordu. Oğlun olursa adını “Yusuf koy” diye. Gözümün önüne geldikçe tutamıyorum göz yaşlarımı. Ağladıkça silahı alıp, sağa sola ateş edesim geliyor, bağırmak geliyor içimden, haykırmak istiyorum. İki hafta önce dinlenmek için gittiğimiz karakolda, annesiyle konuşmuştum. “Yusuf senden izinde çok bahsetti oğul, teskereyi alınca buraya uğra, misafirimiz ol, bir oğlumuz da sensin. Yusuf sana sen de Yusuf’a emanetsin” demişti. Bu sözler, hiç çıkmıyor aklımdan. Şimdi nasıl da üzülüyordur, babasız büyüttüğü Yusufuna. Kına yakıp askere gönderdiği oğlunu, Türk bayrağına sarılı görünce nasıl da yıkılmıştır. Pusudayız her zamanki yerimizde… Ama Yusuf yok yanımızda.

Nöbet sırası bende biliyorum. Yanımda aslında Yusuf var. O kardeşini yalnız bırakmaz. Pusularda, operasyonlarda arkamda oturuyor. 10 saniyede bir dürtüyor, yine gülerek, “uyuma lan” diyor. Ve fıkra anlatıyor sessizce, “oğlum fazla gülme komutan gelir!” Yine yıldızlara bakıp hayal kuruyoruz… Her yıldız kaydığında üzülüyoruz, “kim öldü acaba ?” diye. Dardanel tonu açmak istemiyorum, geçmiyor boğazımdan. Oysa kutuyu ikimiz bir paylaşırdık, yarısı ona yarısı bana. Bozuşurduk hatta, “sen fazla yedin” diye. Sonra barışırdık. “Sana bir daha sigara yok”

Yemekten sonra, her seferinde, “sana bir daha sigara yok” deyip kızardı. “Sen içmiyorsun oğlum, içine bile çekmiyorsun” derdi. Dayanamaz, iç cebinden her gün 1 tane içtiği Marlbora’dân verirdi. Aklımdan çıkarmak istiyorum, düşünmek istemiyorum. Yusuf’un kanlar içindeki halini düşündükçe, kafamı sağa sola vurasım geliyor. “Keşke orda ben olsaydım” diyorum, “yanında ben de olsaydım.” “Ben de şehit olsaydım.” Şimdi ne derim annesiyle karşılaşınca? “Yusufum nerde?” derse ben ne derim
Nereye gittiğim hakkında hiçbir bilgim yok. Bölüğün durduğunu bile ancak önümdekine çarptığımda anlıyorum. Pançoyu tam suratıma çekmiş yürüyorum. Kafamı bile kaldırmıyorum, pkk mkk umurumda değil. Yağmur suratıma öyle bir çarpıyor ki, tokat gibi. Ayaklarımın içi çamur deryası calp culp diye sesler çıkarıyor, alt kamufülajımın rengi çamur rengi olmuş. Ara sıra çök verildiği zaman, yorgunluktan atıyorum kendimi yere. Vücudumun her yeri sırılsıklam… Su kafamdan giriyor, ayaklarımdan çıkıyor.
Panço fayda etmiyor ama hiç yoktan suratımı koruyor sert yağmur damlalanndan. Allah’tan silahım Kannas sudan etkilenmiyor. Aslında ondan da şüpheliyim, yağmurlu havada hiç kullanmadığım için bilmiyorum. Ateş eder mi etmez rrîi? Hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Sadece yürümek ve bir an önce operasyonun sona ermesini istiyorum. Tabii sonra da bölüğe gidip dinlenmek. Zori’nin ortasındaki harabeye dönmüş evlerin yanında çök veriliyor. Etraf aradıktan sonra, burada kalacağımız söylendi. Derin bir ankara escort uzağa da gidebilirdik. Geceyi burada geçireceğiz ve ateş serbest. Tabii fazla duman çıkarmadan. O ara ben dahil yorgunluktan ölüp bitenler, bir anda canlanıyoruz. Tim komutanı, “hani lan yorgunluktan ölüyordunuz?” diyor. ” Komutanım, Türk her şey bittiğinde başlar” diyoruz.
Hemen ateş yakıp ısınmamız lazım. Sağdan soldan topladığımız çalı çırpıyla ateşi yakmaya uğraşıyoruz. Ama yanmıyor tabii… Ağaçlar ve çalı çırpıda yağmurdan nasibini almış. Evlerin yıkıntıları arasından gardığımız odunlarla ateşi yakıyoruz. Ateşin sıcaklığı vurdukça, üstümüzden dumanlar çıkıyor. Botları çıkarıp ayaklanmızı da ısıtmamız lazım… Ayaklarımızın altı, bembeyaz olmuş. “Bunlar benim ayaklarım mı?” diye soruyorum kendime. Yedek elbiselerimizi değiştiriyoruz bu arada. Acıktığımızın farkına varıyoruz, tabii bir de çay… Çaydanlık simsiyah olmuş dumandan. İçi de çok temiz sayılmaz aslında. Bardaklar deseniz aynı, çayın renginden sararmış. Sivilde olsanız bırakın çay içmeyi, pislikten elinize almazsınız. “Belki temizlesek tadı kaçar” diye temizlemiyoruz. Ateşin etrafında dönerek üstümüzü kurutmaya çalışıyoruz.

Konserveleri açarken dökmemek marifet! Kumanya bıçaklarının ağızlan kör olduğu için, normal bıçaklarla açmak için boğuşuyoruz. Bu sefer bize torpil geçtiler sanırım, kavurma var menüde. Kavurmayı tavanın içine döküp, üstüne de yumurta kırdın mı, yemek yemeklikten çıkıp, ziyafete dönüşüyor. Yağmur hızını kesti gibi ama rüzgar, var gücüyle bizim mevziinin üstündeki çadırla boğuşuyor. Rüzgar çadınn üstüne koyduğumuz taşları fırlatıyor ba­zen. Yemek içmek faslından sonra etrafı gözetliyoruz. Daha önce burada kalmadığımız için, nerde ne var, nasıl gelinir, nasıl gidilir diye harabe evlerin arasından etrafa bakıyorum. Yoksa gece ağaç dallarını insan, ağaçları da at sanacağımızdan çok eminim. Hava kararmaya yakın, ateşi canlandırmamız lazım. Eğer geceye çok köz kalırsa, daha fazla ısınıyoruz. Gece ateş yakmak yasak çünkü…

Ateşin etrafını kaya parçalarıyla kapatıyoruz, köz gözükmesin diye. Hava karardıkça nöbet muhabbetleri başlıyor. “Kim, kaç kaç nöbet tutacak” diye. “2 saat mi tutalım 3 saat mi?” İşi fazla uzatmadan 3 saate bağlıyoruz. Dört kişiyiz, 3 saat tuttun mu gece sona eriyor. Mevziinin içi küçük olduğu için, ayaklarımızı uzatmadan, oturur şekilde uyumaya çalışıyoruz. Normalde uyuyamazsın ama insan yorgun olunca, ayakta bile gözünü kapatsa uyumaya başlıyor. Kısık bir ses, “kalk” diye uyandırıyor beni. “Nöbet sırası sen de.” Yediğimiz yemekten midem ekşimiş, ağzıma acı sular geliyor. Suyu arıyorum çadırın içinde, elime gelen ilk pet şişeyi kafama dikiyorum. İğrenç bir şey, “su değil lan bu” diye kızıyorum. “Oğlum zeytinyağı lan o” diyorlar inanmıyorum. İğrenç bir şey, ağzımı suyla çalkalamam lazım. Ama su az, yere tükürerek durumu kurtarmaya çalışıyorum.

Nöbet tutmak için, çadırın dışına çıkıyorum. Hava buz gibi. Yağmurun ve fırtınanın ardından, sessiz yıldızlar gözüküyor. Bizim ateşin közü hala var. Etrafındaki taşlar epey kızmış. Uyurken üşümüşüm ve hala titriyorum. Közün yanındaki büyük kaya parçasını çekerek, ellerimi üstüne koydum. Kaya parçası, ellerimin bağını çözdü. Bu yöntemi benden başka yapan yoktu. Aslında ben de bunu, “ankara escort bayan diye sorduğumda rütbelilerden birinden öğrenmiştim. Aldığım cevaptan sonra ben de sıcak taşla ısınmaya başlamıştım. Nöbeti diğer arkadaşıma devrettikten sonra, uyuyan arkadaşların arasına girerek, ben de uyumaya başladım.
Çadırın içi sıcaktı. Oysa ne ateş ne de köz kalmıştı. Birbirimize omuz vererek acıyı bala, soğuğu sıcağa çeviriyorduk.
Sırt çantamın kayışını gevşetip sıkıştırmaktan sıkılıyorum. Bazen kaldırıp atasım geliyor. Halbuki içinde üç beş kumanya, ekmek ve sudan başka hiçbir şey yok. G-3 piyade tüfeği isyan ettiriyor! Nedir bu silah? Ne denge noktası var, ne de tutulacak bir yeri… Bir sağ elime, bir sol elime, bazen sırtıma filan alıyorum. Ama bixicileri görünce G-3’e de şükrediyorum.

Aslında dere yatağına insek iyi olur. Su da vardır orda, hem de buz gibidir. Ama ya geri çıkması. Biz kendi aramızda yorumlar yaparken, dere yatağına inecek şanslı insanların bizler olduğunu duyunca, kısa zamanlı bir suskunluk oluyor. Diğer birlikler dere yatağının etrafına emniyet almak için mevzilenirken biz aşağı doğru ilerliyoruz. Aşağı inerken tam bir komedi yaşıyoruz, düşenler, ayağı kayanlar, dalaağaca takılanlar. Asker düşünce gülmek kolay ama rütbelilerden biri düştü mü gülemiyorsun da. Zaten ne kadar dikkatli yürürsen yürü, bir şekilde düşüyorsun.

Dereye doğru yaklaştıkça, bölük açılarak arama taramaya başlıyor. Dere yatağının etrafı eski harabeler mağaralar, mağara girişleri, kuytu yerler… Her yer didik didik aranıyor, gene hiçbir şey yok. Her zamanki gibi. Dereden karşı taraf, Diyarbakır’ın Kulp ilçesi. Ama biz karşı tarafa geçemiyoruz. Buraya geldiğimizde, sanırım onlar da karşıya geçiyor. Kısa süreli çök veriyoruz. Bir ağacın gölgesinde nefes nefese soluklanıyoruz. 50 metre aşağımızda Zori Çayı var. Ama izin vermiyor rütbeliler… Kuzunun koyuna baktığı gibi bakıyoruz. İmamın abdest suyuna dönmüş sularımızdan içiyoruz azar azar. 5-10 dakika çökte kalıyoruz. Sıcak öyle bir yakıyor ki, gölge bizim için cennet gibi adeta. Hepimiz dağıtmışız, en yürümeye dayanıklı olanlar bile perişan olmuş. Dere yatağındaki tüm timler, telsizden bir şey bulamadıklarını bildiriyorlar.
Neyse ki sonunda dere yatağının arama taraması sona ermişti. Geri dönüş hiç birimizin aklında yoktu. Biz Melisa Boğazının kenarından dönüş yaparız diye planlıyorduk. Taa ki, Tabur Komutanı çıktığınız yerden tekrar geri dönün diyene kadar… “Yok yok” filan diyorduk, “şaka yapıyor.” Ama Tabur Komutanı emir vermişti bir kere. Tekrar kol düzenine geçerek, yukarı doğru ilerlemeye başladık. Teğmen önde diğerleri arkada ilerliyorduk. “Biri çıksa da ateş etsek diyordum” Çıkışta da isyan ipini çekmiştik artık. Çatışma, Pkk, hiçbir şey umrumuzda değildi. “Biri çıksa da ateş etsek diyordum.” Hiç yoktan, yattığımız yerden ateş eder dinlenirdik.
Yukarı çıkarken hiç yukarı bakmamaya dikkat ediyorum. Yukarı baktığım zaman moralim bozuluyor.”Burayı ben bu yüklemi çıkacağım?” diyorum. Birbirimizi ite kaka yukarı çıktık. “Ne kadar bittik” desek de yukarı çıktık.

Zori’nin kelime anlamı nedir? Niye buraya Zori demişler? Hiçbir bilgim yok. Sorduğum sorulara sallama cevaplar aldığım için, artık sormuyorum da. Bazen bölgenin korucularına soruyorum. Onlar da lafı hemen mermiye getirdikleri için, pek anlaşamıyorum.
Ama sanırım bu, Zori Çayına inip çıkanların koyduğu bir isimdir.

Ateşleri söndürün, herkes ihtiyaçlarını görsün! Uzun bir gece daha başlıyor. Her gece aynı işler… İki saatte bir gelen nöbet, termal kamera, gece görüş, görüntü almak, kısık sesle konuşmak, uykusuzluk, sönen ateşin sıcaklığıyla ısınmak, ışığı dışarı göstermeden sigara içmek vs. Mevziinin kenarında duran silahımı elime alıyorum. Taa ki, hava aydınlanana kadar atıştırabileceğimiz ekmek ve pet şişe içindeki suyu hazırlıyorum. Pançom, yerde beni izliyor. Termal kameranın akülerini ayarlıyorum. Hava karardığı zaman, üzerindeki pançoyu açıp kuruyoruz. Termal kamerayla dağları tepeleri ve araziyi izlemek ayrı bir zevk. İstediğin her yeri görmek ve araziyi taramak, insana o gecenin sessizliğinde oyun gibi geliyor, tabii aküler fazla ve yeterliyse. Ve bekleyiş başlıyor.

Neyi beklediğini bilmiyorsun. Karanlık, o konuşan dağları, susturuyor.
Gecenin tarif edemeyeceğim, o kendi sesleri ortaya çıkmaya başlıyor. Kaypak ve kancık çakal iniltilerini duyuyorum. Sonra kurt uğultularını duyuyorum. Bulut gibiler ve şimşek gibiler… Onlar ayın şavkına başını uzatıp, “bu dağların sahibi benim” diyorlar…
Diyarbakır kırsalında yaptığımız arazi arama taraması sona ermiş, bizim Tugay zayiat vermeden Diyarbakır merkeze dönüş yapmıştı. Silahları ve mühimmatları depoya bıraktıktan sonra dinlenmek için oturdum. Yorgunluktan hiçbir şey yapmak istemiyordu canım. Sadece çay ve sigara içmek istiyordum. Fazla yürümekten ayaklarımın altı bembeyaz olmuştu. Vücut, “artık seni taşıyamayacağım” der gibi sinyaller veriyordu. Ama sıcak bir çay üstüne bir de sigara yaktın mı sanki her şeyi unutmuşsun gibi geliyordu. Biz daha çaydan ve sigaradan zevk alamadan “içtima alanına toplanın” diye bir feryat kopuyordu.

Bağıran arkadaşın ses tonundan belliydi acil çıkış vardı. O güzelim çayı yarım bırakıp acilen içtima alanına toplandık.Komutanlardan biri, “operasyona gidiyoruz, ancak sudan başka bir şey almayın, fazla kalmayacağız” dedi. Bu yine sevindirici bir haberdi. Daha büyük bir operasyon da olabilirdi. Az önce silahlığa bıraktığımız silahları geri alarak içtima alanına tekrar geldik. Konyalılar bizi bekliyordu. Konya ulaştırmanın Man kamyonlarına biz ‘Konyalı’ diyorduk kendi aramızda. Bu kamyonlar kimleri taşımamıştı ki… Biz çoğu arkadaşımızı en son onların arkasında görmüştük. Bundan dolayı bizim için o kamyonların çok önemi vardı. Daha önce çatışmada şehit olan bir arkadaşımızı son kez ‘Konyalı’da görmüştük. Bize el sallamıştı, sanki geri dönmeyeceğini bilir gibi.

Silvan’a doğru ilerliyorduk. Araçların arkasından yarım kalan sigara keyfimize devam ediyorduk. Ancak çok geçmeden silah sesleri duyulmaya başladı. Orda bulunan birlik, bir grup Pkklı’yı çember içine almıştı. Biz gittiğimizde sıcak temas başlamıştı. Silah seslerini duyunca, olayın ciddiyetini anlamıştık. Araçlardan iner inmez, bize gösterilen bölgeye doğru hızla ilerledik. Vadinin içinde 20-25 kişilik bir grup vardı. Vadiden silah sesleri ve insanların haykırışları geliyordu. Vadi çember içindeydi herhalde mermileri bitene kadar çatışacaklar ya da teslim olacaklardı. Çatışma ara ara devam ediyor, çoğu zaman sessizliğini koruyordu. Onlar aşağıdan bizi yukarıdan sallıyorduk mermileri birbiri üzerine. Ateş ettikten sonra yatıp kafamızın üzerinden geçen mermileri sayıyorduk.

6203 total views, 0 today

ankara da önüme gelene verdim

Akyurt Escort, Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Sarışın, Ankara Kızılay Escort, Ankara Merkez Escort, Çankaya Escort, Gölbaşı Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 26 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Merhaba değerli ankara escort bayan okurları. Bir ara bizim memlekete gitmiştik köye akrabalara falan işte . karımın ailesinin yanına da uğradık karımın süper güzel bir bacısı vardı yani benim baldız olacak onlarda aslında şehirde kalıyorlardı ama yazları köye gidip tarla işlerinde çalışıyorlardı . Kız kardeşi o yıl lise 2 yi bitirmiş ve 3 e geçmişti tam serpilip genç kızlığa adım attığı 18 yaşındaydı…. O günü yine bahçede çalışmış ve çok yorgun olarak eve gelmiştik hepimiz çok yorgunduk sadece eşim evde kalıp bize yemek hazırlıyor onun dışında hepimiz bahçeye gidip çalışıyorduk . Yine böyle yorgun günlerimizin biriydi ve bana iş yerinden telefon geldi benim acil olarak işe dönmemi ve 1-2 günlük işim olduğunu haberini telefonla eşime haber vermişlerdi. Ben o yorgun halimle acele olarak hazırlanıp yola çıkacaktım ki eşim baldızımın da benimle gelip okuluna uğraması gerektiğini söyledi. Acele akşam üzere yola çıktık 4-5 saat yolculuktan sonra kasabaya gelmiştik baldızımı evine bırakarak ben de eve gidip duş alıp yatacaktım. Duşumu alıp rahatladıktan sonra 1 duble rakımı alarak TV. karşısına geçip istirahate çekilmiştim ki telefon çaldı arayan baldızımdı . Bizde suyun akıp akmadığını soruyordu onlarda kesilmişti ve duş alamamıştı baldızım. Suyun bizde aktığını bize gelip duş alabileceğini söyledim . Yarım saat sonra kapı çalındı açtığımda karşımda baldızım çok sinirli idi . Gündüz o bahçe çalışmasından ve yorgunluktan sonra duş alamamasının stresi gözlerinden okunuyordu. Ben salonda rakımı yudumlarken baldız hemen duşa daldı. O duşta iken ben koltukta o yorgunlukla uyuya kalmışım biraz sonra biri bana dokunarak enişte yatağa geç rahat uyu diyerek dokunuyordu gözümü açtığımda karşımda baldız üzerinde ablasının bornozu ile duruyordu. İkimizde yorgunluktan bitkin bir haldeydik . baldıza her tarafım ağrıyor aslında iyi bir masaja olsa çok iyi olur dediğimde o da bana masaj yapabileceğini söyledi. Bunun üzerine ben de halının üzerine yüz ustu yatarak baldızım da yanıma oturdu ve bana masaja başladı . boyunlarıma , kollarıma ,sırtıma ve bacaklarıma masaj yapmaya başladı . Daha sonra sırt ustu çevirdi beni ve masaja devam etti. Ben şortla idim ve baldızın bana temaslarından tahrik olmuştum ama gizlemeye çalışıyordum ve bir an önce bitirmesini bekliyordum. bana masajı bitirdikten sonra benim ona masaj yapmamı istedi ve yüz üstü halıya yatarak beklemeye başladı ben de ona masaja başladım . Boynunu escort ankara da sırtını kollarına ve bacaklarına indikçe baldızın gözlerinin kısılmaya başladığını fark ettim , onu sırt üstü çevirdim ve masaja devam ettim bornoz hafiften açılmış ve altında külot ve sutyeni görülüyordu . Külotuna baktığımda önünde ıslaklığı fark ettiğimi görüce baldız toparlandı ve yüzü kızarmıştı. Onun bu durumunu görünce ben utanmaması gerektiğini söyledim o bundan cesaretlenmiş olsa gerek konuyu sexe getirerek konuşmaya başladı. Bana ablasına hiç ihanet edip etmediğimi? Şu an ablası hamile olduğu için sex hayatımızın nasıl olduğu? gibi sorular sormaya başladı . Konuştukça konular açılıyordu ve daha samimi ortam doğuyordu . Ben de onun erkek arkadaşı olup olmadığını soruyor , ve merak ettiği sorulara cevap veriyordum. ama şortumun önündeki kabarıklığı saklayamaz olmuştum baldızım önümü işaret ederek canın çok çekti galiba enişte dedi ? ben de onun önünü işaret ederek sanki sen çok masumsun dedim ve bornozu açarak ıslanmış olan külotuna elimi değdirerek bu nedir dedim? Baldızım ankara escort hiç tepki vermeden öylece duruyordu ben elimi külotunun içine sokarak yavaş yavaş amını okşamaya başladım . Artık amının iyice sulanmıştı ben baştan bornozu ardından sutyenini ve külotunu yavaş yavaş çıkardım ve karşımda sütün gibi bacaklar ve daha yeni kıl çıkmaya başlamış o amı görünce bende artık dayanacak güç kalmamıştı . baldızı kucağıma alarak yatak odasına taşıdım . yanına uzandım ve onu öpmeye başladım her yerini yalıyordum göğüslerini, bacaklarını ve yavaş yavaş o bal kutusun ulaştığımda baldızım artık tatlı tatlı kasılmaya başladı ilk orgazma ulaşmıştı başımı tutarak sıkıca bacaklarının arasın bastırıyor ben de yalamaya devam ediyordum son birkaç kasılmadan sonra başımı tutup kaldırdı ve dudağıma bir öpücük kondurarak teşekkür etti ve bornozu üstüne çekerek kapattı kendini. Yüzü kıpkırmızıydı hala utandığı belliydi. Yanına uzandım ona sarılarak utanmaması gerektiğini söylediğimde ablasının yüzüne nasıl bakacağını sayıklıyordu ben de şakayla karışık hadi sen rahatladın beni de rahatlat dedim sıra sende deyince irkildi. Gözlerini açtı yüzüme baktı ne yapacağını bilmiyordu ben de elini tutup sikimin üzerine götürdüm ve okşamasını söyledim yavaş yavaş okşamaya başladı sikim dim dik olmuştu şortu zorluyordu şortu çıkartmasını söyledim yavaş yavaş şortumu çıkarttı ve elini yine sikime getirdi ve sıkmaya başladı artık sikimin tüm damarları çıkmıştı . Baldızım kulağıma daha önce hiç bir erkeği çıplak görmediğini hiç ilişkisi olmadığını bakire olduğunu söylüyordu ve hala gözünü açıp sikime bakmıyordu. Ben de onun bekaretine dokunmayacağımı ama istediği gibi bakması gerektiğini söyleyerek cesaret veriyordum. eliyle hala sikimi sıkı sıkı tutuyordu gözünü açtı o şaşkın bakışları ile sikime baktı ve ne yapmalıyım dedi ben de onu yavaş yavaş yala dedim . Eğildi ve dondurma yalar gibi onu yalamaya başladı giderek daha iyi yalıyordu ben de dayanacak güç kalmamıştı ağızın boşalınca ne olduğunun şaşkınlığında ona spermleri yutmasını söyledim o da son damlasına kadar hepsini yuttu . Bir birimize sarılarak uzandık ama ben hala doyuma ulaşmamıştım biraz sonra onu tekrara okşamaya başlayınca o da karşılık vermeye başladı benimki yine kalkmıştı ben de onu uyarmaya başlayınca o da kendisini bana bıraktı . ben sırt üstü yatarak onu kucağıma oturttum ve elimle uyarmaya devam ettim artık demetevler escort o gelmek üzereydi sikimi arkasına dayayarak deliği zorlamaya başladım ama girmiyordu . Kalktım krem aldım ve onu önüme domaltarak arkadan yavaş yavaş zorlamaya başladım canını yakarak korkutmak da istemiyordum. Yaram tam taş kesmişti kaygan göt deline harpadanak soktum tabi kendisinin üzerine istediği gibi oturmasını söyledim. Ben de bu arada onu uyarmaya devam ediyordum o da sikimin üstüne yavaş yavaş oturuyordu başı girince canı yandı ve öylece bir süre hiç kımıldamadan üzerinde durdu biraz sonra tekrar oturmaya başladı yavaş yavaş benimki o dar tünelde ilerliyordu . Artık taşaklarıma kalçaları değmişti acı bir çığlık attı ve bir süre daha hareketsiz kaldı üstünde ben de bu arada uyarmaya devam ediyordum daha fazla dayanamayacaktım patlamak üzereydim o da artık rahat rahat oturup kalkıyordu sikimin üstünde zevk almaya başlamıştı ve içine patladım o da kasılmaya başlamıştı ve hep beraber doruğa ulaşarak üzerime yığıldı öylece . Sikimi bir süre içinde öylece tuttu canını yanmasının yanı sıra zevk aldığı da beliydi dudağımdan öptü ve çok güzel olduğunu söyledi. Sevinmiştim ilk ilişkisinden zevk aldığını söylemesi bana gelecek için ümit vermişti. Öylece uyuya kalmışız sabah kalktığımda ben hala çıplak yatakta yatıyordum baldız duşunu almış kahvaltı hazırlamış mutfaktaydı . Ben işimi o gün halletmiştim baldız da okul işini halletmişti ama bir birimize 1 gece daha ayırmaya karar verdik ve o gece de köye dönmedik .Bu şekilde ilişkimiz 6 ay sürdü daha sonra baldız bana bekaretini de verdi. Pek yakında yeni ankara ucuz escort ile karşınızda olacam

3883 total views, 1 today

Page 1 of 31 2 3
  • Escort Ceren

    Etlik VİP Escort Ceren

    by on 9 Kasım 2018 - 2 Comments

    Etlik Escort Kendisine bir hayat arkadaşı, ya da yatakta ateşli zamanlar yaşatacak vip Etlik Snapchat Escort bayan arayan beyler hepinize selam. Benimle tanıştıktan sonra hayatınızda zevk alıp vermek çok daha anlamlı gelecek çünkü farklı fanteziler denemeye başlayacaksınız. Bütün hayatımı çılgın bir şekilde deli dolu yaşamış bir kadınım. Şu anda 29 yaşındayım ama hayat enerjim ben […]

  • ankara escort

    ankara da erotik bir escort hakayesi

    by on 4 Eylül 2016 - 0 Comments

      ankara escort Merhabalar ankaramın elit beyleri. Ben ankara escort bayan Melis .Nefes bırakmıştı o melisin parmak uçları beyazdı, ve fark etti. Çark olmadan uyandı ve resepsi yo nist masasının yürüdü. Patronu ava, bugün alınan değilse, günün geri kalanı nasıl olacak ne korku ona yapılan çok önemli bir paket bir kızı vardı. Bu onun hatası […]

  • ankara escort

    ankara da ofisde escort siktim

    by on 5 Eylül 2016 - 0 Comments

    ankara escort Merhaba başkentimin ankara escort bayan okuyucuları sizlere öncelikle kendimi kısaca tanıtmak isterim. Adım Beyza 28 yaşındayım ankara da yaşıyorum özel bir şirkette çalışmaktayım görevim sekreter.Ofis içerisinde başımdan geçen heyecan verici bir anımı sizlere aktarmak istiyorum umuyorum sizlerde okurken beğenip zevk alırsınız giyimine özen gösteren bir yapım vardır her zaman için ilgi çekici kıyafetler […]

  • ankara escort

    ankara escort a zorla oral yaptım

    by on 31 Ağustos 2016 - 0 Comments

    ankara escort Merhaba ben ankara escort bayan Nilay Ankara’da oturuyorum fakat aslen doğu illerinden birinde doğdum fakat yazmak istemiyorum neresi olduğunu. Evlendim ve Eryaman’a gelin geldim . önce size kendimi anlatayım 24 yaşındayım 1.70 boyunda 95 70 105 ölçülerin beyaz tenli epey bir seksi bir kadınım. Eşimle görücü usulü ile evlendik lakin mesut bir evliliğimiz mevcut tek […]

  • ankara escort

    Ankara'nın En Sex'i En Hırçın İlişki Uzmanı Nur

    by on 29 Mayıs 2018 - 1 Comments

    Ankara Bahçelievlerde Evi Olan Escort Nur Merhaba canlarım. Ben escort Nur. Ankara Bahçelievler’de oturuyorum. Ankara Escort kızları ile ilgilenen beyleri misafir etmek isterim. Bana Ankara’nın her yerinden ulaşabilirsiniz. Evime gelmek isteyen beyler, evime gelebilir. Gelmek istemeyen beyler ile beş yıldızlı otellerde buluşabilirim. Sexe doymayan bir bayanım. Sex yapmaktan fazlası ile zevk alıyorum. Bu neden ile […]