Welcome, visitor! [ Login

ankara escort ve arkadaşı ile değişik fantaziler yaptım

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Sarışın, Ankara Escort Tandoğan, Ankara Kızılay Escort, Ankara Merkez Escort, Eryaman Escort, Etimesgut Escort, Kızılay Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 2 Eylül 2016

ankara escort

ankara escort

Merhabalar size başımdan eskiden geçmiş bir olayı anlatmak istiyorum . Bu olay biraz eski 1990 da yaşanmış bir olay.

ben 1,85 boy,

83 kğ,

kumral saçlı ,

yeşil gözlü biriyim, nişanlımı ve özlemi liseden beri tanıyordum.nişanlımın en iyi arkadaşıydı ankara escort özlem.4 aylık nişanlıydık ama 2 aydır karı koca hayatı yaşıyorduk nişanlımla ikiside 23 yaşında birbirlerine çok benzerler sadece özlem 5 cm gibi uzundu.
yaları nişanlımın ailesi yaylaya giderdi.biz bir yolunu bulup benim mersin erdemliyi geçince yazlığım vardı denizde biraz zorlayarak da olsa işin içine özlemi de katınca o da annesinden izin aldı bize izin çıktı.yaz denizdetdik işe ordan gelip gidecektim.izin ve rapor alacaktım.
kaynana gili yaylaya yolladık bizde denize geldik.özlem bizim karıkoca hayatı yaşadığımızı biliyordu.özlem bana abi derdi ben özlem derdim.

ankara escort

ankara escort

denize girip çıkıyor akşamları bazen içiyor muhabbet ediyorduk.muhabbetimiz biraz seksi oluyor ve sürekli daha açık konuşmaya başlamıştık.denizde oynarken evde biraz el şakaları da başlamıştı.bir gün nişanlıma hayatım biraz ileri gidiyoruz biz evliyiz akşam ilişkiye girip tatmin oluyoruz özleme ayıp oluyor dedim.ya ben o manyağa bir tane de sen bul dedim ne yapim
özlemle samimi olduklarından bazen argo da konuşuyorlardı oruspu bulmuyor.bana sen kenan gibi yakışıklıyı kaptın vallahi ben de öyle birini arıyom canım diyormuş.
konuşmalar bizim ilişkimize geliyor bir akşam kız yiyiyon yiyiyon hamile kalma bak dedi.gülüştük.geleli 10 günü geçmişti içiyoruz nişalım bana biz özlemle kardeşimden daha samimiyiz canım sen özleme baldız niye demiyon dedi.o isterse derim dedim.de kenan abi ne olacak.bir laf vardır baldız baldan tatlıdır derler dedi güldük.
çok samimi olmaya başlamıştık akşamları hava sıcak olduğundan onlar kilot sütyen ben şortla duruyordum.yıllık izine ayrılmıştım.içerken nişanlım canım bana evlenme teklif ettiğin gün geliyor bir yıl olacak dedi.3 gün sonrada özlemin doğum günü var
ikisini de çok süper kutlayalım canım dedi.

ankara escort

ankara escort

önce mersine gidip nişanlıma hediyeler aldık üçümüz bunlar öyle iç çamaşırları aldılar ki çok seksi şeyler öyle yanımda gezerlerse deliririm bu kesindi.

dedi ki nişanlım balık da alalım önce balık rakı akşam sonrasına bakarız dedi.nişanlım 3 bardak zor içerdi genelde kafayı bulur 2 .yi geçmezdi.
akşam mangalı yaktım ilk teklif kutlaması başladı balıkla birer duble içtik nişanlıma hediyelerini verdim taktı dedi ki gel özlem yeni aldıklarımızdan giyelim
özlem kız ben seni böyle kıskanıyom hediyeler süper birde onları giyersen ne olur dedi.bak ankara escort  dedi kıskanma kenan sana doğum gününde bak neler alır dedi.özlem oruspu ne yapim seni kıskanıyom ister istemez dedi.
giydiler geldiler süperdi ikisde benim 21 lik kazık gibi oldu içtik oynadık dans ettik birkaç üst değiştiler delirmiştim.nişanlım üçüncü rakıyı da içmiş kafayı bulmuştu.
dedi finali yapalım nişanlım ip kilot ip gibi sütyen giymiş özlemde kırmızı traspan kilot kırmızı sütyen giymiy özlemle dansa başladık dokundukça deliriyordum göz göze geliyorduk baygın baygın bakıyordu sikim sürtüyordu sarmaş dolaş olmuştuk.
nişanlımla başladık dansa sikimi bir tuttu iyice azmışın canım dedi.ilk kez ne yapabilirim iki tana çıplak genç kız var normal dedim.güldü vay uyanık dedi.gel seninkini indirim dedi ayakta zor duruyordu özlemin bu konuşmaları duymaması imkansızdı.
ertesi gün nişanlım duştayken kenan dedi ben sizi lise sondan beri sevgili biliyordum nişanlın öyle diyordu ama siz bir yıldır sevgiliymişiniz dedi.bu normal dedim.öylede de dedi.öylesi dedim ben seni çok beğeniyor seni görünce heyecanlanırdım keşke acele etseymişim escort ankara belki farklı olurdu dedi.nişanlım çıktı geldi öyle kaldı.
özlemin doğum günü geldi sabah gittik özleme bir bileklik aldım kuyumcuya üzerine özleme sevgilerle yaz dedim özlemin haberi yok.bir de kelebek kolye aldım.bunlar yine çok hoş giysiler aldılar akşam oluyordu kuyumcudan hediyeleri aldık güzel bir lokantaya gittik.

ankara escort

ankara escort

özlem bir şey rica ediyorum bu gece bana uyun bu benim doğum günüm dedi.nişanlım tabi canım sen ne istersen dedi.ben bira severim bira içelim yemekte ikişer bira içtik.evde bira vardı geldik eve.
bunlar duş almaya girdiler ben de aldım.müükemmel bir masa bunlar öyle giyinmişler yakıyorlar resmen.özlemi öyle arzuluyordumki delicesine.
özleme hediyeleri verdim çok sağol ama çok pahalı dedi nişanlım kız al nedirki dedi bu teşekkür ederim kenan dedi nerdeyse dudağımdan öpecekti.dedim senin gibi bir güzele az bile bunu sarılarak öptüm kalçalarını hafif sıkarak.
oturduk içmeye başladık hem sohbet hem dans harikaydı sohbet iyice sekse sardı bizden falan derken birbirinizde gözünüzü açtınız deyince nişanlım ben öyle ama kenan çok kız yedi dedi evli bekar ya dedi özlem
bakire varmı dedi özlem berababer olduğun var tabi ki dedim.nasıl yani ne var ki dedim karşılıklı isteyince sorun yok dedim.
en az saymadım 5 er bira içmiştik nişanlım uçmuştu özleme oruspu kenan çok sikici vermesem başka amları sikerdi gerçi aşkım öncede istese veririrdim dedi.kenan azgın ankara escort bayan gibi dedi.ona nasıl dayandığımı bir bilsen dedi.

ankara escort

ankara escort

özlem lavobaya kalktı serhoş tu nişanlıma birde kenanınki büyük zor yiyiyom deseydin dedim.gülerek zaten biliyor dedi.hayatım o da seni istiyor sende onu bu gece sen şimdi dışarı çık 1 saat sonra gel ben ona diyecem ki bu gece ayrı ayrı yatalım çok istiyorsa gelir yanına gelmesse ben gelirim canım dedi.ipli kilot ve sütyenleri giyip gelelim seni delirtelim dedi.
giyip geldiler ikiside gerçekten delirmiştim dans ederken.

çıktım ikiside serhoştu bir saat evin karşısında lokantada oturdum bir rakı içtim.
eve gelirken ikiside sızıp uyumuştur dedim bu gece yandın dedim.
kapı açıktı ışıkları yakmadan kitledim mufaktan su içip odaya yöneldim karanlık tı soyunum yatacaktım yatakta biri vardı nişanlım diye düşündüm keşke özlem olsaydı dedim.
çarşafı açıp uzandım kendime çekip göğüsleri okşayacaktım göğüsler küçüktü zaten soyunmuş yatıyordu benim yatakta kalkıp özlem olduğunu anlayınca ışığı yaktım çekinecek bir şey yoktu.
özlemi biraz okşayıp sevdim ayıkmasını istiyordum yoksa öyle yanına yatacaktım sızmışsa.
göğüslerine yumuldum çok hoştu öpüyor emiyordum bir ses ah çıkarttı yumuldum özlem oh canım geldinmi dedi bu kalkıp sikime yapıştı öyle bir emiyordu ki deliler gibi 69 pozisyonuna geçtik amını o sikim yalıyor emiyordu amından sular akıyordu bayağı öyle kaldık özlem delirdim canım dedi kalktık dudaktan öpüşmeye başladık canım aslında ben evlenince vermiyi düşünüyordum artık dayanamıyorum dedi.özlem arkadan da girerim sorun yok dedim.canım arkada amımda senin seyretmekten nişanlından kızılay escort dinlemekten usandım dedi.

ankara escort

ankara escort

özlemi yatırıp 21 liği sokmaya başladım yarıyı geçince özlem öyle bir bağırdı ki yandım anam diye ve ağlamaya başladı ben tamaını sokmuştum  bu yırtınıyor ağlıyordu ben gidip  geliyordum çıktım amı kan akıyordu.boynuma sarıldı canım çok istiyordum canım yandı ama mutluyum nişanlın gibi zevkini çıkarım diyordu.
duşa girdik duş aldık çıkmaya yakın önümde domaldı elimi götüne attım istiyonmu aşkım dedi sikimi gösterdim bak kazık gibi dedim.göt deliğine parmak attım çok dardı hiç yememiş.

ankara escort

ankara escort

kız hiç sevgilin olmadı mı dedim yok canım ilk vucduma temas eden erkeksin dedi.
sikimi sabunla rahat yersin dediim sabunlattım özlemi domaltım sabunlu yarrahı götüne dayadım kafasını bir iki sokup çektim sonra omuzlardan tutarak köklemeye başladı öyle bağırıyordu ki ben kökledim bu feryat ediyordu boşalana kadar siktim.boşaldım.

8220 total views, 0 today

Yıldız ablamın hikayesi

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Etimesgut, Ankara Escort Tandoğan, Çankaya Escort, Etimesgut Escort, Kızılay Escort, Rus Escort 31 Ağustos 2016

Ankara escort

ankara escort

İnsanlar intihar etmesin diye piyasaya sürmediğim şarkılarım var
Ona Amy Winehouse da diyorlar, ‘Kadın Ahmet Kaya’ da… O ise “Ne münasebet” diyor: “Yıldız Tilbe’yim ben!” “Bana imaj sökmez, üzerimden akar gider” diyen Yıldız Tilbe şarkılarıyla, sesiyle, tavrıyla milyonlarca insanın kalpten bağlı olduğu bir kadın. Söz onda…
Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman yeni albümü çıkan Yıldız Tilbe ile konuştu. Söyleşiyi paylaşıyoruz:

Ankara escort

Ankara escort

Kendinden memnun musun?
Genel olarak evet. Kişisel memnuniyetsizliklerim var tabii, “Az ye!” diyorum, çok yiyorum, “Beş tane iç şu mereti!” diyorum daha fazla içiyorum. Ama onun dışında kendimle barışığım…

Üzerine giydirilen imaja itirazın var mı?
Benim üstüme hiçbir imaj giydirilmez ki! Durmaz çünkü. Akar gider. İmaj-mimaj sökmez bana…

Peki bütün potansiyelini yansıttığını düşünüyor musun?
Nerdeee? Tabii ki yansıtamıyorum.

Neler yapmak isterdin?
Kendime daha hakim olmayı isterdim. Ama işte olmuyor. Sonuçta Türkiyeliyiz. Biraz kendini salmışlık var.

Bu kadar çok sevilmeyi neye bağlıyorsun?
Neye bağlayacağım? Şarkılarıma. O şarkılar insanlarla aramda köprü. Hep öyledir ya, birine âşık oluruz, bir kaset koyarız. Sevindiğimiz zaman onunla dans ederiz, üzüldüğümüz zaman onunla ağlarız. Benim şarkılarım biraz öyle şarkılar olduğu için beni, kendilerinden görüyorlar. Geçen gün yolda biri diyor ki, “Ben senin şarkılarınla neler yaşadım biliyor musun?” Nereden bileceğim! Ama o âşıkken, acı çekerken beni dinliyor. Çünkü o duyguyu çıkarıp koymuşum önüne. Evli bir adam âşık mesela, gizli aşk yaşıyor, içi yanıyor… Kaç kadın söyleyebilir ki? Ben söyleyince hepsinin dili oluyorum. Ben, insanların ortak diliyim.

Ben seni damardan ‘gerçek’ buluyorum. İnsanın dudağını uçuklatacak kadar ‘çıplak’ duruyorsun herkesin önünde…
Ya sorma, biraz kontrolsüzüm…

Biraz? Nasıl bu kadar çıplak kalabiliyorsun?
Çünkü böyle rahat edebiliyorum. Yapamıyorum öbür türlü. Kontrolle bir yere kadar gidebiliyorum. Bir sınır var ondan sonra, hoşçakaaal. Nasıl geliyorsa içimden öyle yaşıyorum. Beni Allah koruyor.
Geriye dönelim… Tunceli’den İzmir’e göç eden ailenin hikâyesine…
Annem Tuncelili, babam Ağrılı. Adana’da karşılaşmışlar. Oradan da İzmir’e gelmişler, biz olmuşuz… Ben kendimi İzmirli sayarım. Ama bir taraftan da Türkiyeli’yim. Hem doğuyum hem batıyım.

Altı çocuklu yoksul bir ailede büyümek yaratıcılığı zorlamak açısından şans mı, şanssızlık mı?
Şans tabii. Yokluk, insanı tırmalamaya zorlar. Her şeyin varsa, niye uğraşacaksın ki? Yine dünyaya gelsem yine aynı ankara escort annenin, babanın çocuğu olmak isterdim.

Gözünü kapattığında en çok hangi zamanlar aklına geliyor?
Bayramlar. Annem bir aşure yapardı, bir ay önceden bilmem kaç mahalle öteden gelir, tencerelerini kapının önüne bırakırlardı, eli o kadar lezzetliydi. Kazanla yapar, herkese dağıtırdı. Bayramlarda da baklava yapardı. Sabahları biz altı kardeş sıraya girerdik, annemle babamın elini öperdik. En ufak bendim. Çok özledim onları. 22’imde annemi, 34’ümde de babamı kaybettim.

Annen neden vefat etti?
Altı çocuk büyütmüş, emekçi bir kadındı. Yorulmuştu. Hayat yormuştu onu. 57 yaşında öldü. Yıldız Tilbe olduğumu görmedi. Oysa çok istediği bir şeydi. Anne tarafımla baba tarafımın hiç alakası yoktur. Baba tarafımın hepsi kapalı. Anne tarafımsa açık. Anne tarafım Alevi, açık görüşlü, baba tarafımsa hepsi kara çarşaflı. Anne tarafımda bir aydınlık var. Aleviler öyledir hayatım. Annem de öyleydi. Hep şarkı söyledim ben. O da beni destekledi. Bütün teyze kızlarım saz çalıp söyler. Bana da bulaştı tabii…

Diğer beş kardeşin ne oldu?
Biri yurtdışında. İkisi İstanbul’da. Biri İzmit’te. Biri İzmir’de. Hepsiyle görüşüyorum.
Bir dönem evlere temizliğe gittiğin yazıldı çizildi, öyle mi?
O yalan. Çocuk bakıcılığı yaptım, temizlikçi diye yazdılar. Önemli değil. Gündelikçilik de yapmış olabilirdim. Ne fark eder ki.

İyi çocuk bakar mısın bari?
Yok canım. Ben bir tane doğurdum. Annem dedi ki “İkinciyi doğurma! Sen bakamazsın!” Gerçekten kızıma ailem baktı. Ben 17 yaşında doğurdum. Annem bana ‘doğurmuş kız’ derdi. Kadın olmamıştım, çocuktum henüz…

HER ŞEY GECEKONDUDA BAŞLADI
Bu kadar damardan yazabilme yeteneği nereden geliyor?
Her şey yaradılış.

Senin sinir uçların mı açık?
Doğrudur. Ben hassasım. O da iyi bir şey değil. Ama işte her şey, galiba olması gerektiği gibi. Demek ki şarkıcı olmam gerekiyormuş.

Şarkıcı olmanın hikâyesi nedir?
Çocukluğumdan başlıyor. Biz gecekonduda oturuyorduk. Mahallemizde elektrik yoktu. Televizyon izleyeceğim diye akşamları 4-5 mahalle öteye gidiyordum. Sonra da geceleri eve dönerken korkudan ödüm patlıyordu. Var gücümle bağıra bağıra şarkı söylüyordum. Duyan ışığını yakıyordu. Sonunda annem çıkıyordu, “Gel gel, bağırma, herkesi uyandıracaksın!” diyordu. İşte şarkıcılık aşkı böyle başladı. Sonra mahalle düğünlerinde söylemeye başladım. Ablalarım plak dinliyordu, onların dinlediği şarkıları ezberliyordum. Yani bu, çocukluğumdan beri yaptığım bir şey aslında. Sonra evlendim, ekonomik durumumuz kötüydü, tek yapabildiğim şey bu, “Bari şarkıcı olayım!” dedim.

Evlenme hikâyen büyük aşk mı?
Yok ya, çocukluk işte. Kaçtım, üç yıl evli kaldım. Sonra boşandım. Pek büyük bir aşk değilmiş demek ki. Baskı vardı üzerimde, belki ondan evlendim. Mesela mini etek giyemiyordum. Bir yere gidemiyordum. Evlenince zannediyorsun ki, özgür olacaksın. Annem diyordu ki, “Evlen, kocan götürsün. Evlen, kocan giydirsin!” “Evleneyim o zaman!” dedim. Ama işte, evdeki hesap çarşıya uymadı. Ayrıldım, kızımla İstanbul’a geldim. Sezen’e vokalistlik yaptım dokuz ay. Sonra Kapkara’da başladım çalışmaya. İki yıl orada çalıştım tek başıma.

Sezen, seni İzmir’de izliyor değil mi?
Evet. İzmir’de çalıştığım yere gelmişti. Sesimi dinledi, beğendi, davet etti. O kadar hayranıydım ki, kızımın adını Sezen koymuşum. Hayır mı diyecektim ona? Tabii ki hemen İstanbul’a kapağı attım.

ORTA 1’DEN TERKİM
Bunca yıl, gürültüde kaynayıp gitmedin. Hep bir şekilde var olmayı becerdin…
Çünkü ben hep olduğum gibi durdum.

Eğitim?
Orta 1’den terkim. Bana tokat atan bir öğretmen yüzünden okulu bıraktım. Kulağımın zarı patlıyordu neredeyse. Nefret ettim okuldan. Oysa çok seviyordum. Düşüyordum, dizlerim kanıyordu, yine gidiyordum. Ankara escort bayan Liseliler tuvalette sigara içiyordu. Onlar çıktı, ben ellerimi yıkıyordum, ben içiyorum sandı. İçmiyordum halbuki o zaman. O tokat yüzünden bir daha gitmedim.

Sen bir tarafın filozof gibi…
Çok okurum ondan.
Sen hep mi derindin?
Belki de. Ama derin olmak her zaman iyi bir şey değildir. Babam derin bir adamdı, annem de öyle. Hep aşk içindelerdi…

Senin annen-babanın ilişkisi gibi bir ilişkin oldu mu?
Hepsi öyle başladı, hiçbiri öyle çıkmadı. Bundan sonra da olmaz!

Neden?
E sanmıyorum artık, sanacak yerlerim yok. Yani bitti. Kızım artık her şeyim. Torunum da oldu. E tamamdır. Ben, kızımı 17’mde doğurdum. Olgun olamadım hiçbir zaman. Bir şey olduğunda, elim ayağım titredi. O ağlardı ben onu kapıp sokağa koşardım, “Bu niye ağlıyor? Bir şey mi var” diye.

Onda da müzik geni var mı?
İzin vermedim bu aleme girmesine. Daha düzgün, daha sıradan bir hayatı olsun istedim ki yaşadığını anlayabilmesin. Benim gibi yıllarını orada, burada heba etmesin. Bir evi, düzeni olsun…

Senin evin düzeni olmadı mı?
Var ama başka türlü oldu benim için her şey. Zor bir hayattı.

Senin bize bu duyguları iletebilmen için belki de öyle yaşaman gerekiyordu. Biz çok memnunuz ama bunun bedeli ağır mı oluyor insana?
Ben böyle olmalıymışım demek ki. Ben, aldatılmalıymışım. Ben, sevdiğimde ulaşamamalıymışım demek ki bu şarkıları yazabileyim.

HAYAT, GERÇEKLE HAYAL ARASI BİR ŞEY
Sen, kızın Sezen’in adını, Sezen’i tanımadan mı koydun?
Tabii ki. Ben Sezen’i çok seviyordum. O beni tanımazken, ben ona âşıktım. Gene çok severim.

Yine aynı şeyi soruyorum onca damardan şarkının sözleri nereden çıkıyor? Yaşanan hayat acılarından mı, yoksa hayal gücü mü?
İkisi de. Hayal gücü de var. Zaten hayat, gerçekle hayal arası bir şey. Mesela yaşıyorsun hayatı, yaşadıklarının ankara escort ölçüsünde de sana nasıl bir yol açıyorsa oradan hayallerin geliyor. Olumluysa, olumlu hayaller kuruyorsun, değilse olumsuz hayaller kuruyorsun.

Şarkı sözlerinde duygu sömürüsü yaptığını iddia edenlere verdiğin cevap ne?
Yok ya, hepsi gerçek onların. Bazıları o kadar gerçek ki söylemiyorum. İnsanlar intihar etmesin diye piyasaya sürmediğim şarkılarım var. Hep attım onları. Âşık olduğum dönem yazmıştım. Ağır duygular, kavramlar. Baktım, ben dayanamıyorum. E gençler var. 14-15 yaşında. Deli yaşıyorlar. Onlara iyi gelmez diye attım.

EVLI ADAMA ÂŞIK OLDUM, KANSER OLDUM
Boyun eğmeyen, dikine çıkan, eğilip bükülmeyen, dürüst, net, dobra delikanlı kadın. Bu tanımlar hoşuna gidiyor mu?
Kimin gitmez?

Gerçekten söylendiği kadar filtresiz misin?
Net olmaya çalışıyorum. Açık olmaya çalışıyorum. Çünkü o zaman rahat edebiliyorum. Benim annem hâle giderdi. Ki hâlde kadın göremezsin. 100 kiloluk çuvalları sırtıyla indirirdi. Hayatı boyunca yalnızdı annem. Mesela bizim mahallede, akşam olunca kadınlar böyle köşe başında otururlardı. Biri örgü örer, öteki çay getirir filan. Annem hiç girmezdi aralarına. Böyle yetiştik. Her işini kendi yapmaya çalışan erkek gibi bir kadındı annem. Babam da yiğit bir adamdı. Ben de kendi kendine yeten bir kadın oldum. Annem mesela aç kalırdı, kimseden bir şey istemezdi. Yemeğini, yağsız tuzsuz yapar yerdi. Bir komşudan bir dirhem tuz istemezdi annem. Öyle bir kadındı. Kimsenin dedikodusunu duyamazdın annemden.

Adı neydi annenin?
Altun. Ama herkes ona “Hanım Abla” derdi. Çünkü babam, Hanım diye hitap ederdi ona.

Yıldız senin gerçek adın mı?
Gerçek adım soyadım. Adımla soyadımı çok yakıştırıyorum, hep uzun uzun harfleri.

Bir dönem kanserle de boğuştun…
Evet, boğuştum. Âşık oldum hayatım, köpek gibi. Adam evli çıktı, benim değildi. Çok üzüldüm. Ölüyordum. Şaka değil! Onu düşündüğüm zaman içimde bir şey vardı büyüyordu, hissediyordum. Bir gittim hasta çıktım, iyi mi? Hastaneye yattım, düşünmemeye çalıştım, attım attım o içimdeki kötü şeyi elimden geldiğince. Sonra adamı unuttum, rahatladım Allah’ıma bin şükür. Âşık oldum mu, çok derin yaşıyorum aşkı. Yine öyle sevebilirim. Ama kimseyi öyle sevmek istemiyorum.

BOYU DEVRİLSİN!
Adam n’aptı peki?
Boyu devrilesice, n’apacak? Evine döndü her evli erkek gibi. Evli erkekler, bekâr erkeklerden daha cüretkar ve cesaretli kadınlara karşı. Ve daha yalancılar… Adam hem sevgilisini mahvediyor hem karısını… Sonra hiç bir şey olmamış gibi evine dönüyor.

15 YILDIR HAYATIMDA KİMSE YOK
Peki sen aşk defterini n’aptın, kapatmışsın gibi konuşuyorsun…
Babam öldüğünden beri kimse yok. 89’dan beri hiç kimse girmedi hayatıma.

Nasıl yani? 15 yıldır mı?
Evet. Alıştım da.

Hayat geçer mi böyle?
Tanıdıklarım diyor ki, “Çüklü Ayşe gibi bakma!” Artık nasıl bakıyorsam… Cilve yok, işve yok. Sibel Can’a bayılıyorum her yerinden cilve akıyor kadının. Öyle olamadım hiçbir zaman. Yapamıyorum. Unuttum bazı şeyleri. Kilitledim. Ruhen çok istiyorum. Babam gibi bir adam arıyorum. Nerede öyle saf… Yok ki.

Genç sevgili yapsan?
Ay uğraşamam, meme mi vereceğim? Bu saatten sonra sinirlendirir beni genç. Olgun olması beni anlaması lazım…

Yaşlı da seni sıkar…
Yaşlı değil de aklı başında ne bileyim Allah bilir gene de…

SADIK BİR KÖPEĞİMDİR
Sen eğlenceli de bir kadınsın değil mi?
Aslında hoşumdur. Vallahi… Sadık bir köpeğimdir.

Senin bir adamı aldattığın olmaz mı?
Delirdin mi? Bak bacaklarıma… Sedef dolu. 15 yaşımdaki ilk aşkımdan kaldı bu yaralarım, hâlâ geçmedi. Beni terk ettiği için çıktı.

Biri için kanser oldun. Öbürü için sedef çıkarttın. Başka?
(Gülüyor) Artık sevmeyeceğim!!!

İNANÇSIZLAR DA INANÇLI ONLAR DA İNANMADIKLARINA INANIYOR
Bütün erkeklerde sence ihanet etme potansiyeli var mı?
Allah’tan korkmayan her erkekte var. Allah’tan korkuyorsa, ihanet etmiyor. Ama Allah’tan korkmuyorsa, o zaman kadından da korkmuyor!

Peki bunca yıl bu kadar derin duygular, farklı ruh halleri dünyasında gezinmek yorucu ve yıpratıcı değil mi?
Her balığın indiği bir derinlik var ya, ben de böyleyim işte. Allah beni bu duruma göre yaratmış.

Çok mu inançlısın sen?
İnanç bir gerçeklik. İnançsızlar da, inanmadıklarına inanıyorlar. O da bir inanç yani. İnançsız hiçbir şey olmaz. İnançsızlığın bile inanca ihtiyacı var.

ADAM, AYNADA KENDINE FAZLA BAKSA DELİRİRİM!
49’sun. 100’ün yarısına bir kala. Nasıl bakıyorsun hayata?
İnsanoğlu acayip. 25’ken kendimi 100 yaşında gibi hissediyordum. Ama escort ankara şimdi içimdeki rüzgâr daha genç. Ne acı… Dışım ihtiyarlıyor, içim gençleşiyor.

Artık nasıl bir kadınsın?
Daha olgun oluyor insan. Korkuların azalıyor. 10 yıl önce beni intihara sürükleyecek şeyler, şimdi o kadar önemli değil. Daha sağlam basıyorum yere.

Peki bir sürü yakıştırma yapılıyor. Edith Piaf, Amy Winehouse, kadın Ahmet Kaya, Aysel Gürel…
Ne münasebet hiçbiriyle alakam yok. Yıldız Tilbe’yim ben! Herkesten bir tane var.

Sen insanlarda sanki böyle uçurumlarda gezinen bir kadın hissi uyandırıyorsun…
O doğru bak, öyleyim.

15 yıldır hayatında biri yokken nasıl üretken oluyorsun?
Yüzmeyi bildikten sonra, hayatında biri olması gerekmiyor ki, sen o duyguları biliyorsun, yazıyorsun o şarkıları… Ama hayatında biri varken daha derine gidebiliyorsun, fark o…

Aşksız kalmak koymuyor mu sana?
Oluyorum ara sıra âşık. Ama platonik. Fakat çok kıskancım. Birini beğeniyorum diyelim uzaktan. Adamın onu beğendiğimden haberi bile yok. Ben ise, onun beni aldatma ihtimali üzerine, onu öldürme planları kurmaya başlıyorum. Düşün yani! Normal olmadığım kesin!

Aldatmayla neyi kast ediyorsun?
Başkasına bakma da benim için aldatma. Hatta, aynada kendine fazla baksa delilirim!

E korkutursun sen erkekleri o zaman…
Öyle oluyor maalesef. Bana ancak benim gibi biri lazım, o da yok.

Sen hiç terapiye falan gittin mi?
Ben üç kere Balıklı Rum’a, iki kere Lape’ye yattım yavrum. Ama akıllı çıktım Allah’a bir şükür!

Sen hiç terapiye gittin mi? Ne diyor terapistler bunları anlatınca?
Terapistle böyle konuşmuyorum tabii. Kucağımda bir kutu mendil ağlıyorum. Zaten artık terapiyede gitmiyorum. Ne anlatacağım terapiste? Ne diyeceğim? Ya da o bana ne yapabilir? Ne der de beni sakinleştirir? İnsan, yalnız şu hayatta. Kim olursa olsun, derdi ne olursa olsun, kendi başına halletmek zorunda.

YALNIZ DEĞİLİM SAHİBİM ALLAH
Babam ölürken, hasta yatağında dedim ki, “Baba sen gidersen biz ne yapacağız? Sen bizi kime bırakıp gidiyorsun?” “Kızım, sahibiniz Allah’tır!” dedi. Evet, haklıydı. Benim sahibim Allah. sahipsiz değilim yani. Yalnızmışım gibi görünüyorum ama benim görünmeyen ordularım var…

Ankara escort

Ankara escort

KÖTÜ KALPLİ OLMAK ÇOK KOLAY
Senin için iyi kalpli olmak mı önemli?
Evet. Çünkü kötü kalpli olmak çok kolay. İstesem tak diye olurum. İçimde o da var. İyi kalpli olmak daha zor. Daha çok çaba sarf etmek gerekiyor.

Bir şeyi akıldan istemekle, kalpten istemek arasında ne fark var?
Kalp, doğrudan gideceği yere gidiyor. Ama akıl dolaşıyor. Her yere uğruyor, kalp öyle değil. İşin içinee akıl girdi mi, o iş bulanıyor. Tamam, akıl kurtarıcı bir şey ama kalp daha önemli. Mesela Allah, yere göre sığmıyor ama insanın kalbine sığıyor! Kalp sonsuz bir şey ama akıl bir yere kadar.

İKİMİZ DE SARHOŞTUK…
‘Delikanlım’, Uzay Heparı için miydi?,
Asla öyle bir şey yok…

Ama üzerine öyle yapıştı kaldı…
Ay kaldı ki ne kaldı! Allah rahmet eylesin. Olacak iş değil ya. Geçen gün Zeynep Tunuslu’yu gördüm, onunla da konuştuk. “Ay” dedim, “Bir kere, ikimiz de sarhoştuk, bir b.k yedik, üstümüze yapıştı kaldı…”

Ne dedi Zeynep?
Hiçbir şey, ne diyecek. Güldü geçti…

Peki bütün o Sezen’le kavgalar, Aysel Gürel’le dalaşmalar… Uzay’la ilgili değil miydi?
Yok öyle bir şey. Bir şeyler oldu bittiyse de orada kaldı.

Kavga-mavga olmadı yani?
Yok hiçbir zaman kavga etmedik.

EN GÜZEL ÇİRKİN BENİM
Peki “Sezen benim!” diye bağırdın mı mikrofonda gerçekten?
Olur mu öyle bir şey? Ay ne korkunç şeyler ya! Yazıklar olsun bunu söyleyenlere. Ne münasebet!

Peki “En güzel çirkin” benim dediğin oldu mu?
Bak o doğru! Onu, Aykut Işıklar’a söylemiştim zamanında. “Karasın kurusun” demişti, “Burnun da eğri…” filan. Ben de gülüp, “O zaman, en güzel çirkin benim!” demiştim…

DANS ETMEK DEDİĞİN, SALLANMAK DEĞİL Mİ?
Senin dans etmene de bayılıyorum. Daha doğrusu edememene…
Dans dediğin, sallanmak değil mi sonuçta? Vücudun, müziğe göre devinmesi. Ben de onu yapıyorum.

Bazen uymadığı oluyor ama müziğe…
Yok ben uyuyorum. Benim vücudum orada enstrüman oluyor, ben ritmi bedenimle yakalıyorum. Yakalayamayan sizsiniz!

3770 total views, 0 today

ankara escort kızları

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Tandoğan, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Etimesgut Escort, Gölbaşı Escort, Mamak Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 28 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Selamlar arkadaşlar, ya canım sıkılıyordu ankara escort hikayeleri okurken adresini fark ettim. Şimdi gençler ben 21 yaşındayım ve öğrenciyim. İki arkadaş öğrenci evinde yaşıyoruz. Sağ olsun komşularımız her hafta gün yapıyor ve bize de hamur işlerinden gönderiyorlar. Alt katımızda ki abla 40 yaşlarında dul ve kızıl saçlı bir kadın. Kadın biraz marjinal dövmeli falan bir tip. Sık sık alkol alır hatta ara ara bize bir gün gelinde beraber rakı devredelim ama gelirken rakı alın der gülerek. Bizde bazen arkadaşımla ulan ne  he şu kadını diye aramızda espri yapıyorduk. Bir gün arkadaşım Okan gel rakı alıp bu kadına gidelim bu kadında iş var bak görürsün dedi. Olum saçmalama kocaman kadın ne olabilir ki dedim. gel ortaklaşa rakı alalım gidelim dedi, hiç  olmasa bile içesim var benim sınavlardan önce dedi. Tamam lan dedim gittik 70 rakı aldık, eve çıkar  ablanın kapısını çaldık ve rakıyı göstererek akşam sendeyiz abla mezeleri hazırlarsın artık dedik gülerek. 9 gibi gelin hazırlık yapayım dedi.

ankara escort

ankara escort

Tamam dedik kabul etti kadın. Akşam gitmeden nolur nolmaz temizlendim iyice. Gece Nejla abla ben okan başladık sohbete rakı içmeye. Kadın bir dünya meze hazırlamış, ciğer, patates kızartması, yoğurt, şalgam suyu, çerez vesair. Şişenin yarısına geldik Nejla abla gençliğinde çok hızlıymış anılarını anlatıyor. Gençliğinde herkesle sikişmiş yani. Son 3 yıldır tık yok diyor gülerek. Okan Nejla ablaya sarkıyor kadında terslemiyordu. Okandan makas alıyordu yanaktan. Bir ara Okan elini Nejla ablanın memelerine atıyor ikisininde kafası güzel kahkaha atıyorlardı. Ardından bende yanlarına gittim ve Okan bir yandan ben bir yandan Nejla ablanın boynunu yalamaya başladık. Kadının tüyleri dikleşti nevri döndü. Çocuklar harikasınız diye inlemeye başladı kadın. İkinizide istiyorum sikin beni falan demeye başladı. Bunu aldık odaya götürdük. Bir güzel soyup Okan altına geçti bende arkasına. Okan alttan amına çalışırken bende arkasından götüne girmek için uğraşıyordum ki direk aldı. Kadını hem amından hem götünden sikiyorduk ve kadın zevkten kudurdu inlemeye başladı.

Tüm apartmanı ayağa kaldıracaktı. Bizde kadını çatır çatır aynı anda sikiyorduk gerçi. Okan alttan kalktı ve kadının ağzına yarrağını verdi. Bu sefer ben amından sikmeye başladım, bir saat boyunca kadını aynı anda siktik okanla. İkimizde suratına boşaldık ve kadın o halde uyuyakaldı. Biz apar topar eve çıktık. Bir hafta boyunca Nejla abladan ses soluk çıkmadı. Geçen gün yine rakı alıp gelin dedi, galiba amı kaşınıyor.

Balıkesir doğumlu olmama karşın ankara’da ikamet ediyorum. Sizlere anlatacağım hikaye son aşama gerçektir. Bundan 5 yıl önce iyi bir ailemiz ve iyi bir düzenimiz vardı. 3 kardeşiz Ben en küçükleriyim. 2 tanede abim var. Abilerim ozamanlar üniversite 3. Sınıfa gidiyorlardı. Bende lise son sınıfta sürünüyordum. Serdar diye bir erkek dostum vardı. Onunla her yerde sikişiyor ve sevişiyorduk. Bir gün okulda tuvalette bile sikiştik. Tenefüs arasıydı Kızlar tuvaletine çişimi yapmak için girmiştim çişim bitince geç kaldığımı zilin çalmış olduğunı fark ettim.
Sonra bir anda tuvaletin karşısına sevgilim serdar dikilivermişti derhal içeri girip eteğimi kaldırıp oracıkta beni sikmişti. Kısa kesiyorum çünkü gerçek hikayemi anlatacağım. Pazar günüydü yanlış hatırlamıyorsam minimumından okulun olmadığını biliyorum. Bizimkilerin hepsi dışarıdaydı ve eve geç geleceklerdi aslına bakarsan abilerim eve hafta sonları hiç gelmezdiler. Her neyse ben canım sıkıldığı için Serdar’ bizim eve çağırdım. Azgın köpek koşa koşa 5 dakikaka da bizim eve geldi. Sanki bizim evin oralardaymış benzer biçimde. İçeri girerken dikkat ettim siki deli benzer biçimde kalkmış resmen benim amcığımı istiyordu. Onu içeri aldım öperek. Dilimi koparacakmış benzer biçimde emdi daha kapıdayken. Neyse salonda biraz oturduktan sonrasında benim odama geçtik. 

ankara escort

ankara escort

Beni kucağına alarak taşıdı odama kadar. Orada altımda bulunan kısa şortu çıkartım. Tanga mı çıkarmadan arasından parmaklıyordu amımı. Bende onun kulaklarını öpüp zevkten çıldırtıyordum. Tangamıda çıkardı sonunda amımı ankara escort bayan sular gelinceye kadar yaladı sıra bendeydi bende onun yarağını yarağını, göt deliğini her yerini yaladım. Sikinden zevk suyu çoktan gelmişti bile. Bana hazırmısın diyordu her ağzıma alışımda. Tam hazırım diyecektim ki arkamdan bir ses hayır hepimiz hazırız dedi. Arkama döndüğümde arkamdakiler abilerimdi. Çok korkuyor ve üzülüyordum bu halde yakalandığım için. En büyük abim Serdarye gel buraya dedi ve bir tokat patlattı. Serdar yere düşmüştü. Öteki abimde serdaryi yerden kaldırıp arkası dönük bir şekilde yatağımdaki demire bağladı. Salondan sobanın yanından bir odun parçası getirip, bununla ne yapacağız betüş hanım biliyormusun diye sordu? Ben yanıt bile veremiyordum onlara. Odun parçasını Serdarnin göt deliğine gaslımün öünde soktular serdar çok ağlıyor ve ahhh diye bağırıyordu. Sonucunda serdarnin götünden kanlar gelmeye başladı. Minik abim kanları temizledi ve kocaman yarağını çıkartıp Serdarnin Götüne soktu. Serdar abi çok pişmanım sikmeyin beni diye yalvarıyordu fakat nafile ufak abim durmadan düdüklüyordu. Büyük abim yanıma gelip vayy Betüş kızımız büyümüşte yarağışiyor dedi. Ulan kaltak başka erkeklere varda bize yokmu diye bir tokatta bana attı. Saçlarımdan tuttuğu şeklinde yarağını ağzımın sonuna kadar soktu al kaltak dedi. Abimin sikini yalıyor zevkten dört köşe olşunu hayranlık ve şaşkınlıkla birlikte izliyordum. Bende hoşlanmıştım buarada bu işten. Abim sonucunda hazırız dedik ya kızım dön arkanı dedi. Ben domaltı amcığımdan sikti. kızlık bozma seks hikayeleri Bu arada ufak abim Serdaryi sikmeyi bırakmış yanımıza geldi bana banada yer varmı dedi. Bende istersen yer de delikte buluruz canım abicim dedim. Aslına bakarsanız adam götü ve bu büyük abinin götünü sikmekten usandım birazda seni sikiyim dedi ve oda göt deliğime girdi. Beni arada tost yapmışlardı. Ben ankara escort içinde zevkten dört köşe oldum ve boşaldım. Ardından ufak abim sonrada büyük abim boşaldı. Serdar  dönüp artık sen sikebilirsin dediler ve onu çözdüler. Serdar zor yürüyordu oracıkta bayılakaldı. Onu su ile uyandırıp yarım bıraktığın işi bitir bizden sana izin dediler. Serdar bu duruma çok kızmış olmalıki amına kodumun oruspusu herşey senin yüzünden başıma geldi seni öyle bir sikeceğim ki yaşamın mahvolacak dedi ve yanıma geldi. Ben aslına bakarsan bitmiş bir biçimde olduğum için onu zor zabtediyordum. Serdar durmadan ileri geri ileri geri beni sikip yarağını bir am deliğime bir götüme sokuyordu. Nihayetinde Serdarde boşaldı ve herkez dağıldı. Ogünden sonra her akşam 1 abime kendimi siktiriyorum. Ve hayatımdan da fazlaca memnunum. Haa Serdar mi? Son olarak İzmir Kordon boyunda karşılaştık. Kulağında küpe yanında kıllı erkekler vardı.

 

ankara escort

ankara escort

Okullar kapanmış olduktan sonra ailecek evde oturuyorduk babamgil kırıkkaledeki tarlaya gidicekerinin 1 hafta köyde kalıcaklarının söyledi bizde köyde bir şey olmadığı için evde kalmayı tercih ettik ertesi gün babamgil hazırlıklarının yapmış olup köy yolunu tuutlar bende babamgil gittiktensonra ablamda dısarı çıktı bende bilgisayarın basına geçip bizim kelin muslukçu pornosunu izlemeye basladım o sırada ablam evve geri dönmüş telefonunu unutmus bende ses oldugu için kapıyı duymadım ablamda birden odama girince sok oldu napıyorsun burada dedi bende utanarak sikimi kapatmaya calıştım babama der diye korktum neyseki ablamı ikna ettim ablama yanıma gelrek niçin öyle bişey yaptın dedi bende hiçbir kızla birlikte olmadım dedim güvenemedim dedim sonra ablam bana kimseye söylemezsen seninle berabeeeer olurum dedi bende derhal kabül ettim sonra annemgilin odasına geçtik ablamı soymaya basladım soydukça iyice.En sonunda ablam cırıl cıplak kaldı öpüşmeye basladım gögüslerinin okşuyodum memelerini yadıkça tahrik oluyodu sonrasında baçak arasının actım yalamaya basladım yadıkça ablam inliyordu bakiremisin diye sormuş oldum oda hayır dedi sikimim aagzına erdim bir süre böyle devam ettik tüm sprermlermim azcaına boşalttım oda hepsinin yuutu sonrasında amına yavasca soktum gidip geldikçe ablam inliyordu artık jet gibib sikmeye basladım ablam resmen cıglık atıyordu sikimi çıkartım ablamı domaltım götüne denedim olmadı biraz krem aldım deliğine sürdümw bıraz parmagımla yumusattıktan sonrasında sikimim sokmaya baslaıdm yarısını soktum birazcık bole bekledim sonra hepsinin birden kökleyince ablam bastı çıglıgıg escort ankara apartman tüm cadde duymuştur ablamın götünün yavas yavas sikmeye basladım sonrasında hızlandım ablam ve ben zevkten uçuyorduk içine birden bosaldım ablamı tekra r cevirdim amının yalamaya basladım sonra sikimim azgına verip yeniden gzına boşaldımmm böylece babamgil gelene kadar her gün seviştik babamgil gelmeye 1 gün kalada ablamı yeniden gümlettim

9715 total views, 0 today

ankara escort bayan sexs hikayesi

Akyurt Escort, Ankara Escort, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Gölbaşı Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 27 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Merhabalar Ben ankara escort bayan hilal sizlere sevgilimin askerlik hikayesini anlatmak istiyorum. Karakoldan her çıkışımda, içimden bir şeyler kopar gibi oluyor. 7 aydır durduğum karakol artık evim gibi… Ondan her uzaklaştığımda korku çöküyor içime, nedenini ben de bilmiyorum. Sanki hayatımın bütün bölümü burada geçmiş, burada doğmuşum ve burada öleceğim gibi bir his var içimde. Karakoldan çıkış yapıyoruz… Önde Özkan Asteğmen, sağında Mehmet Ali solunda Amasyalı Cihan arkalarında bizler. Konvoyu karşılamak üzere Dema Dağı’na pusuya gidiyoruz. Yolumuz uzun, 15 asker 1 komutan. Silahlar elimizde, çantalar sırtımızda… Önce Allah’a emanet, sonra kendimize…
Bir noktaya gelince duruyoruz. Operasyon bölgesi burası olmalı. Kendimize mevzii seçiyoruz. Seçtiğimiz yerin üstünden kuşlar uçuyor. Keklik bunlar… Mehmet Ali, sesleniyor, “kekliğin yuvası var burda.” Yanına gidiyoruz. Evet yuvada üç tane yumurtası var kekliğin. Anne keklik bir türlü geri dönmüyor. Mehmet Ali, yumurtaları hemen pamuklara sarıyor. “Ne yapacaksın bu yumurtaları, yiyecek misin?” diye soruyorum. “Hayır, sıcaklığını koruyabilirsem, keklik civcivlerimiz olur. Anne kekliği uçurduk. Vicdan azabı çekiyorum.” Operasyon devam ediyor. Mehmet Ali, yumurtaları pamuğa sarıp üstünü gazlı bezlerle bantlıyor. Aklınca civcivler ölmeyecek. Bu arada sanki dağlara meydan okurcasına ilerliyoruz. 40-50 dakika ilerledikten sonra Tim Komutanı çök işareti veriyor. Mehmet Ali, “oğlum üç şehidimiz var” diyor Yanıma gelen Mehmet Ali, “oğlum üç şehidimiz var” diyor. Ben, “hadi lan ne şehidi?” diyorum gayrı ihtiyari. Tam bir tevekkülle “la yumurtaların üçü de kırılmış oğlum” diyor. Önemsiz bir şeymiş gibi yapmak istiyorum: “kola kutusunu fazla sallamışsındır.”
Keklik yumurtalarının kırılmasından işaretler alan Mehmet Ali’yi teselli etmeye çalışıyorum: “Boş ver, canın sağ olsun devrem, keklik gene yumurtlar, biz onu yemle besleriz, sen kafanı takma.” Karakol artık gözükmüyor… Gideceğimiz yere de yaklaşıyoruz. Her yarım saatte bir çök veriyoruz. Geçeceğimiz tepenin yamacına öncüler gidip bakıyorlar. 3,5 dakika araziyi gözetleyip, temiz olup olmadığına bakıp ilerliyoruz. Ve gene çök verdi Tim Komutanı. Mehmet Ali’yi çağırdı komutan. Artık gideceğimiz tepe gözüküyor, tepenin yanından konvoyun geleceği yol da gözüküyor. Tepede eskiden kalma bir iki mevzii var. Yola hakim olan tepenin arkası gözükmüyor. Tepeye yaklaştığımızda Komutan, Mehmet Ali’yi ve Cihan’ı yanına alarak önden gidiyor. “Siz yamaçta kalın” deyip, bize de mevzii yeri gösteriyor.Arka tarafı emniyete almak için, tepeye doğru ilerlemeye başladılar. Komutan, Mehmet Ali ve Cihan… Onlar tam tepeye varmadan kıyamet koptu.
Biz alt tarafta kaldığımız için, ilk mermide ateş edemedik. İlk ateşi yiyen öncüler oldu ama gene yılmadan karşılık veriyorlar. Bir grup da, bizim tam karşı yamacımızdan bize ateş etmeye başladı. İki taraftan ateş yiyoruz. Yukarıda ne olup bittiğini bilmiyoruz. Devamlı karşılıklı silah sesleri geliyor. Bizi de önümüzdekiler rahat bırakmıyor, biz de onlara karşılık veriyoruz. Neticede yukarı yardıma gidemiyoruz. Hedef küçültecek bir yer yok, sürünerek bile gidemiyoruz. Bir ara bir feryat yükseldi. Biri bağırıyordu, acı bir sesle… “Allahım, inşallah bizimkiler değildir” dedim içimdin. Komutan, Mehmet Ali ve Cihan… Aklımız yukarıdakilerde, üç kişi üstümüzde çatışıyor. Ve biz daha kalabalığız ama yardıma gidemiyoruz. Karşılıklı silah sesleri, giderek kesildi. Yukarıdan hiç ses gelmiyor. Orda hayat durmuştu sanki. Artık ne bir feryat, ne de bir silah sesi geliyor… Karşımızdaki grup gözükmüyor… Ateşe de karşılık vermiyorlar.

Bizim Konvoy yaklaşıyon oyun geldiğini görüp ateşi kesmişler. Konvoyu pusuya düşürmek için ateş etmiyorlar, sesten ürkmesinler diye. Biz konvoy yaklaşınca, karşı tarafa seri şekilde ateş ettik. Konvoy pusudan kurtuldu. Bu sefer, onlar konvoya ateş etti. Konvoydan gelen ateşle beraber, ateş üstünlüğü sağladık. Biraz da konvoy, Apocular’m görüş mesafesine ters.  planı bozuldu.  kayıp veriyor, iki taraftan bastırıyoruz..ankara escort m karşımızdaki grup dağıldı. Komutan, Mehmet Ali ve Cihan… Yukarı sessizdi, biz daha fazla dayanamadık. Osman hedef küçülterek tepeye doğru sürünmeye başladı. Biz de o tarafa doğru silahların namlularını çevirdik. “İnşallah arkadaşlarımız sağdır” diye mırıldanıyorum kendi kendime. Tepeye sızan Apocular, taciz ateşine başladılar. Fakat biz onlara karşılık verince, bir daha ateş etmemek üzere sustular. Osman, ateş yağmuru içinde sağa sola zıplayıp kaçıyor. Osman, adeta mermilerle dans ediyor. Onun yara almaması, Allah’ın işi. Biz karşı tarafı susturunca, Osman da rahat bir şekilde mevzi alıyor.
Silahlardan çıkan barut kokusu, ortalığı sardı. Boş kovanlar etrafımıza dağılmış. Tepeye gitmeye hiç birimizin cesareti yok. Osman tepeye daha yakın, sürünerek tepeye doğru ilerliyor. O ilerlerken ben ve diğer arkadaşlar onu takip ediyoruz. Komutanımız, Mehmet Ali ve Cihan, şehit düşmüşlerdi. Osman tepeye varrnca, geri dönüp tanımsız bir şekilde bakması, bize her şeyi anlatıyordu. Komutanımız, Mehmet Ali ve Cihan, şehit düştüler. Önce ağlayamadım, dilim damağım kurudu. Onları bu şekilde görmeyi, hiç düşünmemiştim. Sonra ağlayarak sarıldım onlara. O asil kanları, ellerime bulaştı. Mevzii kan gölü olmuş. Önde komutanımız, arkada Cihan ve en geride Mehmet Ali var. Tam karşı tarafta var. Onlar da cansız yatıyor. Bu bölümü anlatacak kelime yok.
Sanırım yarım saat sonra, destek timleri bölgeye yardıma geldiler. Konvoyda kayıp yok, karşı tepedeki Apocular da ağır kayıplar var. Mg-3 üzerine düşen her damla göz yaşım, bana Tim komutanımı, kuşlar gibi uçmak isteyen can dostum Mehmet Ali’yi ve Amasyalı Cihan’ı hatırlatıyor. Ve ben, on aydır ekmeğimi, suyumu paylaştığım dostlarımı, silah arkadaşlarımı koruyamamıştım. Onlar göğüs göğüs’e çarpışırken, ben yardımlanna gidememiştim. Güneş her zamanki gibi, karakolun boyalı pencereleri­nin arasından koğuşa sızıyordu. Her şey normal,
Görev emri almıştık… 60 yaşlarında bir köy koruyucusu, karısını ve karısının dostunu öldürüp, dağa kaçmış. Aylardır da yakalanamıyormuş. Mevsim kıştı… Köy Korucusu, kış şartlarına daha fazla dayanamamış köye akrabalarının yanına inmiş. Biz, böyle bir istihbarat almıştık. Önce bölgeye yakın bir jandarma karakoluna gideceğiz. Oradan da akşam bölgeyi bilen rütbelilerle, köye baskın yapıp katili yakalayacağız.
Operasyon öncesi, bu sözlere bayılıyorum. Sanki göreve değil, çatışmanın tam ortasına eğlenmeye gidiyormuşum hissi veriyor bana. Bazen kendi kendime soruyorum, Türklük dedikleri şey bu mu acaba?

Her timin kendi şoförü var. Bizim şoför Hasan’ı, başka yere göndermişler. Yerine acemi birini vermişler. Hasan’a alışmıştım, her operasyona beraber giderdik. İyi de şofördü, çok tehlikelerden kurtarmıştı bizi.

Araçlar, bölükten çıkış yaptı. Muş’a doğru ilerliyoruz… Yol gittikçe, ölü bölgeye düşüyor. Sarp kayalar, sanki üstümüze düşecek gibi… Araç ilerledikçe yolun durumu daha açık görünüyor. Yolun sol tarafı tam bir uçurum.. Şoför bir metre sağa kırsa, aşağıda parçamızı bulamazlar. Şoför korkuyordu, hareketlerinden hissettim. Önce “sakin ol korkma” deyip teselli etmeye çalıştım. Çocuk hem acemi hem de ilk defa göreve gidiyor. Çocuğa kızıyorum ama o an ona ihtiyacımız da var. Bu yüzden susuyorum.

Devamlı “sakin, yavaş, dikkatli ol” deyip, onu sakinleştirmeye çalışıyorum. Bu sırada o bana abi korkuyorum’ deyince, artık kendimi tutamadım. “Ne korkması lan” deyip kızdım.Ama sakin olmam gerekiyordu. Hava kararmaya başladı. Hafiften çiselemeye başlayan yağmur, yolu iyice kayganlaştırdı. Çamur sanki bizim landtı uçuruma sürüklüyor. Land sağa sola kaydıkça, Allah’a yalvarıyorum. O an, ondan başka kimse bize yardım edemezdi. Yaklaşık 2 buçuk 3 saatlik bir yoldan sonra, “hadi oğlum, hadi aslanım” diyerek yolu tamamladık.

13 aydır çatışmalarda dökmediğim ecel terlerini, bu yolculukta döktüm. Jandarma karakoluna vardığıma, hiç bu kadar sevinmemiştim. Land durduğunda, şoför de kendinden geçmişti. Eli ayağı titriyordu. Onun için de kolay değildi, 7 can taşıyordu. Hava karardı, karanlıkla beraber yağmur da hızını arttırdı. Yağmur ve çamur ikilisi, bize karşı yine birleşti. Bir buçuk saat karakolda kaldıktan sonra, karakoldan çıkış yapıyoruz. Tekrar Landlara binerek köye doğru yola koyulduk. Bu sefer yol, öncekinden daha kötü. Allah’tan şoför değişti. Araçlar ışıkları kısarak, yolun üzerindeki mezraya yaklaştı. Landlar durunca, atlayarak sağa sola dağıldık.

Yanında durduğumuz evden biri çıktı, sakallı, zayıf bir adam… ankara escort  devam edeceğiz..Sakallı adam, üzerine bir panço alarak, bize karıştı. 3. tim önde, bizim tim arkada, karanlığa doğru ilerliyoruz. Ben her zamanki gibi en arkadan geliyorum. Yağmur, çamur ve karanlık, isyan bayrağını çektiriyor. Bir saat kadar ilerledikten sonra, su sesi geliyor. “Yok yok” diyorum, “bu havada sudan geçilmez” ama su sesine, gittikçe yaklaşıyoruz.

Su sesine yaklaştıkça içimdeki yoklar da bitiriyor. “Aman Allah’ım, dereden karşıya geçeceğiz.” Ön taraftaki arkadaşlar, sudan geçmeye başladı. Derken ben de suyun içinde buldum kendimi… Su, bacaklarımdan yukarı doğru çıkıyor. Su, buz gibi…

Silahlar yukarda… Suyun içinden, silahları birbirimize uzatarak geçtik. Belden aşağımız, sırılsıklam oldu.
O ara, askere gelmeden önce imrendiğim sat komandoları geldi aklıma. “Al işte” dedim kendimce, “al sana sen de sat komandosu oldun” dedim.

Yağmur, çamur, su… Kime, neye kızayım bilmiyorum. Köye yaklaştık. Ortalık, evlerin ışıklarıyla biraz aydınlandı. Yanından geçtiğimiz eski bir evin kapısı, aniden açıldı. İçerden çıkan karaltının üzerine silahı doğrulttum. Elinde su bidonu, esmer genç bir kadın. Korkmuştu, konuşamıyordu. 3-5 saniye o kocaman gözleriyle bana baktı. Kadının zararsız olduğunu anlayınca, namluyu ondan başka tarafa doğrulttum, çıktığı kapıdan hızla içeri girdi. Meğer benimle birlikte bizim çocuklar da arkamdan kadına namluları doğrultmuş. Arkamı döndüğümde, çocuklar bana bakarak “hadi” dediler “devam.” Arkayı ikilemişiz. Can dostum Yusuf, tek gelmeme dayanamamış, o da ardımda…

Katil Köy Korucusunun olduğu sanılan 2 evin etrafı sarılmış, çök’te bekliyorduk. Önden beni çağırdıklarını söyle­diler. “Niye ben?” diye şaşkınlıkla, eğilerek bölük komutanının yanına doğru ilerledim.
Bizim timden yanıma üç kişi aldım. Karşımızda iki ev var. Biz, iki evin arasından sürünerek arkalarına geçeceğiz. Evin camlarında perde yok. Ara sıra cama gelerek, dışarı bakıyorlar. Sürünerek biraz ilerledim. Cama biri yaklaştığı zaman duruyorum. Sürünürken her tarafım çamur oluyor. Çamur ağzıma da giriyor, tükürüyorum. Şimdi suratımı merak ediyorum. Adam camdan bakıyor ama daha bizi fark etmedi. Adam camdan uzaklaşınca, tekrar sürünmeye başladım. Eve doğru geldikçe hızlandım. Evin dibine gelince duvara sırtımı yaslayarak durdum. Sessiz olmalıydım en ufak bir ses, bütün çileyi boşa çıkarabilir. Bunu yanındakiler de en az benim kadar biliyor. Telsizle bilgi verdim ve beklemeye başladım.

Telsizin sesi çok kısık. Oradan operasyonu takip ediyorum. Herkes aynı anda içeri girecek ama en kritik yerde biz varız. Buradan biri kaçarsa ya da kaçmaya kalkışırsa, o zaman ne olurdu ben de bilmiyorum… Telsizden beklenen anons geldi. Planlandığı gibi, büyük bir hızla evlere girdik. Evler arandı ama koruyucu bulunamadı. Arkadan da kimse çıkmamıştı, adam yoktu ya yanlış istihbarat alınmıştı. Belki de adam bizi fark etmişti. Telsizden “toplan” emri geldi. Bir evin çatısında toplandık. Bizimle köye baskına gelen köylü, katil köy korucusunu daha öğlen gördüğünü anlatıyordu komutanlara. Bir ara benim yanıma geldi. Bende de telsiz olduğu için, “komutanım buralardadır” dedi. “kim” dedim, “koruyucu” dedi. “Hadi lan, madem burada, hani nerde? onu da söyle… Benim için öğlen selam verdiği kişiyi, akşam ispiyonlayan biri, başından defedilecek biriydi.

Görev bitmişti, adamı bulamamıştık. Yere yattığımız, süründüğümüz, yediğimiz çamurlar yanımıza kar kalmıştı. Landlara bindiğimde can dostum Yusuf seslendi:
Yusuf, bana şaka yapıyor zannettim. Ama elinde gerçekten ceviz sucuğu var. Hemen üstüne atladım. Onca rezilliğe rağmen, dağ başında ceviz sucuğu bulmamız, beni mutlu etmeğe yetti. Ayrıca hepimizin sağlığı yerinde. Bundan güzel şey var mı dünyada? Üstelik ellerimizde cevizli sucuk… Sonradan öğrendim, cevizli sucuk, komutanımızın ikramı imiş… Bu operasyonun adı yola çıkarken ‘Katil Köy Korucusu Operasyonu’ idi. Dönüşte sadece cevizli sucuk kaldı aklımızda, operasyonun adını ‘Cevizli Sucuk Operasyonu’ koyduk…
Aylardır karakolun etrafındaki tepelere, patikalara pusu atmaktan sıkılıyor insan… Her gün aynı olayların hayalini kurmak, birinin karakola sızmasını düşünmek, acaba nerden roket gelir, nerden yaklaşırlar, nasıl sızarlar diye her gece düşündüğümüz taciz planları…
Hep biz onları bekledik…
Aslında hep istemişimdir bir Pkk kampına sızmak, elimde dizdiğim 7-8 el bombasını onların mevzilerine atmak, onlara baskın yapmak ama nasip olmadı. Yaklaşık 1.5 aydır karakolun yakınındaki tepelere, patikalara gece-gündüz pusu atıyoruz, bazen ‘ya Pkk da gelmiyor’ deyip dalgaya alıyorduk.
Karakol komutanı, nadir pusu attığımız Domuz Tepe’ye pusu atacağımızı söyledi. Sabah karakolun 700 metre ilerisindeki hendeklere gidip gözetleme yapıyorduk. Karşımızda her zamanki gibi sarp kayalar, ağaçlar, patikalar, normal bir doğu görünümü… Bazen keçiler ve koyunlar geçer. Bir de gökyüzündeki yolcu uçakları, uçak gözden kaybolana kadar bakardık. Karakola dönmeyecektik. Bunun nedenini ben de anlamamıştım. Aylardır kendimce teori kurmaktan sıkılmıştım artık. Şuradan gelirler, buradan ateş ederler. Gerçi gündüz vakti kim gelirdi ki, ara sıra gözcüler mevziiden etrafı gözlüyordu, her şey normaldi.
Her şeyin normal olduğu gün, sağımıza solumuza düşen mermiler bozmuştu. Hemen tam siper alıp, ateşin geldiği yöne doğru ateş etmeye başladık. Ama karşı taraftan gelen doçka sesleri şaşırtmıştı beni. Bir ara Tim komutanıyla göz göze gelince doçka olduğunu onun gözlerinden anlamıştım. Karakol 7 aylık suskunluğunu bozmuştu. Hem de gündüz ve Doçkayla… Ama biz onlara karşılık verirken karakoldan da ses gelmiyordu. “Bir ara duymadılar mı acaba?” dedim. G-3 olsa neyse dokçaydı bu, duymuş olmaları lazımdı. Doçkayla birlikte, uzun menzilli Kannaslar’la da bizi yüklüyorlardı.
Taciz yerini artık bire bir çatışmaya döndürmüştü. Karakol nihayet 120’lik havanları davar sırtına atmaya başlamıştı. Onunla birlikte, uçaksavar da ateş ediyordu. 120’lik havanlar karşı tepeyi yoklayınca, sıkıntılı dakikalarımız bitmişti. Bizim tim de karşı tarafa doğru, rahat ateş etmeye başladı.
Ateş üstünlüğü, karakoldan gelen destekle bize geçmişti. Pkk susmuştu. Karşılık gelmeyince onlar da kayalıklara saklanmış ve bize hedef kalmamıştı. Karakolda havan ve uçaksavar atışını kesmişti. Bu sefer Apocular saklanıyordu, kafalarını kaldıramıyorlardı. ‘Baskın basanındır’ lafı da o saatte tarih olmuştu bence. Karşı taraf ateşi kestikten sonra gözden kayboldu. Kayalıklar onlar içindi. Sanki her zamanki işlerini kusursuzca yerine getirmişlerdi, kaçmışlardı.
Mermi sesleri kesildikten sonra, jarjör değiştirirken etrafa bıraktığım boş jarjörleri, hücum yeleğime yerleştirmeye başladım. Mermim azalıyordu, akıllıca hareket etmeliydim. Gerçi karakol yakındı ama ben elimdekiyle yetinmeliydim. Susamıştım, çantam hendeğin köşesindeydi. Sürünerek hendeğin köşesine doğru ilerledim. Çantamı açtım ped şişeyi çantamın yanındaki yerinden çektim. Suyu yan tarafa doğru dikerek içmeye başladım. Tam karşımda bizim tim çavuşu, bana bakıyordu. Suratındaki kanlar, mevziiye dökülmüş hiç kımıldamıyordu. Ben de dona kalmıştım. Suyu yere bırakıp ona doğru sürünmeye başladığımda, kımıldamaya başladı, yaşıyordu. “Lan su getirsene salak, sabahtan beri sana bakıyorum su getir” diye bana bağırdı. Suratındaki kandan haberi yoktu, “lan suratın kan ne oldu sana?” dediğimde ne kanı deyip elini suratına sürdü.
Kanı görünce, bir an yüzü ekşidi. Elimle kafasını yokladım, küçük bir yara vardı. Oradan akan kan, suratını kaplamıştı. Sonra “alnın kanamış oğlum” deyip güldüm, “uyuz itin yarası eksik olmaz” dedim. Çavuş sonra hatırladı. “Yanıma komutan geldi sürünerek, o esnada anlım acıdı bir anda. Ama çatışmanın etkisinden anlamadım. Büyük ihtimalle boş kovan gelmişti” dedi. Hemen suyla suratını temizledim, kanı gören tim panik yapmasın diye. Çavuşun küçük kovan çarpması dışında başka yarası yoktu. Tim Komutanı herkesi tek tek dolaşıyordu, “zayiat var mı yok mu?” diye. Komutanın her zaman “Allah’a şükür atlattık” deyişi her zaman hoşuma gitmiştir. Havan sesi, doçka sesi bitmiş yerini hayat kendini sessizliğe bırakmıştı.
Artık çatışma bitmiş, kaçanlar kaçmıştı, her zamanki gibi. Yerimize başka bir timin gelmesiyle, biz hızla ve eğilerek hendekleri boşalttık. Karakola geldiğime hiç bu kadar sevinmemiştim. Acıkmış ve susamıştım… Karakolun ışıkları sönüktü her zamanki gibi. Biz ihtiyaçlarımızı giderdikten sonra hazır kıta beklemeye başladık. Hava karardıktan sonra hiçbir olay olmamıştı. Biz hazır kıta beklerken, bazıları çatışma anılarını büyük bir heyecanla birbirine anlatıyordu.
Bizim çocuklardan biri, “Pkk bir karakolu basarken, havanlarla saldırmış” filan dedi. Ben de “yok daha neler, tank filan da gelmiştir” deyip dalgaya almıştım. Evet o sallıyordu. O da bunun farkındaydı. Ama yalanını yutmak istemiyordu. O ara karakol komutanı içeri girdi, “ulan millet dışarıda pusuda, sizi koruyor. Siz burda laf ebeliği yapıyorsunuz. Size ne ? adamlar tankla gelir, topla gelir. Siz onlara nasıl karşılık vereceğinizi düşünün” diye bizi sertçe azarladı. Biz her zamanki gibi, kafalar önlere eğik, düşünme pozisyonu geçtik. Biz o ara hiç konuşmadık. Fırçayı da yiyince susmuştuk. Sabaha karşı hava aydınlanmadan nöbet değişimi oldu. Karşı tepeler gözükmüyor, ordalar mı gittiler mi bilmiyorduk. Hava aydınlanmaya başlamıştı… Güneş insana vurdukça sanki üzerinde buz varmış da çözülüyormuş gibi oluyordu.
Sabah olmuş gün ağarmıştı, artık dürbünle karşı tepeyi yokluyorduk. Ama görünürde hiç bir şey yoktu, gitmişlerdi. Artık sırayla uyumaya başlamıştık. Biraz dinlenmiş, nöbet değişimi yapıyorduk. Güneş tam tepemizdeyken uyku haramdı bize. Gece sivrisinek, gündüz karıncalar… Tabi onların da teröristlerden az kalır yanı yok. Bir ara şeker getirip, uzağa döküp karıncaların dikkatini o tarafa çekiyorduk, işe de yarıyordu aslında. Saatler ilerledikçe tepelerin her karesi dürbünle izleniyor, gözcünün son sözü yine “temiz” oluyordu. Ve havanlar patlıyor! 100-150 metre sağımızda, sanki deprem oluyor gibi Domuz Tepe sallanıyordu. İlk defa havan mermisinin hedefi bizdik. Bizim arkadaşın akşam salladığı hikaye gerçek olmuştu. Ve biz de bu hikayenin kahramanlarıydık şimdi. Havanı yiyince şaşırdık, siper aldık ama nereye ateş edeceğimizi bilmiyorduk. Sadece havan geliyordu, silah veya doçka sesleri yoktu. Sağımıza solumuza, önümüze arkamıza havanlar iniyordu.
Derken bizim karakoldan havanlara karşılık geldi. 20-25 dakika sürdü çatışma. Allah’tan bize denk gelmedi havanlar, şehit vermedik. Bu 25 dakika bize bir asır gibi geldi. O an ne yapacağımızı bilemedik. Normal çatışma eğitimi almıştık, pusu eğitimi almıştık. Ama havandan kaçma eğitimi almamıştık ya da biz hatırlamıyorduk. Havanlar susmuştu. Onlar da bizimkiler de havanı kesmişti. Bizim ağır silahlar, onların olduğu yerleri yokluyordu. Ama kayalıklar buna müsaade etmiyordu. Kaçmışlardı gene her zamanki gibi. Bir an içimden bu karakol mantığının saçmalığı geçti. Açık hedeftik, böyle. Bu mantık teröristlere avantaj sağlıyordu. Ben dağda bayırda, tıpkı onlar gibi yaşamaya razıydım.
Arkadaşlardan biri, “komutanım bunlar dün doçkayla bu gün havanla geldiler yarın tankla da gelirler” dedi. Komutan gerilla savaşının tank aşamasına gelemeyeceğini, büyük silahın onlar için avantaj değil dezavantaj olduğunu söyledi. Anladım ki, bizim karakol gibi, tank da onlar için açık hedef olmak demekti. Ben komutandan, daha gaz verici bir cevap bekliyordum. Aklı başında bir yorum geldi.
Güneş gene her zamanki gibi dağların arasından bize “elveda” diyordu. Artık daha da yorgunduk. Uykusuzluk gözlerimizi kızartmaya başlamış ve açıp kapadıkça sanki içinde iğne varmış gibi batıyordu göz kapaklarımıza. Yorgun düşmüştük, sırayla birbirimizi dinlendirmeliydik. Havanın da kararmasıyla nöbet değişimi olmuştu. İhtiyaçları giderdikten sonra sırayla uyku, nöbet, hazır kıta, çatışma anıları… “Devrem havanın sesini duydun mu?” muhabbetleri, sabaha kadar sürdü. Bazen komik anılar, yanlış yere ateş etmeler… Mesela çatışma sonu anıları çok olur, çok anlatılır. Ama bir çatış­mada şehit verilmese, o çatışmadan kimse bahsetmez.
Böyle zamanlarda eski resimlere bakmama ve sivil hayatı düşünmeme kararı almıştım kendimce. Bir ara kendi yüzüme bakmaya karar verdim. Dolabın kapağındaki aynaya bakarken, bizim aile resmi, annem, babam ve kardeşim gözüme takıldı. Onları görünce duygulanıyordum, gözlerim doluyor, dilim damağım çekiliyordu. Sanki bana bir şeyler söylüyorlardı, hepsi gözlerimin içine bakıyordu. Annem, kardeşlerim canlı gibiydiler. Resmi öptüm, dayanamadım ağlamıştım. Resmi tekrar aynı yeri­ne koydum.
Anam, “şu çocuğu askerdeyken gidip izlemek isterdim” derdi. “Nasıl adam oluşunu görmek isterdim.” Ona her bakışımda, “işte adam oldum ana” derdim kendimce. Evet özlemiştim, her gün üzerimden mermiler geçerken aklıma geliyorlardı. Ama ben başka şeyler düşünerek, ak­lımdan atıyordum onları. Sonra dolabın kapağını, sert bir şekilde kapattım. “Duygulanma zamanı değil” dedim, kızdım kendime. Millet pusuda sen nostalji yapıyorsun. Burada yaşadıklarım kendi kendime konuşmayı öğretmişti bana. Gece uzun olmuştu, uykusuzluk ve yorgunluk… Her 2 saatte gelen nöbet, her an çatışma ortamının olması kötüydü. Bazen “ulan basın basacaksanız, gelin artık” diyorum. Gözlerim dayanamıyor ama ben onları zorluyordum. Buradaki bir hata, tüm karakola mal olabilirdi. Tüm karakol da, bunun farkında idi.
Uzun bir gece sonunda sabah olmuştu artık. Karakola her gittiğimizde görüp de yalamadığımız koğuş ve ranzalar, gözümüzde tütüyordu. Bazen insan, “1-2 saat yatakta yatmak için neleri vermezdi” diyordum. Yatak ve yastık, sıcak bir duş, deliksiz bir uyku, gözümüzde tütüyordu. Artık taciz sona ermişti. Biz gündüz mevzilerde, her zamanki gibi sırayla uyuyor ve dinleniyorduk. Her şey normale dönüyor gibiydi.
Yıldızlar sanki üstümüze düşecekmiş gibi
Karşı tepeler boş ve sakindi. Biz bir ara artık tepelere değil, gökyüzüne bakıyorduk. Belki “bu sefer, uçakla filan gelirler” diye dalga geçiyorduk. Aslında 2 gün önce havan dalgası gerçek olmuştu, ama uçak tam dalgaydı. Akşam olmuş gene karanlık çökmüştü. Akşam yemeğini yedikten sonra, nöbete gitmeden önce ne zamandır içmediğimiz çay, bize ilaç gibi geliyordu. Pusu vardı gene… Bir mevziide birden fazla asker olduğundan, ikisi gözetler, diğeri yatardı. Uyuma sırası bana gelmişti. Kafamın altına bir taş alarak gökyüzüne daldım. Etrafta ışık olmadığından, yıldızlar sanki üstümüze düşecekmiş gibi geliyordu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde,  tekrar taciz atışına başladı. Karşı tepelerden mermi yağıyordu. Karakolda kıyamet kopmuştu… Bu sefer normalden daha kalabalık gelmişlerdi. Çünkü çok yerden namlu ışığı geliyordu. İzli mermiler, havalarda uçuşuyordu. Mermiler bir o tarafa bir bu tarafa… Gökyüzü adeta karnavala dönmüştü. Bizim sol çaprazımızdan bir namlu ışığı görünüyordu. Gittikçe yakınımıza geliyordu. Seri şekilde taradım bölgeyi, Pkk bir taraftan taciz yapıyor, diğer taraftan da sızıyorlardı. Her baskın bizim için bir tecrübe oluyor. İlk merminin şokunu atlatınca, geriye sadece sızmayı engellemek kalıyordu. O gece bizim uçaksavara görevinin hakkını vermiş, karakola kimseyi yaklaştırmamıştı. “Helal olsun dedim” içimden.
Yanımdaki arkadaşım Kayserili Ali’nin, “ulan senin daşşağını yiyim uçaksavara” deyişi, güldürmüştü beni. Silahların sesleri, saatler ilerledikçe azalmaya başladı. Apocular şimdi, kaçış planını uyguluyorlardı. Her zamanki gibi yanımızdaki mevzilere sorduk, “var mı bir şey?” Hemen cevap gelmese, tedirgin oluyorduk. Hemen “yok” dedikleri zaman, dünyalar bizim oluyordu. Bana sordukları zaman, çabuk cevap veriyordum “zayiat yok” mesajını. Çünkü ben de hep bu mesajı almak istiyordum. Ama karakolun içerisinde bir inilti sesi geliyordu. Ahmet arkadaşımız yaralanmıştı. Üzüldük ama daha sonra önemli bir şey olmayınca sevinmUzun geceler atlatmıştık… Ve her gün olan tacizler, bizi yorgun düşürmüştü. Biz yorgunluk hissetmiyorduk ama vücut kendini bırakıyor, biz onu zorluyorduk. Güneş gene kendini, Davar Dağı sırtlarından göstermeye başlamıştı. Bize, “günaydın” der gibiydi. Güneşi gördüğüme her zamanki gibi gene sevinmiştim. Önce karakolun çatısına isabet eden güneş, biraz vakit geçince mevzilere. Daha sonra toprağa düşüyordu, ısınıyorduk. Geceleri soğuk oluyordu. Her ne kadar yaz olsa da dağda gece ayaz oluyor. Taciz sona ermişti karakola çekildik. Karakolda sabah kahvaltısı yapmak bana, evdeyim havası vermişti. Artık her şey bitmiş gibi geliyordu bize. Ama Pkk hala dağda ve her an bize tacize başlayabilirdi.
Aradan bir hafta geçti. Taciz yediğimiz tepelere, keşfe gidiyoruz. Kayalıkların arasından dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Sanki hepimiz profesyonel askerler gibiydik. Derken iki kayanın arasında dehşet bir manzarayla karşılaştık. Kayanın arası kan revan olmuştu. İnsan parçacıkları, insanın midesini kaldırıyordu. Etrafta havan mermisinin isabet ettiğine dair izler vardı. Büyük bir ihtimalle, birine havan isabet etmişti. Yoksa bu, mermi işi değildi. Daha sonra bölgeye yakın bir köye gittik. Köyde karakola tacizde bulunan grupların, çok sayıda kayıp verdiklerini öğrendik. Hatta bir kadın teröristin kafasına havan düştüğünü söylediler.
Evet o gördüğümüz dehşet manzara, bu kadın teröriste ait olmalıydı. Bir an bu yaşananlara anlam veremedim. Bu vatan hepimizin ortak vatanı değil miydi? Bu yaşananlar niye yaşanıyordu? Bu kadın niye kendi askerine kurşun sıkıyordu? Yazık olmadı mı bu genç yaşta ona? Ama bu düşüncelerin çatışmada yeri yoktu. Kardeşlik, insanın canına kast edene kadar sürebilirdi. Öldürmek isteyen elbette de öldürülecekti… Bunun başka çaresi de yoktu..
Bilmiyorum başka diyarlarda da var mıdır, böyle vatanı uğruna ölüme meydan okuyan insanlar. Yirmi yaşına gelmiş, ömründe silah dahi görmemiş insanlar… Bu gençler, bu çocuklar, ‘Peygamber Ocağı’ denilen yere varınca hepsi birer dağ kesilir, canavar olurlar Allah’ın izniyle… Hani ‘Her Türk Asker doğar’ sözünü doğrularcasına…
Körpecik bedenleriyle sarılırlar silahlara, çarpışırlar dağlarda, yeryüzüne meydan okurcasına…Ölüme gidenler değil, arkada kalanlar da böyledir. 20 yıldır gözü gibi baktığı evladını vatan için askere gönderen ve evladının şehadetinde “Vatan Sağolsun” diyebilen analar, babalar, sevgililer…
İlkbahar yaklaştıkça Şırnak dağlarına operasyon hazırlıkları başlar. Hain avına çıkarlar Cudi’ye, Gabar’a, Düğün Dağı’na. Hainin olduğu her yere, dağa, taşa operasyon başlar. Her asker sanki dağlara meydan okurcasına koyulur yollara, elinde silahı, sırtında çantası, gönlünde vatan aşkı. Yusuf diye bir arkadaşım vardı, pehlivan gibi. Hani öyle üç beş çakala pabuç bırakmayacak sözde değil özde delikanlı bir adam. Operasyona gidiyordu 35 kiloluk sırt çantası sırtında, elinde g3 piyade tüfeği. Vedalaştık belki de son defa görecektik birbirimizi.

Onlar yola koyuldular, bize yakın bir yere pusu atacaklardı. Biz de bütün gece hazır kıta bekleyecektik. Saat 12’ye yaklaşmış ve gözetleme sırası bana gelmişti. Her şey normaldi, yıldızlar her zamanki gibi parlak, gece her zamanki gibi sessizdi. Sessizlik, Pkk’nın hain taciziyle bozuldu. Yaklaşık kuş bakışı 15 km ileride pusu atan arkadaşlarımıza taciz başlamıştı. Çatışma başlamıştı gözümüzün önünde. Silahlar konuşuyordu adeta. G3’lerin sesini mg3’ler bastırıyor, ara sıra el bombaları patlıyordu. Çarpışıyorlardı Yusuflar, Aliler, Mehmetler… Biz her ne kadar kendimizi parçalasak da elimizden bir şey gelmiyordu. Dinliyorduk sesleri ve dua ediyorduk Allah’a sağ salim gelsinler diye.

Sesler kesildi nihayet. Daha 5-6 saat önce pusuya gönderdiğimiz arkadaşlarımıza bir şey olup olmadığını öğrenmek için telsizden kulağımızı ayıramıyorduk. “İnşallah” diyorduk, “kimseye bir şey olmamıştır.” Pkk her zamanki gibi taciz atışlarını yapmış ve kaçmıştı. Komutan, “her şey yolunda, kimseye bir şey olmamış” deyince dünyalar bizim oldu. Sabah gün ışığının ağarmasıyla pusudakiler dönüş yaptı. Yusuf’u ve diğerlerini görünce, sanki yeniden gelmiştim dünyaya. Sarıldık birbirimize ağladık, tutamadık göz yaşlarımızı. Çünkü söz vermiştik birbirimize, beraber gidecektik, ölüme de evlerimize de..

Toprağa basmamak için elimden geleni yapıyorum. Ama bazı yerlerde kayalar bitiyor, mecburen basıyoruz toprağa. Ayağımı bastığım her yerde ölüm korkusu var. Ayağımı çektiğim an havaya uçacakmışım gibi geliyor. Mayınla ayağımın kopacağı korkusu, içime girdi mi çıkmak bilmiyor. Çatışarak şehit olmak veya yaralanmak zoruma gitmez. Ama mayına basarak yaralanmak, zor geliyor.

Sıcaktan bunalmış bir halde, arazi taraması yapıyoruz. O kadar terledim ki, üstümdeki yeşil atlet bembeyaz olmuş. Çantamdaki su adeta kan gibi, insanın içesi gelmiyor. Mecburen içiyoruz azar azar. Tim komutanı yukarı çağırıyor bizi.

Arkamızda bizimle beraber arama yapan diğer timlerin elemanları da, vadinin tepesine çıkmak için yukarı doğru ilerlemeye başladılar.
Bir tim, bizi geçerek tepeye tırmandı… Yalnız çok acele ilerliyorlardı, yanımızdan hızla geçerek gittiler. Onlar tepeyi aşar aşmaz, büyük bir patlama oldu. Önce roket yediğimizi sandım. Kendime gelince, en yakındaki kayanın dibine yatarak mevzii aldım. Ancak mermi sesi değil, mayına basanın bir arkadaşımızın çığlıkları yankılanıyordu her yerden.

Kalkar kalkmaz onlara doğru ilerledim, gördüğüm manzara inanılmazdı. Mayını hep duymuştum, hayalini kurmuştum, ne kadar zarar verebileceğini biliyordum. Ama arkadaşımın mayına basacağını, benim de ona yardım edeceğim aklıma gelmemişti. İsmini bilmediğim arkadaşımın sağ bacağı, kanlar içindeydi. Biz her ne kadar yardım etmek için çırpınsak da elimizden bir şey gelmiyordu. Tabii rütbeliler daha önce aynı olayları yaşadıkları için, bizden daha tecrübelilerdi. 15-20 dakika içinde helikopter geldi ve arkadaşımızı alıp gitti.

“Hayat bu kadar acımasız” dedim kendi kendime. Belki bu mayını buraya tuzaklayan itirafçı oldu pişman oldu. Hatta şimdi devlete çalışıyor ama tuzakladıgı mayın, bir gencin tüm hayallerini aldı gitti…

Bir ara gözlerimi kapatıp, hayal kuruyorum. İstanbul’dayım, Salacak’ta her zamanki yerimde nargile içiyorum. Deniz ve gökyüzü mavilikte yarış ediyor, ikisi de birbirinden güzel. Seri şekilde silah sesleri geliyor. Ranzanın başında asılı duran silahımı alarak, çıkıyorum dışarıya. Silah sesleri “taciz var, karakolu boşaltın” diyen arkadaşların seslerini bastırıyor.

Karakola taciz var! Pusu Tepesi, diğer mevziiler, seri şekilde sağa sola mermi yağdırıyorlar. İzli mermiler gökyüzünde yarış ediyor sanki peş peşe. Hemen en yakındaki irtibat hendeğine sürünerek ilerliyorum. Tüm tim ne yapacağımızı bilmiyoruz, daha üçüncü görevde dinlenmek için beklediğimiz karakol basılıyor. 2 yıldır silah sesi duyulmayan Sason’da ilk ses bize denk geliyor. “Nereye ateş edelim” diye soruyoruz birbirimize. Herkes sağa sola koşuşturuyor…
, karakolun üstündeki uçaksavar, her kes ateş ediyor. Bağıran, çağıran, ortalık mahşer yeri gibi… Biz yerimizden kımıldayamıyoruz. “Kesinlikle ateş etmeyin” diyor başımızdaki asteğmen. İzli mermiler, sağa sola, bu arada önümüze düşüyor. Önümüze düşen mermiden sonra, ayağa kalkmama kararı alıyoruz. Sürünerek sağ tarafa doğru ilerliyoruz, hemen önümüzdeki mevziide iki asker var. Onlar hiç ara vermeden ateş ediyorlar. Aslında çok kez taciz eğitimi aldık ama hiçbir şeyi gerçek olmadan anlayamıyorsun. Bir de karakolu bilmediğimiz için herhalde apıştık kaldık. Korku da yoktu aslında.

Silah seslen artık yavaş yavaş azalmaya başladı. Karakol Komutanının sesi geliyor, “ateş kes, ateş kes, ateş etmeyin” diye avazı çıktığı kadar bağırıyor. Başımızdaki asteğmen Karakol Komutanının yanına gidince, fırsat bu fırsat biz de önümüzdeki mevziiye eğilerek ilerledik. Mevziide iki asker, ikisinin de konuşmaya mecali yok. Mevziinin içi boş kovanlarla dolu. Ayakta duramıyorsun. İkisinin de mermisi bitmiş. Barut kokusu mevziinin içini sarmıştı, onlarla daha konuşamadan… Asteğmen çağırdı bizi, hazırlanın emri verdi: “karakolun etrafına operasyon var, tesisat kuşanın.”

Bölükteki teskereci timin, bu sabah şafak doğan güneşti. Ancak taciz olduğu için, onları da getirmişler. Çoğu karakoldakilerden bile daha heyecanlıydı. Allah’tan kimsenin burnu kanamadı. Karakolun etrafına 2-3 gün operasyon yapıldı. Batman’dan gelen Özel Harekat, her yeri allak bullak etti, sonuç mükemmeldi

Terhis olmama üç ay kaldı… Artık eve gitme hayalleri artmış bende… Her gece kendimi, evde sevdiklerimle mutlu bir şekilde hayal ediyorum. Ama günler inadına geçmek bilmiyor… Bu arada, bir iki gün içinde operasyona gideceğimiz bildirildi. Operasyondan önce gideceğimiz yere kadar, yapacağımız işi yapana kadar, hiçbir şekilde kimseye bilgi verilmez. Öğleden sonra kumanya ve çanta hazırlığını tamamladıktan sonra, operasyon için dinlenmeye çekildik.

Havanın kararmasıyla birlikte yola koyulduk. Nusaybin doğru ilerliyorduk. Kısa bir zaman sonra araçlardan indik. Bundan sonrasını, yürüyerek devam edecektik. Yürümeye başladığımızda vakit epey ilerlemişti. Nusaybin ovasının yani İpek Yolunun kenarından dağa (Boğuk) doğru ilerlemeye başladık. Dağa ilerledikçe patika dikleşiyordu. Yaklaşık gece 00:30’a kadar ilerledikten sonra, zirveye yakın bir yerde durakladık ve çök verildi. Zirveye çıktıktan sonra süper bir manzara… Her yer dağ ve sen zirvenin biraz altında dağları seyrediyorsun. İşte belki burada haz aldığım tek şey bu dağların zirvesi.

Zirveye ulaştığımızda, herkesin mevzilenmesi emri gelmişti. “Eski mevziileri kullanmayın” diye komutanlarımız tekrar tekrar söylüyorlar. “Pkk eski mevziileri tuzaklamış olabilir.” Burada hazırlıklarımızı yaptıktan sonra, Merkep Tepesinden aşağı doğru inmeye başladık. Dağlara çıkmak kadar, inmek de bir dert. Düşen, ağaçlara takılan, bazen tam komedi oluyor. Hele bir de rütbelilerden biri düştü mü gülemiyorsun da… Tabi bazen gülme komşuna gelir başına hesabı, bazen sen de düşüyorsun çanağı kırarcasına…
Sabahın ilk ışıklarına kadar yürüdük… Sabahın tam ağarmasıyla, hakim bir tepenin yamacında çök emri aldık. Hem kahvaltı yapıp hem de biraz dinlenecektik.

Telsizden bize doğru gelmekte olan Piyade Tugayının komutanlarının telsiz konuşmalarını dinliyorduk. Piyade Tugayındaki rütbelilerden biri, 17 kişilik bir grubun bizim takıma doğru yaklaşmakta olduğunu telsizden şifreli bir şekilde söyledi. Yemekler yarım kaldı. Acilen toparlanıp onlara karşı hızla ve tedbirli bir şekilde ilerlemeye başladık. Boş bir köyün üstünde Pkk lılarla karşı karşıya geldik.

İlk mermi sesinin duyulmasıyla, kendimi en yakın kayanın dibine attım. Sürünerek ilerlemeye başladım. Çatışma başladı… Öncü grup, sağa sola açılarak çarpışıyor. Arkalarından biz dağılarak ilerliyoruz. Hiç bu kadar yaklaşmamıştık Pkk hlara. Ateşe ateş devam ediyoruz. O ara ne düşündüm, ne yaptım çok hatırlamıyorum. Aslında korkmuyorum ama çatışmalarda çok da kahramanlık yapmadım.

Acemi birliğinde rütbelilerden biri, “Her askerin bir kurşunu vardır, ne kadar sakınırsan sakın, kurşun seni bulur” derdi. Çatışma sırasında aklıma gelen tek söz, bu oldu. Kurşunlar kafanızın üstünden, tiz bir sesle geçerken, düşünmeyi bırakıp elindeki silahla karşı tarafa ateş etmekten başka yapacak bir şey yoktu, ben de onu yaptım. Sabahın ilk saatlerinde başlayan çatışma, saatler ilerledikçe hızını kesiyor. Ara ara derin bir sessizliğe bırakıyor. Pkk, ölü bölgeden kurtulmak için, karşı taraftaki kayalıklara saklanmıştı. İki taraftan da kayıp vardı. Ama biz kalabalık olduğumuz için, kayıp pek anlaşılmıyordu. Ama onlar sayıca azalmışlardı galiba. Kayalıklardan ara sıra ateş ediyorlar fakat ateş ettikten sonra o tarafa doğru kannasların ateşi başlıyordu. Diğer Taburlar da bize destek oluyorlardı. Saat epey ilerlemişti. Kobra helikopterler ve Özel Harekatlar’ın gelmesiyle, biz devre dışı kalmıştık. Evet biz elimizden geleni yapmıştık.

Mevzii aldığımız yerin bir az altına inerek, olan biteni seyretmeye başladık. Az önce tam ortasında olduğumuz çatışmanın, şimdi seyircileriydik. Zaten yok denecek kadar az olan, kısa bodur ağaçlarla kaplı olan dağın muhtelif yerlerinde yangınlar başladı.
Saatler öğleni geçmişti… Bir kayanın arkasında öğle yemeğimizi yiyoruz. Buna öğle yemeği denir mi bilmiyorum. Adeta boğazımızdan geçmeyen lokmaları, zorla yutuyorduk. Havanın kararmasıyla, “toplanın gidiyoruz” emri geldi. İyi de ankara escort bayan sorular fazla sorulmaz, çünkü emir demiri keser. Dağın arkasından hızlı bir şekilde ovaya doğru ilerlemeye başladık. Ovaya vardığımızda araçlara binerek tabura doğru yola koyulduk.

Araçlara biner binmez üst cebimdeki sigaramı çıkardım. Sigara içerken aklıma gelen, “her askerin bir kurşunu vardır, ne kadar sakınırsan sakın, o gelir seni bulur” lafına güldüm. Sanırım benim kurşun, bu gün karavanaydı… Yarın
Elazığ’da uzun bir dinlenme döneminin ardından, büyük bir operasyona gideceğimiz söylendi. Aynı gün bulunduğumuz birliğe 8 Skorksy geldi. Biz olayın büyüklüğünü, helikopterlerin gelişiyle daha da iyi anlamıştık. Herkeste yoğun bir hazırlık vardı. Operasyona gidecekler, son hazırlıklarını yapıyorlardı. Ben de silahımı, telsizimi ve bataryalarımı kontrol ettim, her şey tamamdı. İçtima alanına geçip silahları doldurduktan sonra, helikoptere bindik.

Elazığ’dan havalanarak Tunceli’ye doğru ilerlemeye başladık. Olay yerine doğru yaklaştığımızda birliklerin sıcak temas içinde oldukları telsiz konuşmalarından anlaşılıyor. Skorskyler, bizi olay yerine indirdikten sonra geri çekildi. Bölük komutanının peşinden sağa sola manevra yaparak ilerliyoruz. Bizim sorumluluk bölgemizde, tahminen 5 terörist olduğu, telsizdeki rütbeliden bizim komutana iletildi. Biz küçük bir vadinin içinden ilerlemeye başladık. 2-3 aydır hiç silah sesi duymamıştım

Böyle operasyonlarda karşına bir terörist çıkması an meselesi o yüzden her adım atışımda mevzii alabileceğim bir yer gözüme kestiriyorum. Silahlar patladıkça gözümü açıp kapıyorum. Yaklaşık 2-3 aydır, hiç silah sesi duymamıştım. 20-25 dakika ilerledikten sonra, girdiğimiz küçük vadi ikiye ayrılıyordu. Bölük komutanı, ‘sağdan devam edeceğiz’ diye eliyle işaret etti. Diğer takım komutanı teğmen de sola doğru ilerledi. Teğmen vadiye girer girmez… 5 dakika sonra takım komutanı teğmenle yine karşı karşıya geldik. Ancak gireceğimiz küçük bir başka vadi vardı. Teğmen eliyle, ‘ben’ diye işaret etti. Yanında da bir arkadaşımız vardı. Teğmen vadiye girer girmez, silah sesleri başladı. İki el seri şekilde silah sesi geldi. Anlaşılan teröristlerle kafa kafaya gelmişlerdi. Teğmen, bizim 10 metre ilerimizde, bir kayanın arkasına yatmıştı.

İlk mermide Teğmen kasığından, yanındaki er de kafasından vuruldu. Teğmen kasığını tutarak ilerimizde yatıyordu. Bölük komutanı, bendeki telsizden helikopter istedi. Helikopter çok sürmeden olay yerine geldi. Ancak çatışmanın yoğunluğundan, sağa sola manevralar yapıyor bir türlü inemiyordu. Bölük komutanı ile helikopterdeki pilot arasında yoğun bir telsiz muharebesinden sonra helikopter yaralıyı alarak uzaklaştı.

Olay yerindeki ilk birlikle, bizim Tugay, çember yaparak çatışma bölgesini daraltıyordu. Pkk zayiat veriyordu. Komutanımızı ve yanındaki arkadaşımızı vuran Pkk’lının geri tepmesiz topla vurulduğu haberi geldi. Teğmenin ve onbaşının intikamı alınmıştı. İlerleyen saatlerde bizim tarafta ikisi kadın, üçü erkek toplam beş terörist öldürüldü. Operasyon hızını kesti. Silah sesleri yerini telsiz muharebelerine bıraktı. Komutanlar üstlere rapor veriyor, yaralı Teğmen’den haber almaya çalışıyorlardı. Hava kararmaya başladı. Bu gece burada kalacaktık ve mevzii almamız gerekiyordu. Hakim bir tepeye çıkarak, mevzii aldık. Sağ­dan soldan bulduğumuz büyük kaya parçalarıyla, mevzii yapmaya başladık.

İhtiyaçlarımızı giderdikten sonra, dinlenmek için sırt üstü yattım. Yıldızlara baktım, yıldızlar yine her zamanki ihtişamıyla parlıyordu. Dağda ışık olmadığından yıldızlar, sanki elini uzatsan yakalayacakmışım gibi geliyordu. Gece aslında hüzünlü geçti. Sabah beraber helikoptere bindiğimiz arkadaşlarımızdan ikisi yanımızda yoktu. Biri şehit, diğeri yaralıydı. Onun da sağlığı hakkında bir bilgimiz yoktu. Sırayla nöbet tutarak, dinlenerek, geceyi geçirdik. Sabah destek birlikleriyle birlikte bölgeyi aradık. Bölgede bir hafta kaldık. Daha sonra Tunceli merkeze doğru yola koyulduk. Tunceli’ye ulaştığımızda biz Teğmenimizin iyi haberlerini almak isterken, onun kan kaybından helikopterde şehit olduğunu haberini aldık. 15 gündür bıraktığım sigaramı tekrar yaktım. Sigaramı yaktığım çakmak, Teğmenimizin, komutanımın bana verdiği çakmaktı. Bunu fark edince, göz yaşlarımı tutamadım.

Daha üç gün önce, doğacak çocuklarımıza, birbirimizin ismini koyacağımıza dair söz vermiştik can dostum Yusuf’la. Yine her zamanki gibi gülerek konuşuyordu. Oğlun olursa adını “Yusuf koy” diye. Gözümün önüne geldikçe tutamıyorum göz yaşlarımı. Ağladıkça silahı alıp, sağa sola ateş edesim geliyor, bağırmak geliyor içimden, haykırmak istiyorum. İki hafta önce dinlenmek için gittiğimiz karakolda, annesiyle konuşmuştum. “Yusuf senden izinde çok bahsetti oğul, teskereyi alınca buraya uğra, misafirimiz ol, bir oğlumuz da sensin. Yusuf sana sen de Yusuf’a emanetsin” demişti. Bu sözler, hiç çıkmıyor aklımdan. Şimdi nasıl da üzülüyordur, babasız büyüttüğü Yusufuna. Kına yakıp askere gönderdiği oğlunu, Türk bayrağına sarılı görünce nasıl da yıkılmıştır. Pusudayız her zamanki yerimizde… Ama Yusuf yok yanımızda.

Nöbet sırası bende biliyorum. Yanımda aslında Yusuf var. O kardeşini yalnız bırakmaz. Pusularda, operasyonlarda arkamda oturuyor. 10 saniyede bir dürtüyor, yine gülerek, “uyuma lan” diyor. Ve fıkra anlatıyor sessizce, “oğlum fazla gülme komutan gelir!” Yine yıldızlara bakıp hayal kuruyoruz… Her yıldız kaydığında üzülüyoruz, “kim öldü acaba ?” diye. Dardanel tonu açmak istemiyorum, geçmiyor boğazımdan. Oysa kutuyu ikimiz bir paylaşırdık, yarısı ona yarısı bana. Bozuşurduk hatta, “sen fazla yedin” diye. Sonra barışırdık. “Sana bir daha sigara yok”

Yemekten sonra, her seferinde, “sana bir daha sigara yok” deyip kızardı. “Sen içmiyorsun oğlum, içine bile çekmiyorsun” derdi. Dayanamaz, iç cebinden her gün 1 tane içtiği Marlbora’dân verirdi. Aklımdan çıkarmak istiyorum, düşünmek istemiyorum. Yusuf’un kanlar içindeki halini düşündükçe, kafamı sağa sola vurasım geliyor. “Keşke orda ben olsaydım” diyorum, “yanında ben de olsaydım.” “Ben de şehit olsaydım.” Şimdi ne derim annesiyle karşılaşınca? “Yusufum nerde?” derse ben ne derim
Nereye gittiğim hakkında hiçbir bilgim yok. Bölüğün durduğunu bile ancak önümdekine çarptığımda anlıyorum. Pançoyu tam suratıma çekmiş yürüyorum. Kafamı bile kaldırmıyorum, pkk mkk umurumda değil. Yağmur suratıma öyle bir çarpıyor ki, tokat gibi. Ayaklarımın içi çamur deryası calp culp diye sesler çıkarıyor, alt kamufülajımın rengi çamur rengi olmuş. Ara sıra çök verildiği zaman, yorgunluktan atıyorum kendimi yere. Vücudumun her yeri sırılsıklam… Su kafamdan giriyor, ayaklarımdan çıkıyor.
Panço fayda etmiyor ama hiç yoktan suratımı koruyor sert yağmur damlalanndan. Allah’tan silahım Kannas sudan etkilenmiyor. Aslında ondan da şüpheliyim, yağmurlu havada hiç kullanmadığım için bilmiyorum. Ateş eder mi etmez rrîi? Hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Sadece yürümek ve bir an önce operasyonun sona ermesini istiyorum. Tabii sonra da bölüğe gidip dinlenmek. Zori’nin ortasındaki harabeye dönmüş evlerin yanında çök veriliyor. Etraf aradıktan sonra, burada kalacağımız söylendi. Derin bir ankara escort uzağa da gidebilirdik. Geceyi burada geçireceğiz ve ateş serbest. Tabii fazla duman çıkarmadan. O ara ben dahil yorgunluktan ölüp bitenler, bir anda canlanıyoruz. Tim komutanı, “hani lan yorgunluktan ölüyordunuz?” diyor. ” Komutanım, Türk her şey bittiğinde başlar” diyoruz.
Hemen ateş yakıp ısınmamız lazım. Sağdan soldan topladığımız çalı çırpıyla ateşi yakmaya uğraşıyoruz. Ama yanmıyor tabii… Ağaçlar ve çalı çırpıda yağmurdan nasibini almış. Evlerin yıkıntıları arasından gardığımız odunlarla ateşi yakıyoruz. Ateşin sıcaklığı vurdukça, üstümüzden dumanlar çıkıyor. Botları çıkarıp ayaklanmızı da ısıtmamız lazım… Ayaklarımızın altı, bembeyaz olmuş. “Bunlar benim ayaklarım mı?” diye soruyorum kendime. Yedek elbiselerimizi değiştiriyoruz bu arada. Acıktığımızın farkına varıyoruz, tabii bir de çay… Çaydanlık simsiyah olmuş dumandan. İçi de çok temiz sayılmaz aslında. Bardaklar deseniz aynı, çayın renginden sararmış. Sivilde olsanız bırakın çay içmeyi, pislikten elinize almazsınız. “Belki temizlesek tadı kaçar” diye temizlemiyoruz. Ateşin etrafında dönerek üstümüzü kurutmaya çalışıyoruz.

Konserveleri açarken dökmemek marifet! Kumanya bıçaklarının ağızlan kör olduğu için, normal bıçaklarla açmak için boğuşuyoruz. Bu sefer bize torpil geçtiler sanırım, kavurma var menüde. Kavurmayı tavanın içine döküp, üstüne de yumurta kırdın mı, yemek yemeklikten çıkıp, ziyafete dönüşüyor. Yağmur hızını kesti gibi ama rüzgar, var gücüyle bizim mevziinin üstündeki çadırla boğuşuyor. Rüzgar çadınn üstüne koyduğumuz taşları fırlatıyor ba­zen. Yemek içmek faslından sonra etrafı gözetliyoruz. Daha önce burada kalmadığımız için, nerde ne var, nasıl gelinir, nasıl gidilir diye harabe evlerin arasından etrafa bakıyorum. Yoksa gece ağaç dallarını insan, ağaçları da at sanacağımızdan çok eminim. Hava kararmaya yakın, ateşi canlandırmamız lazım. Eğer geceye çok köz kalırsa, daha fazla ısınıyoruz. Gece ateş yakmak yasak çünkü…

Ateşin etrafını kaya parçalarıyla kapatıyoruz, köz gözükmesin diye. Hava karardıkça nöbet muhabbetleri başlıyor. “Kim, kaç kaç nöbet tutacak” diye. “2 saat mi tutalım 3 saat mi?” İşi fazla uzatmadan 3 saate bağlıyoruz. Dört kişiyiz, 3 saat tuttun mu gece sona eriyor. Mevziinin içi küçük olduğu için, ayaklarımızı uzatmadan, oturur şekilde uyumaya çalışıyoruz. Normalde uyuyamazsın ama insan yorgun olunca, ayakta bile gözünü kapatsa uyumaya başlıyor. Kısık bir ses, “kalk” diye uyandırıyor beni. “Nöbet sırası sen de.” Yediğimiz yemekten midem ekşimiş, ağzıma acı sular geliyor. Suyu arıyorum çadırın içinde, elime gelen ilk pet şişeyi kafama dikiyorum. İğrenç bir şey, “su değil lan bu” diye kızıyorum. “Oğlum zeytinyağı lan o” diyorlar inanmıyorum. İğrenç bir şey, ağzımı suyla çalkalamam lazım. Ama su az, yere tükürerek durumu kurtarmaya çalışıyorum.

Nöbet tutmak için, çadırın dışına çıkıyorum. Hava buz gibi. Yağmurun ve fırtınanın ardından, sessiz yıldızlar gözüküyor. Bizim ateşin közü hala var. Etrafındaki taşlar epey kızmış. Uyurken üşümüşüm ve hala titriyorum. Közün yanındaki büyük kaya parçasını çekerek, ellerimi üstüne koydum. Kaya parçası, ellerimin bağını çözdü. Bu yöntemi benden başka yapan yoktu. Aslında ben de bunu, “ankara escort bayan diye sorduğumda rütbelilerden birinden öğrenmiştim. Aldığım cevaptan sonra ben de sıcak taşla ısınmaya başlamıştım. Nöbeti diğer arkadaşıma devrettikten sonra, uyuyan arkadaşların arasına girerek, ben de uyumaya başladım.
Çadırın içi sıcaktı. Oysa ne ateş ne de köz kalmıştı. Birbirimize omuz vererek acıyı bala, soğuğu sıcağa çeviriyorduk.
Sırt çantamın kayışını gevşetip sıkıştırmaktan sıkılıyorum. Bazen kaldırıp atasım geliyor. Halbuki içinde üç beş kumanya, ekmek ve sudan başka hiçbir şey yok. G-3 piyade tüfeği isyan ettiriyor! Nedir bu silah? Ne denge noktası var, ne de tutulacak bir yeri… Bir sağ elime, bir sol elime, bazen sırtıma filan alıyorum. Ama bixicileri görünce G-3’e de şükrediyorum.

Aslında dere yatağına insek iyi olur. Su da vardır orda, hem de buz gibidir. Ama ya geri çıkması. Biz kendi aramızda yorumlar yaparken, dere yatağına inecek şanslı insanların bizler olduğunu duyunca, kısa zamanlı bir suskunluk oluyor. Diğer birlikler dere yatağının etrafına emniyet almak için mevzilenirken biz aşağı doğru ilerliyoruz. Aşağı inerken tam bir komedi yaşıyoruz, düşenler, ayağı kayanlar, dalaağaca takılanlar. Asker düşünce gülmek kolay ama rütbelilerden biri düştü mü gülemiyorsun da. Zaten ne kadar dikkatli yürürsen yürü, bir şekilde düşüyorsun.

Dereye doğru yaklaştıkça, bölük açılarak arama taramaya başlıyor. Dere yatağının etrafı eski harabeler mağaralar, mağara girişleri, kuytu yerler… Her yer didik didik aranıyor, gene hiçbir şey yok. Her zamanki gibi. Dereden karşı taraf, Diyarbakır’ın Kulp ilçesi. Ama biz karşı tarafa geçemiyoruz. Buraya geldiğimizde, sanırım onlar da karşıya geçiyor. Kısa süreli çök veriyoruz. Bir ağacın gölgesinde nefes nefese soluklanıyoruz. 50 metre aşağımızda Zori Çayı var. Ama izin vermiyor rütbeliler… Kuzunun koyuna baktığı gibi bakıyoruz. İmamın abdest suyuna dönmüş sularımızdan içiyoruz azar azar. 5-10 dakika çökte kalıyoruz. Sıcak öyle bir yakıyor ki, gölge bizim için cennet gibi adeta. Hepimiz dağıtmışız, en yürümeye dayanıklı olanlar bile perişan olmuş. Dere yatağındaki tüm timler, telsizden bir şey bulamadıklarını bildiriyorlar.
Neyse ki sonunda dere yatağının arama taraması sona ermişti. Geri dönüş hiç birimizin aklında yoktu. Biz Melisa Boğazının kenarından dönüş yaparız diye planlıyorduk. Taa ki, Tabur Komutanı çıktığınız yerden tekrar geri dönün diyene kadar… “Yok yok” filan diyorduk, “şaka yapıyor.” Ama Tabur Komutanı emir vermişti bir kere. Tekrar kol düzenine geçerek, yukarı doğru ilerlemeye başladık. Teğmen önde diğerleri arkada ilerliyorduk. “Biri çıksa da ateş etsek diyordum” Çıkışta da isyan ipini çekmiştik artık. Çatışma, Pkk, hiçbir şey umrumuzda değildi. “Biri çıksa da ateş etsek diyordum.” Hiç yoktan, yattığımız yerden ateş eder dinlenirdik.
Yukarı çıkarken hiç yukarı bakmamaya dikkat ediyorum. Yukarı baktığım zaman moralim bozuluyor.”Burayı ben bu yüklemi çıkacağım?” diyorum. Birbirimizi ite kaka yukarı çıktık. “Ne kadar bittik” desek de yukarı çıktık.

Zori’nin kelime anlamı nedir? Niye buraya Zori demişler? Hiçbir bilgim yok. Sorduğum sorulara sallama cevaplar aldığım için, artık sormuyorum da. Bazen bölgenin korucularına soruyorum. Onlar da lafı hemen mermiye getirdikleri için, pek anlaşamıyorum.
Ama sanırım bu, Zori Çayına inip çıkanların koyduğu bir isimdir.

Ateşleri söndürün, herkes ihtiyaçlarını görsün! Uzun bir gece daha başlıyor. Her gece aynı işler… İki saatte bir gelen nöbet, termal kamera, gece görüş, görüntü almak, kısık sesle konuşmak, uykusuzluk, sönen ateşin sıcaklığıyla ısınmak, ışığı dışarı göstermeden sigara içmek vs. Mevziinin kenarında duran silahımı elime alıyorum. Taa ki, hava aydınlanana kadar atıştırabileceğimiz ekmek ve pet şişe içindeki suyu hazırlıyorum. Pançom, yerde beni izliyor. Termal kameranın akülerini ayarlıyorum. Hava karardığı zaman, üzerindeki pançoyu açıp kuruyoruz. Termal kamerayla dağları tepeleri ve araziyi izlemek ayrı bir zevk. İstediğin her yeri görmek ve araziyi taramak, insana o gecenin sessizliğinde oyun gibi geliyor, tabii aküler fazla ve yeterliyse. Ve bekleyiş başlıyor.

Neyi beklediğini bilmiyorsun. Karanlık, o konuşan dağları, susturuyor.
Gecenin tarif edemeyeceğim, o kendi sesleri ortaya çıkmaya başlıyor. Kaypak ve kancık çakal iniltilerini duyuyorum. Sonra kurt uğultularını duyuyorum. Bulut gibiler ve şimşek gibiler… Onlar ayın şavkına başını uzatıp, “bu dağların sahibi benim” diyorlar…
Diyarbakır kırsalında yaptığımız arazi arama taraması sona ermiş, bizim Tugay zayiat vermeden Diyarbakır merkeze dönüş yapmıştı. Silahları ve mühimmatları depoya bıraktıktan sonra dinlenmek için oturdum. Yorgunluktan hiçbir şey yapmak istemiyordu canım. Sadece çay ve sigara içmek istiyordum. Fazla yürümekten ayaklarımın altı bembeyaz olmuştu. Vücut, “artık seni taşıyamayacağım” der gibi sinyaller veriyordu. Ama sıcak bir çay üstüne bir de sigara yaktın mı sanki her şeyi unutmuşsun gibi geliyordu. Biz daha çaydan ve sigaradan zevk alamadan “içtima alanına toplanın” diye bir feryat kopuyordu.

Bağıran arkadaşın ses tonundan belliydi acil çıkış vardı. O güzelim çayı yarım bırakıp acilen içtima alanına toplandık.Komutanlardan biri, “operasyona gidiyoruz, ancak sudan başka bir şey almayın, fazla kalmayacağız” dedi. Bu yine sevindirici bir haberdi. Daha büyük bir operasyon da olabilirdi. Az önce silahlığa bıraktığımız silahları geri alarak içtima alanına tekrar geldik. Konyalılar bizi bekliyordu. Konya ulaştırmanın Man kamyonlarına biz ‘Konyalı’ diyorduk kendi aramızda. Bu kamyonlar kimleri taşımamıştı ki… Biz çoğu arkadaşımızı en son onların arkasında görmüştük. Bundan dolayı bizim için o kamyonların çok önemi vardı. Daha önce çatışmada şehit olan bir arkadaşımızı son kez ‘Konyalı’da görmüştük. Bize el sallamıştı, sanki geri dönmeyeceğini bilir gibi.

Silvan’a doğru ilerliyorduk. Araçların arkasından yarım kalan sigara keyfimize devam ediyorduk. Ancak çok geçmeden silah sesleri duyulmaya başladı. Orda bulunan birlik, bir grup Pkklı’yı çember içine almıştı. Biz gittiğimizde sıcak temas başlamıştı. Silah seslerini duyunca, olayın ciddiyetini anlamıştık. Araçlardan iner inmez, bize gösterilen bölgeye doğru hızla ilerledik. Vadinin içinde 20-25 kişilik bir grup vardı. Vadiden silah sesleri ve insanların haykırışları geliyordu. Vadi çember içindeydi herhalde mermileri bitene kadar çatışacaklar ya da teslim olacaklardı. Çatışma ara ara devam ediyor, çoğu zaman sessizliğini koruyordu. Onlar aşağıdan bizi yukarıdan sallıyorduk mermileri birbiri üzerine. Ateş ettikten sonra yatıp kafamızın üzerinden geçen mermileri sayıyorduk.

6206 total views, 3 today

ankara da önüme gelene verdim

Akyurt Escort, Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Sarışın, Ankara Kızılay Escort, Ankara Merkez Escort, Çankaya Escort, Gölbaşı Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 26 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Merhaba değerli ankara escort bayan okurları. Bir ara bizim memlekete gitmiştik köye akrabalara falan işte . karımın ailesinin yanına da uğradık karımın süper güzel bir bacısı vardı yani benim baldız olacak onlarda aslında şehirde kalıyorlardı ama yazları köye gidip tarla işlerinde çalışıyorlardı . Kız kardeşi o yıl lise 2 yi bitirmiş ve 3 e geçmişti tam serpilip genç kızlığa adım attığı 18 yaşındaydı…. O günü yine bahçede çalışmış ve çok yorgun olarak eve gelmiştik hepimiz çok yorgunduk sadece eşim evde kalıp bize yemek hazırlıyor onun dışında hepimiz bahçeye gidip çalışıyorduk . Yine böyle yorgun günlerimizin biriydi ve bana iş yerinden telefon geldi benim acil olarak işe dönmemi ve 1-2 günlük işim olduğunu haberini telefonla eşime haber vermişlerdi. Ben o yorgun halimle acele olarak hazırlanıp yola çıkacaktım ki eşim baldızımın da benimle gelip okuluna uğraması gerektiğini söyledi. Acele akşam üzere yola çıktık 4-5 saat yolculuktan sonra kasabaya gelmiştik baldızımı evine bırakarak ben de eve gidip duş alıp yatacaktım. Duşumu alıp rahatladıktan sonra 1 duble rakımı alarak TV. karşısına geçip istirahate çekilmiştim ki telefon çaldı arayan baldızımdı . Bizde suyun akıp akmadığını soruyordu onlarda kesilmişti ve duş alamamıştı baldızım. Suyun bizde aktığını bize gelip duş alabileceğini söyledim . Yarım saat sonra kapı çalındı açtığımda karşımda baldızım çok sinirli idi . Gündüz o bahçe çalışmasından ve yorgunluktan sonra duş alamamasının stresi gözlerinden okunuyordu. Ben salonda rakımı yudumlarken baldız hemen duşa daldı. O duşta iken ben koltukta o yorgunlukla uyuya kalmışım biraz sonra biri bana dokunarak enişte yatağa geç rahat uyu diyerek dokunuyordu gözümü açtığımda karşımda baldız üzerinde ablasının bornozu ile duruyordu. İkimizde yorgunluktan bitkin bir haldeydik . baldıza her tarafım ağrıyor aslında iyi bir masaja olsa çok iyi olur dediğimde o da bana masaj yapabileceğini söyledi. Bunun üzerine ben de halının üzerine yüz ustu yatarak baldızım da yanıma oturdu ve bana masaja başladı . boyunlarıma , kollarıma ,sırtıma ve bacaklarıma masaj yapmaya başladı . Daha sonra sırt ustu çevirdi beni ve masaja devam etti. Ben şortla idim ve baldızın bana temaslarından tahrik olmuştum ama gizlemeye çalışıyordum ve bir an önce bitirmesini bekliyordum. bana masajı bitirdikten sonra benim ona masaj yapmamı istedi ve yüz üstü halıya yatarak beklemeye başladı ben de ona masaja başladım . Boynunu escort ankara da sırtını kollarına ve bacaklarına indikçe baldızın gözlerinin kısılmaya başladığını fark ettim , onu sırt üstü çevirdim ve masaja devam ettim bornoz hafiften açılmış ve altında külot ve sutyeni görülüyordu . Külotuna baktığımda önünde ıslaklığı fark ettiğimi görüce baldız toparlandı ve yüzü kızarmıştı. Onun bu durumunu görünce ben utanmaması gerektiğini söyledim o bundan cesaretlenmiş olsa gerek konuyu sexe getirerek konuşmaya başladı. Bana ablasına hiç ihanet edip etmediğimi? Şu an ablası hamile olduğu için sex hayatımızın nasıl olduğu? gibi sorular sormaya başladı . Konuştukça konular açılıyordu ve daha samimi ortam doğuyordu . Ben de onun erkek arkadaşı olup olmadığını soruyor , ve merak ettiği sorulara cevap veriyordum. ama şortumun önündeki kabarıklığı saklayamaz olmuştum baldızım önümü işaret ederek canın çok çekti galiba enişte dedi ? ben de onun önünü işaret ederek sanki sen çok masumsun dedim ve bornozu açarak ıslanmış olan külotuna elimi değdirerek bu nedir dedim? Baldızım ankara escort hiç tepki vermeden öylece duruyordu ben elimi külotunun içine sokarak yavaş yavaş amını okşamaya başladım . Artık amının iyice sulanmıştı ben baştan bornozu ardından sutyenini ve külotunu yavaş yavaş çıkardım ve karşımda sütün gibi bacaklar ve daha yeni kıl çıkmaya başlamış o amı görünce bende artık dayanacak güç kalmamıştı . baldızı kucağıma alarak yatak odasına taşıdım . yanına uzandım ve onu öpmeye başladım her yerini yalıyordum göğüslerini, bacaklarını ve yavaş yavaş o bal kutusun ulaştığımda baldızım artık tatlı tatlı kasılmaya başladı ilk orgazma ulaşmıştı başımı tutarak sıkıca bacaklarının arasın bastırıyor ben de yalamaya devam ediyordum son birkaç kasılmadan sonra başımı tutup kaldırdı ve dudağıma bir öpücük kondurarak teşekkür etti ve bornozu üstüne çekerek kapattı kendini. Yüzü kıpkırmızıydı hala utandığı belliydi. Yanına uzandım ona sarılarak utanmaması gerektiğini söylediğimde ablasının yüzüne nasıl bakacağını sayıklıyordu ben de şakayla karışık hadi sen rahatladın beni de rahatlat dedim sıra sende deyince irkildi. Gözlerini açtı yüzüme baktı ne yapacağını bilmiyordu ben de elini tutup sikimin üzerine götürdüm ve okşamasını söyledim yavaş yavaş okşamaya başladı sikim dim dik olmuştu şortu zorluyordu şortu çıkartmasını söyledim yavaş yavaş şortumu çıkarttı ve elini yine sikime getirdi ve sıkmaya başladı artık sikimin tüm damarları çıkmıştı . Baldızım kulağıma daha önce hiç bir erkeği çıplak görmediğini hiç ilişkisi olmadığını bakire olduğunu söylüyordu ve hala gözünü açıp sikime bakmıyordu. Ben de onun bekaretine dokunmayacağımı ama istediği gibi bakması gerektiğini söyleyerek cesaret veriyordum. eliyle hala sikimi sıkı sıkı tutuyordu gözünü açtı o şaşkın bakışları ile sikime baktı ve ne yapmalıyım dedi ben de onu yavaş yavaş yala dedim . Eğildi ve dondurma yalar gibi onu yalamaya başladı giderek daha iyi yalıyordu ben de dayanacak güç kalmamıştı ağızın boşalınca ne olduğunun şaşkınlığında ona spermleri yutmasını söyledim o da son damlasına kadar hepsini yuttu . Bir birimize sarılarak uzandık ama ben hala doyuma ulaşmamıştım biraz sonra onu tekrara okşamaya başlayınca o da karşılık vermeye başladı benimki yine kalkmıştı ben de onu uyarmaya başlayınca o da kendisini bana bıraktı . ben sırt üstü yatarak onu kucağıma oturttum ve elimle uyarmaya devam ettim artık demetevler escort o gelmek üzereydi sikimi arkasına dayayarak deliği zorlamaya başladım ama girmiyordu . Kalktım krem aldım ve onu önüme domaltarak arkadan yavaş yavaş zorlamaya başladım canını yakarak korkutmak da istemiyordum. Yaram tam taş kesmişti kaygan göt deline harpadanak soktum tabi kendisinin üzerine istediği gibi oturmasını söyledim. Ben de bu arada onu uyarmaya devam ediyordum o da sikimin üstüne yavaş yavaş oturuyordu başı girince canı yandı ve öylece bir süre hiç kımıldamadan üzerinde durdu biraz sonra tekrar oturmaya başladı yavaş yavaş benimki o dar tünelde ilerliyordu . Artık taşaklarıma kalçaları değmişti acı bir çığlık attı ve bir süre daha hareketsiz kaldı üstünde ben de bu arada uyarmaya devam ediyordum daha fazla dayanamayacaktım patlamak üzereydim o da artık rahat rahat oturup kalkıyordu sikimin üstünde zevk almaya başlamıştı ve içine patladım o da kasılmaya başlamıştı ve hep beraber doruğa ulaşarak üzerime yığıldı öylece . Sikimi bir süre içinde öylece tuttu canını yanmasının yanı sıra zevk aldığı da beliydi dudağımdan öptü ve çok güzel olduğunu söyledi. Sevinmiştim ilk ilişkisinden zevk aldığını söylemesi bana gelecek için ümit vermişti. Öylece uyuya kalmışız sabah kalktığımda ben hala çıplak yatakta yatıyordum baldız duşunu almış kahvaltı hazırlamış mutfaktaydı . Ben işimi o gün halletmiştim baldız da okul işini halletmişti ama bir birimize 1 gece daha ayırmaya karar verdik ve o gece de köye dönmedik .Bu şekilde ilişkimiz 6 ay sürdü daha sonra baldız bana bekaretini de verdi. Pek yakında yeni ankara ucuz escort ile karşınızda olacam

3883 total views, 0 today

Ankara ünlü escort hikayesi

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Etimesgut, Ankara Escort Tandoğan, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Etimesgut Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 25 Ağustos 2016

ankara escort

Ankara escort

Merhaba ankaranın elit beyleri sizlere bugün bi ankara escort bayan hikayesi değilde on numara hayatı film gibi olmuş birini anlatacam. Tıbben çocuğu yok ama 23 evladı olan ünlü oyuncunun hayatı ders çıkarılması ve örnek alınması gereken bir insan harbi bir adam.
17 Ocak 2016
“Turgay Tanülkü”
62 yaşındaki oyuncu, 18 yaşında girdiği cezaevinden 26 yaşında başka biri olarak çıkmış. Özgürlüğe ilk adımı atarken “Ben geri döneceğim buraya!” diye bir söz vermiş kendine. Tanülkü, ömrünü cezaevlerinde mahkumları tiyatroyla buluşturmaya adamış bir oyuncu… Çoğu insanın Kurtlar Vadisi, son olarak da Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde Şahinağa olarak tanıdığı Tanülkü’nün hikayesi dizi olacak kadar çarpıcı… 1981’den beri girip çıkmadığı cezaevi kalmadı. Üstelik o sadece mahkumların değil, onların çocuklarının da hayatlarına umut olmuş. 14’ünü cezaevinden aldığı 23 evladı var. Ve o evlatlardan çoğu üniversiteyi onun sayesinde bitirip hayata atıldı. Hatta içlerinden biri, hukuk okuyup savcı oldu!
Cezaevine girişinizle başlıyor hikayeniz. En başından anlatır mısınız?
– 1970 döneminde Ulucanlar Cezaevi’nde siyasi nedenlerle hapis yattım, 18 yaşımdaydım. Ve uzun dönem işkence gördüm, çocuğum olamayacak kadar ağır işkence gördüm. Bizim hayatımız hep bir dram. Çok mutlu olan bir kesimden değilim.
-Cezaevine girdiğinizde okuyor muydunuz?
– Ankara’da liseyi bitirmiştim, hukuk fakültesini kazanmıştım. Aynı zamanda da konservatuar sınavlarını da kazanmıştım. Tutuklandıktan sonra Ulucanlar Cezaevine gönderildim. Kendimi ve koğuştaki ağabeylerimi eğlendirebilmek için fıkraları oynuyordum koğuşun ortasında… Tiyatroyu küçük küçük koğuşa sokmuştum. Epey zaman böyle devam etti.
Ünlü oyuncu Turgay Tanülkü’nün hayatı film gibi…
Annemler beni Almanya’da biliyordu. Çünkü o zamanlar radyoda arananların listesi okunurdu, yakalandıktan sonra listeden ismin çıkardı. Ben yakalandığım için listede ismim yoktu. Onlara Almanya’da olduğumu söylemişlerdi. Haliyle benim hiç ziyaretçim gelmiyordu.
-Çocukları kurtarmam gerekiyordu. Onlar için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Yıllar sonra suçumun olmadığı anlaşıldı. 26 yaşımda çıktım cezaevinden. Tam sekiz güzel yılım gitmişti… -Ama çıktığım gün kendime bir söz verdim; cezaevine tekrar gideceğim! 1981 yılında mahkumlarla gönüllü olarak tiyatro yapmaya başladım. Gönüllü olunca idarenin de işine geliyordu. Ders yapıyordum orada. Her gün gidiyordum cezaevine. Mahkumlardan bir grup oluşturdum, ilk oyunumuzu o zaman sahneye koydu.
-Ben bitirdim konservatuvarı. Cezaevindeyken okula gidip gelebiliyordum gardiyan eşliğinde. Konservatuvarla cezaevi arasında iki cadde vardı zaten. Gardiyan okula kadar getirip bırakıyordu beni, akşamüzeri de alıyordu. Okuldakiler zaman zaman şüpheleniyordu durumumdan çünkü bilmiyorlardı cezaevinde olduğumu…
– Mahkumlar oyun oynar, gala yapardım, onların aileleri izlemeye gelirdi. Çocuklar gelirdi babasını, annesini seyretmeye. Oyun biter, misafirler gider, o koca koca adamlar sahneden iner, ailesinin oturduğu koltukları koklardı (ağlıyor). Tiyatro bir insan kokusudur. Çocuğum olmadığını ve olmayacağını biliyorlardı. Eşim sağ olsun kader deyip kabullenmişti. 27 yıldır evliyim… Bu galalar ve oyunlar sayesinde mahkumların çocuklarıyla tanışmaya başladım.
-Çocukların mutluluklarını gördüğümde küçük küçük para vermekten ötesini yapmak istedim. Ailelerle konuşmaya başladım “Okutabilecek misiniz?” diye… Durumlarını anlatıyorlardı… Önce kendi evlerinde okutmaya başladım. Erzaklarını alıyordum, kiralarını ödüyordum. Tüm bunların altından kalkabilmek için tiyatro dışında iş yapmam gerekiyordu…
NAYLON TORBA SATTIM, ÇAY OCAĞI AÇTIM
– Naylon torba sattım… Ankara OSTİM’de bir çay ocağı açtım. Oradan gelenlerle çocuklara destek olmaya çalıştım. O zamanlar TRT’de Ferhunde Hanımlar dizisinde oynuyordum. O da bir yere kadar yetiyordu. Ama o para epey güçlendirmişti beni. Eşimle konuştum ve çocukları almaya karar verdik. Anne baba çaresiz kalınca çocuklar sokağa ve suça yöneliyor.
45 YAŞINDA OĞLUM VAR
– İlk aldığınız çocuk şimdi kaç yaşında?
– 45 yaşında oğlum var şimdi. Ali ama soyadını vermek istemiyorum çünkü bir yerde yönetici… Ali’yi okutuyordum ama evinde kalıyordu. Benim de aklım ondaydı çünkü Ali’nin babası cezaevindeydi. Ama şöyle bir durum var, babalar içerde olunca anneler çalışmıyorsa, çocuklar ne yapacak? Ya babasının suçuna iştirak ediyor ya da başka yollara… Mesela uyuşturucudan baba içeri girmiş, karşısındaki avukat öyle bir para istiyor ki; kadın kocasını kurtarabilmek için o işi yapmak zorunda kalıyor. Bir zincirin halkası bu iş.
– Haklısınız. Siz nasıl devam ettiniz yardıma?
– Kız çocuklarını aldıktan sonra işin rengi değişti. Hepsiyle gurur duyuyorum ama bir kızım var; Merve Sultan Elgün şimdi savcı oldu. İki çocuğum, sahneye koyduğum oyunda rol alıyor. Birisi sinema biri de tiyatro mezunu. Ama cezaevinde parmaklıkların öbür tarafındaki çocukların, babalarına dokunamama isyanı… Babanın bunu görüp bacağına çimdik atıp, dik durup ağlamamaya çalışması… Sonra koğuşta isyan edip kafalarını duvarla vurmaları… Çok büyük dram vardır ankara escort  Bunlar beni çok etkiledi.
KARIMA ANNELER GÜNÜNDE 23 DEMET ÇİÇEK GELİYOR
– Çocukları okutmaya başladığınızda ailelerinden alıyorsunuz. Nerede barınıyor bu çocuklar?
– Beş tane evimiz var. Buca’da, iki tane İstanbul’da, iki tane Ankara’da…
– Nasıl altından kalkıyorsunuz bu giderin?
– Çalışıyorum. Raci Şaşmaz da sağolsun. Bana dersen ki “Evin var mı?” Yok. Arabam var bir tane.
– Çok takdir edilecek birisiniz…
– Şükür. Şu anda 23 çocuğum var. 11’i üniversitede okuyor, ufaklarım var, ortaokul lise çağında… Uşak Eşme’de Düz köyünde daha ufaklar var, onlar da çoban çocuklarıyla birlikte toprağı bilerek büyüyor. Ben ilkokulda köy enstitüsü öğretmenlerinden ders aldım. Onlar bana ne gösterdiyse çocuklarıma onu gösteriyorum. Bu nedenle çocuklarımın hepsi tarlayı, ağacı, toprağı bilir. Onlara bir dilim ekmek ver, bağa bırak ne yiyeceklerini bulur.
– Evlerde kim duruyor bu çocukların başında?
– Küçüklerin başında bir dostumun eşi duruyor. Onun da çocukları ve torunları var. Büyükler kendilerine emanet. Zaten büyükler artık küçüklere sahip çıkıyor, yardımcı oluyor. Zincirleme devam ediyor bu durum. Üstelik her tür düşüncelerinde özgürler. Ben Galatasaray’ı tutuyorum diye onlar o takımı tutmak zorunda değil yani. Kızlarımdan biri kapanmak istedi ve kapandı. Hiçbir ayrımcılığımız yok. Felsefi olarak ayrı ayrı tabaklarda yemek yedirerek büyütmedi onları. Tek tas ankara escort bayan, herkesin ağız tadı ortak. Biz öyle büyüdük. O zaman ayrımcılıklar kalkıyor ortadan. Benim Facebook’um, benim sigaram yok bizde. Ortak bir hesabımız var, oraya benim çalıştığım param, çalışmaya başlayan çocuklarımın katkıları ve dışarıdan çok güvendiğimiz isimlerin katkıları yatar… İhtiyacı olan alır…
– Aileleri bu duruma nasıl yaklaşıyor?
– Ailelerin bazıları çocuklar mesleklerini eline alınca aramaya başladı. Bu çok acı. Özellikle kız çocuklarının ailelerinin “Ne yapıyorsun?” diye sorması lazımdı. Soranlar var da, çok az. İşe girince aramak olmaz, vicdan yapmak olmaz. Erkekler daha bireysel… Sokaktan aldığım çocuklar da oldu, tinere bağımlı olanlar… Onlar çok kavgacı ve sert oluyor. Çocuklarımdan biri devamlı karakolluk oluyor. Beyoğlu’nun arka sokaklarında yaşadım bir süre… O zamanlar almıştım onları. Karım da kendini bu işe adadı. Anneler gününde 23 tane çiçeği geliyor (gülüyor). Bu çocukların hiçbir beklentisi yok.
– Baba mı der hepsi size?
– Evet baba… Ağır bir laf! (gözleri doluyor).
BABASI CEZAEVİNDEN ÇIKTI, KIZI SAVCI OLDU
– Gurur kaynağım dediğiniz Savcı Merve Sultan Elgün’den söz edelim isterim biraz da… Nasıl bir hikayesi var onun?
– Babası Buca Cezaevi’nde kalan mahkum oyuncularımdandı. Gala yaptık, aileler de gelmişti. Merve Sultan Elgün de kardeşi ve annesiyle oradaydı. Maltaya yani cezaevinin büyük koridoruna girdim. Yürürken iki kız çocuğu geldi elimden tuttu, biri “Turgay Baba dedikleri sen misin?” Escort ankara diye lafa girdi. “Biz okumak istiyoruz” dediler. “Tamam, sen kimin kızısın?” dedim, “Yogi’nin” dedi. Yogi’nin kalbi çok güzeldir. Şiir yazar, oyunculuğu vardır… “Ne olacaksın kız?” dedim. “Savcı” dedi!
– Neden savcı?
– İçeri girerlerken üst araması sırasında o dönemin cezaevi savcısı saçlarını okşamış onların. Hoşlarına gitmiş… O gün karar vermişti ve bunu dediğinde daha 12 yaşındaydı. Babasından izin aldık, Sultan’ı ve kardeşi Sare’yi aldım. “Hiçbir şeyine karışmayacaksınız” dedim… Sare de yüksek hemşirelik kazandı. Çok çalıştılar ama… Pikniğe giderdik kucaklarında test çözerlerdi. Hırs… Tutunmak zorundalar… Ve hukuk fakültesini kazandı. Okulu bitirip savcılık sınavlarına hazırlanmaya başlayınca ben neredeyse bunalıma girdim…
– Neden?
– Çünkü benim çocuklarım geçmişlerinden dolayı hayata bir sıfır yenik başlıyor. Kimileri yönetici oluyor, kimi başka pozisyonlarda görev alıyor. Çocukların geçmişleri bilindiğinde farklı davranmaya başlanıyor. Sultan sınavlara hazırlanırken, saçları ağardı, sarılık geçirdi. Çok sıkıntılar yaşadı. O sırada hep aklımdan şu geçiyordu; “Benden kaynaklı sıkıntı yaşar mı, babasından dolayı sıkıntı yaşar mı? Savcı olacak ama her şeyini araştırıyorlar. Kendi kendimi yiyordum. Ona da belli edemiyorum. Sınav bitti, başmüsteşar Kenan İpek “Seninle gurur duyuyoruz” dedi kızıma. O gün bütün dünya benim oldu. Bu çocuklar sıfırdan gelme…
– Babası şimdi ne düşünüyor?
– Cezaevinden çıktı tabii. Ve gurur duyuyor ama onun bir sözü ağırıma gider hep. Kızına dedi ki; “Ben sadece seni doğurttum kızım ama Turgay Baban sahip çıktı.” Tüm çocuklarım ailelerine gitsin istiyorum.

4023 total views, 0 today

eniştem kocam oldu sexse bak

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Esmer, Ankara Escort Etimesgut, Ankara Escort Sarışın, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Mamak Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 24 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Ankara’m Merhaba. Adım Canan. Bundan  beş yıl önceydi. 18 Yaşında ergenliğe yeni adım atmıştım. Göğüslerim,kalçalarım yavaş yavaş belirmişti. Göğüslerim çok sertti. Kendimle ilgilenmeyi kendimi aynada dakikalarca incelemeyi çok seviyordum. Artık çocukluktan çıkıyordum. Doğal olarak da kendim kadar karşı cinsi de izliyordum.Bazı arkadaşlarım bir erkekle sevişmenin ve sikişmenin dünyanın en tatlı şeyi olduğunu söylüyorlardı. Tabi ben kendimi bir erkek  tarafından sikilirken hayal etmeye başladım. Hayali bile çok tatlıydı. Yarıyıl tatilinde ankara ya teyzemlerin yanına gitmeyi istediğimi söyledim anneme. Kabul ettiler. Teyzem 25,eniştem 30 yaşındaydı. Teyzemin bir oğlu ve bir kızı vardı. Beni terminalde eniştem karşıladı. Hava çok soğuktu. Hemen eve gittik ve yemek yedik. O gece biraz üşüdüm. Teyzem beni hala tam bir çocuk gördüğünden çok rahat davranıyordu. Bir gece rüyamda eniştemin beni siktiğini gördüm. Çok tatlıydı. Uyandım,acaba gerçekten eniştem beni siker mi diye düşündüm. Sikilmenin de ne olduğunu tam bilmiyordum ama yine de hem merak ediyor hem de sikilmek istiyordum.Ankara ucuz escort Eniştemin siki nasıldı acaba. Bir gün bunları izlemeye kara verdim. Çocukları uyuttular. Biz yatıyoruz deyip odalarına geçtiler. Hemen kapılarına yanaştım,kapı zaten yarı aralıktı. Biraz sonra sesleri gelmeye başlamıştı. Teyzem inliyordu. Bunun zevkten olduğunu daha önce arkadaşlarım anlatmıştı. Erkeğin siki ama yavaş yavaş girerken sik bir de kalınsa kadın o anda acayip zevk alır ve neredeyse bağırırmış. Teyzem de bağırıyordu sanki. Sezdirmeden baktım. Teyzem elleri ve dizleri üzerinde öne doğru eğilmişti. Oda her şeyi görebileceğim kadar aydınlıktı. Eniştem arkasından teyzemin amını sikiyordu. Çok güzel bir görüntüydü. Öyle fena olmuştum ki böyle bir şeyi ilk defa görüyordum. Eniştemin o fazla uzun olmayan fakat bilek kalınlığındaki siki teyzemin amına girdikçe ben kendimi kaybediyordum. Dayanamayıp oradan ayrıldım. Yattım ama uyumak ne mümkün. İlk defa görmüştüm ama korkmamış, ürkmemiş ben de istemiştim.Ertesi gün onlar gayet neşeli bir şekilde duş aldılar ve eniştem işe gitti. Benim bu durumu anlamayacağımı düşündüklerindendir herhalde çok rahat davranıyorlardı. Neyse ben onların bilgisayarından internete girdim ve ayıp şeylerin olduğu siteleri bulup resimlere baktım. Her şeyin en detaylı şekline kadar incelemesini yaptım. Bir sitede karşıma genç bir kızı siken orta yaşlı bir adam gördüm beni iyice azdırdı. Zaten eniştemi istiyordum. Bu da üstüne tuz biber olmuştu. Amımla yavaş yavaş oynamaya da başlamıştım. Bakireliğin de ne olduğunu öğrenmiştim. Ama enişteme kendimi siktirmek için yapamayacağım yoktu. Birkaç gece daha onları izledim.

Yine nete girmiştim,o sitelere bakıyordum ki içeri birden eniştem daldı ve hemen bilgisayara baktı. Elim kolum bağlanmıştı. Zaten bilgisayardan da fazla anlamıyordum. Ekranda yine genç bir kızı siken o adam vardı. Eniştem şok olmuştu. Derhal bilgisayarı kapattı. Teyzem çocuklar parktaydı. Escort ankara Beni salona çağırdı. Yerin dibine geçmiştim ama salona da gittim. Yanına oturttu. Bana nasihat etmeye başladı. Beni anladığını ama henüz böyle şeylere hazır olmadığımı falan anlattı. Ben çok utanmıştım belki ama fırsat bu fırsat diye düşünüyordum. Onları defalarca izlediğimi ve çok etkilendiğimi,meraktan o resimlere baktığımı anlattım. Bana yardım etmesi gerektiğini söyledim. Bak sen dedi. Saçlarımı okşadı. Yanağıma bir öpücük kondurdu. Elini;yüzümde,boynumda,açık olan omzumda yumuşakça gezdirdi. Daha sonra hafifçe yeni dikleşen göğüslerime dokundu. Kalbim duracaktı ki kapı açıldı ve teyzem çocuklarla geldi. Sonra ben odama kaçtım. Adet görmeye yeni başladığımdan teyzem bana hasta mısın diye sordu. Sanki bilmiyor muşum gibi hayır çok iyiyim dedim. O da benim bugün adetim başladı dedi. O ne demek dedim. Yakında anlarsın dedi. Sen anlat dedim. Anlattı ve akşam yattık.
Ertesi gün akşam yemeğinden sonra teyzem ben çok yorgunum deyip erkenden yattı. Tabii benim aklım fikrim eniştemde. Acaba geçen günkü gibi yaparmı diye düşündüm. Amımın içinden sanki bir şeyler akmıştı. Amımı biraz okşadım,müthiş bir duyguydu Birden eniştem benim odama geldi. Nasılsın dedi. Eh işte dedim. Yanıma oturdu ve beni yine okşamaya başladı. Ben sadece bekliyordum. Üzerimde atlet ve külottan başka bir şey de yoktu. Atletimi yavaşça çıkardı. Ben utanır gibi oldum bana fısıltıyla utanmamamı söyledi. Bunun normal ve çok güzel olduğunu fısıldadı. Ben çıldıracaktım. Bakireyim dedim. Güldü. Atletimi çıkarınca dipdiri göğüslerimi emmeye başladı. Çok güzeldi. Amım sırılsıklam olmuştu. Beni yatağa uzattı. Kilodumu da yavaşça çıkardı. Ben gözlerimi kapattım. Amımı yalamaya başladı. Ben zevkten yerimde duramıyordum. Kalçalarımı avuçluyor, okşuyor bazen da sıkıyordu. Biraz sonra ben müthiş bir zevkle bağırmaya başladım. Ağzımı kapattı. Ben bitkin düşmüştüm. Sonra o, o muhteşem sikini çıkardı. Bana yalamak ister misin dedi. Ben dilimi değdirdiğim anda suratıma teyzeme fışkırttığının aynısını fışkırttı. Hemen gidip temizledim. Döndüm o da sikini pijamasına yerleştirmişti. Ona sikişmek çok güzelmiş dedim. Bana daha bu yarısı bile değil. Sen asıl zevkli kısmını görmedin dedi. Onu da yap dedim olma dedi. Bakiresin dedi. Hiç umurumda değil dedim ama yapmadı. O yıl oradan ayrıldım ve hala beni sikmesini bekliyorum. Herkese selamlar.
Seksi Baldızım|İstanbulda yaşayan ve şirket sahibi oldukça renkli bir kişiliğe ve çevreye sahip olan 28 yaşında bir gencim. Adım murat. Anlatacağım olay bundan bir hafta önce oldu. Yaklaşık 3 yıldır birlikte olduğum birisi ile nişanlıyım. Nişanlımın adı Özlem ve oldukça güzel ve bakımlı bir bayandır. Baldızım Selin ise incecik vücuduna oranla süper göğüsleri ve kalçaları olan yüz güzelliği çok güzel olmasa da insanın aklını başından alacak kadar seksi birisidir ve bu seksiliğini cömertçe sergilemekten hiç kaçınmaz. Nişanlım ve ailesi ile çok iyi anlaşıyorum. Nişanlımın babası bir haftalığına işleri nedeniyle şehir dışına çıktı. Evdeki ustaların başında durmam ve kızlarında yanımda olmam için kayınvalidem beni evlerinde kalmam için davet etti. İşyeri sahibi olduğum için mesai gibi bir derdim hiçbir zaman yok. Ustalar evin tamamını restore edecekleri için oda oda yıkıp çalışmaları gerekecekti. İlk gün gerekli ustaları toparlayıp yapmaları gerekeni anlatarak çalışma ve iş planı yaptık ve çalışmak için onları yalnız bırakıp evden çıktım. Bu arada evin nişanlımda olan anahtarlarını da ben aldım. Herkes işte olduğu için gün içinde gelip kontrol edecektim akşamda nişanlım ve baldızımı alıp eve dönecektik. Ustaları eve bırakıp çıktıktan sonra işlerimi halletmeye başladım. Yaklaşık 2 saat sonra ajandamı evde unuttuğumu fark ederek almak üzere eve gittim. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde hemen girişin az ilerisinde olan mutfak tezgahından ajandamı alıp çıkacakken ortalarda hiçbir usta olmaması dikkatimi çekti. Ve salondan ilerlerken en arkada bulunan kayınvalidemin yatak odasından garip garip sesler geldiğini fark ettim. Odanın önüne geldiğimde içeride bir şeylerin olduğunu anlamam fazla uzun sürmedi. Benim yaşı 52 olan kilolu ve pekte öyle güzel olmayan kayınvalidem ustanın önünde eğilmiş ustanınkini ağzına alırken diğer 2 kişi siklerini çıkarmış 31 çekiyor diğeri de kayınvalidemin amını yalıyordu. Bu olay karşısından ne hissetmem gerektiğini düşünürken bunu kullanarak baldızımı sikebilirim düşüncesi ile hiç sesi çıkarmadan olacakları izleme kararı aldım. Kayınpederin aç bıraktığı son derece ortada olan kayınvalidem önünde duran ustanın sikini sanki dibinden kopartıp hepsini yiyecekmiş gibi emiyor ısırıyor garip garip sesler çıkarıyordu. Herkes durumundan oldukça memnun gözüküyordu.
İki kişi kayınvalidem Aynuru tamamen soyup sırtı üstü yatırdılar. Usta az önce yalanmaktan ucu mosmor olmuş sikini dibinden tutarak Aynurun ödündeki yerini aldı. Diğer iki kişi siklerini Aynurun ellerine teslim ettiler. Ustanın sikini birden köklemesi ile Aynur bir çığlık attı ve elinde tuttuğu siklere asılmaya başladı önce birini sonra diğerini ağzına götürüyor hepsini ağzına sığdırmaya çalışıyor bir yandan sikin beni dağıtın sikicilerim diye bağırıyordu. Boşta kalan diğeri de Aynur un göğüslerini sıkıyor bir eliyle de 31 çekiyordu. Usta öyle hızlanmıştı ki Aynurun zevk çığlıkları odayı yankılıyordu. Sanırım Aynur ikinci orgazmına doğru ilerliyordu. Usta son bir çığlıkla patladı ve yerini delikanlılara bıraktı. Çocuklardan biri sırt üstü yatağa yatıp Aynuru amının üzerin oturtturdu. Bunu yapmadan öncede bir bezle amını tamamen kuruladı. Aynur sikin hizasında dururken ankara escort arkadaki sırtından bastırarak birden oturttu. Aynur öyle bir çığlık attı ki bu herkesin hoşuna gitti. Bir müddet sikin üzerinde zıpladıktan sonra diğer arkada olan eliyle sikini tükürükledi ve Aynurun göt deliğini genişletmeye başladı. Bu arada diğer genç ve ustada siklerini Aynurun eline ve ağzına veriyorlardı. Arkada duran sikini göte yerleştirdikten sonra tempo tutturdular ve bir 10 dakika kadar Aynuru dağıttılar. En son boşta kalan gençte arkadaşını götünden çıkartıp kendi yerini aldı ve uzun süredir 31 çekmenin etkisiyle hep beraber boşaldılar. Ben bu manzara karşısında etkilenmekten daha çok bunu baldızımı sikmenin planları için nasıl kullanırımı düşünüyordum. En son usta bizim kayınvalideyi domalttı ve çocuklardan aldığı bir bezle her yerini kuruladığı kayınvalidemin götüne birden sikini geçirdi. Bu sefer kayınvalide o kadar çok bağırdı ki herkes bir an biri duyacak diye korktu. Aynur içindeki sike alıştıktan sonra tekrar çığlıklar atmaya sikin beni dağıtın beni diye bağırmalara devam etti. Bu arada diğer gençlerde 31 çekiyorlardı bir 10 dakika kadar sonra usta sikini Aynur un götünden çıkarıp yüzüne doğru attırmaya başladı. Bunun üzerine diğerleri de Aynur un yüzüne göğüslerine her yerine boşalttılar menilerini. Hepsi yorgun bir şekilde yatağın üstüne yığılıp kaldılar. İlk kendine gelen kayınvalidem oldu ve bundan kimseye bahsetmemeleri gerektiğini hepsine daha çok para vereceğini söyledi ve işi uzatmalarını çabuk bitirmemelerini istedi. Akıllı olduğu belli olan usta da her gün seni bu kadar sikersek bitmez zaten bu iş dedi ve gülüştüler. Ben hemen oradan ayrılıp işlerime devam ettim. Akşam için plan yapmalıydım. Akşam olunca nişanlımı ve baldızımı alıp eve geldik. Duş faslından sonra salonda yemeğe oturduk hep beraber. Hepsi bana ustaları bulduğum için ve işi takip ettiğim için teşekkür ediyorlardı. Kayın validemin yüzünde garip bir mutluluk vardı. Ben bir ara herkes masada iken.
– Bugün gündüz eve uğradım ustaların çalışmalarından çok memnun kaldım. Çok iyi çalışıyorlar. Dedim O anda kayınvalidem elindeki kaşığı yere düşürüp bir ara afalladı.
– Sen bugün eve mi geldin. Dedi
– Evet geldim çalışmalarını kontrol etmek için bir ara yatak odasında ölçü alıyorlardı ustalar dışarıdan izledim yaptıklarını ve evden çıktım. Dedim.
Bunun üzerine kayınvalidem iyice şaşırmış bir şekilde sustu. Kızlar ne olduğundan habersiz masayı toplamaya başladılar. Bizde Aynurla televizyonun karşısına aynı koltukta yan yana oturduk. Kızlar içerde bulaşık ve çay işlerini hallederken ben bugün çok iyi idin dedim. Herhalde 1-2 aylık açlığı gidermişsindir deyince. Lütfen sus duyacaklar şimdi rezil olacam diye beni susturdu. Bende bundan bir şartla kimseye söz etmem dedim. Zaten bir kızını sikiyorum bana diğer kızına siktireceksin dedim. Aynur buna çok şaşırdı ben bunu nasıl yaparım ne söylerim falan gibi şeyler gevelerken bu konuda oldukça tecrübelisin 4 kişiyi ikna edip kendini siktirdiğine göre bir kişiye de ikna edersin dedim ve olacakları beklemeye başladım. Ankara escort bayan Tekli koltuğa geçerek bir yandan televizyona bakıyor bir yandan da Aynurun mimiklerine bakıyordum. Sanırım nasıl yapacağını düşünüyordu. Kızlar odaya geldiklerinde annelerin düşünceli halini sorduklarında cevap alamıyorlardı. Tüm ısrarlarına rağmen sürekli ben iyiyim dedi. Gece yatma faslı gelince bana salona yer yatağa serildi. Gece nasılsa nişanlım özlem herkes uyuduktan sonra gelecekti yanıma. Herkes yattı ve bende nişanlımı beklemeye başladım. Gözlerim kapalı baldızımı hayal ederken kayınvalidem çıkıp geldi.Bunu ancak bir şekilde yapabiliriz dedi. Önce Özleme uyku ilacı içirip uyutmalıyız daha sonrada ben bir şey uydurup selin ikna etmeliyim deyince. Bu planı bu gece uygulamanın zor olacağını düşünüp yarın geceye bıraktık. Ben nasılsa özlem geleceğinden rahattım. Çünkü elimde kalmayacaktı.
Biraz uzanmışken benim yarak delisi nişanlım çıkıp geldi üzerine ince bir gecelik ve içinde hiçbir şey yoktu. Birden üzerimdeki pikeyi çekip aldı. Şortumu çıkarıp benim siki ağzına alıp yoğurmaya başladı. Azdığı belliydi. Deli gibi ısırıyor emiyor bunu içimde istiyorum diyordu. Hemen kendisini yere yatırıp dizlerinin üzerinde götü bana dönecek şekilde arkasına geçtim. Göt yanaklarını iyice ellerimle yana doğru ayırdığımda gecenin loş ışığında parlayan göt deliğini dilimle yalamaya gevşetmeye başladım. Bir müddet genişlettikten sonra sikimi elimle kavrayıp götünün etrafında gezdirip özlemi deli ediyordum. Hadi artık sok içime gir diye bağırıyordu bana. Bu sesler üzerine kapının önünde bir gölgeyi fark ettim bu baldızım selin olmalıydı. Ben bu bilinçle tek seferde birden siki nişanlımın götüne kökledim acı çığlıklarına aldırmadan girip çıkmaya başladım. Ben girdikçe daha çok daha çok sik beni deli ediyorsun beni erkeğim diye bağırıyordu. Bu arada camdaki gölgede de hareketlilikler vardı. Sanırım baldız kendi kendini tatmin ediyordu. Bu şekilde özlemi 10 dakika kadar siktikten sonra içinden çıktım ve sırtı üstü yere uzandım. Nişanlım sikimi ağzına alıp ucu mosmor olmuş sikin ucunu ağzından hiç çıkarmadan deli gibi emiyordu ve boşalmam çok uzun sürmedi. Tamamını ağzına alan nişanlım bunları yutmadı ve tekrar sikimin üzerine boca etti ve daha sonra bu sıvılarla birlikte tekrar 31 çektirmeye başladı. Güzel seksin ve baldızımın izlediğini bildiğim için sikim inmemişti dahi. Bu vaziyette biraz daha sikimle oynayan özlem daha sonra sikimi dibinden kavrayarak kendini yukarı çekti ve üzerin oturdu. Hiç havaya kalkmadan kendini o kadar çok dibe bastırdı ki alabildiği en son noktaya kadar siki içine hapsedip kalçasını öne arkaya oynatmaya başladı. O kadar hızlı ve sıkıydı ki hava bile sızdırmıyordu içeri. Bu vaziyette zevkin doruklarında çığlık çığlığa birbirimize iltifatlar ederek aynı anda tekrar boşaldık. Ve nişanlım yanıma uzandı. Beraberce uyuduk. Daha sonra kayınvalidemin bana baldızımı nasıl siktirdiğini ve ondan sonrada hep beraber nasıl grup yaptığımızı anlatacağım. Şimdi gözüm yatalak annelerine baktığı için hiç evlenmeyen 40 yaşındaki bakire teyzelerinde. Bakalım onu nasıl sikecem.Tatlı Yengem Anlatacağın Hikaye bundan yaklaşık 1 yıl önce oldu ben Almanyadan izine gelmiştim dayımda beni davet etti bende önce dolaşayım sonra giderim dedim ailem geç kalma deyip ısrar etti asıl amacım gündüz kimse yokken gitmekti ve saat 16 gibi dayımlara gidiyordum bu arada yengemin seksiliği düşünüyordum köyde herkes ona hasta idi şimdi 35 yaşında ve çok güzel ve büyük götü vardı bunu düşünürken bir yerde tuvalete girip mastürbasyon yaptım yengemi görmek onunla yalnız kalmak için sabırsızlanıyordum ve eve gittiğimde kapıyı küçük oğlu açtı annen nerede diye sordum o annem yatıyoo deyince ona para verip bakkaldan kendisine çikolata almasını söyledim oda koşarak çıktı içeriye tam girdimki yengem televizyonun karşısında uyuyor ve kırmızı külotu götünü az bir şey kapamış ama sanki ben sikilmek istiyorum der gibi duruyordu elimi götüne attım dayım geldi sanıp neden erken geldin dedi bende ona sarılıp götünü okşayıp öperek hı hııı dedim ve devam ettim

3725 total views, 0 today

ankarada bir escort bayanın hayatı

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Tandoğan, Ankara Merkez Escort, Çankaya Escort, Mamak Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 23 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Merhabalar başkentin elit beyleri ben ankara escort bayan Selma Evliydim, boşandım, 8 yaşında bir oğlum var, ona da baba annesi bakıyor. Bu durumdayken zaten hayatta alamam. Ama yanına çocuğunu alıp da işe giden var.3 yıl düzgün bir işim vardı ama bıraktım. Bunu da önceden yapan biri değildim, ihtiyacım vardı, yapmak zorunda hissediyorum kendimi ve yapıyorum. Hiç kendime yakışmadı ama artık içindeyim. Çevremde bunu yapanlar vardı, benim hayatım da “Bir arkadaşım var görüşür müsün” diye başladı. Çok samimi arkadaşlarım “Buna git” dediklerinde gidiyorum, ama kazık yediğim, oyuna getirildiğim, arkadaşlarımla eğlenmeye gittiğimde satıldığım oldu.

Bu işte olan bir insan, her şeye boş insandır. Onun ölüm korkusu yoktur. Her yere gidebilir. Uyuşturucu da kullanıyorsa her yere girer çıkar. Kendi başıma çalışıyorum, mimlenmek istemiyorum ve bir süre sonra bu hayattan kurtulmak istiyorum. Kimse de bilmez, normal bir hayatım var.

Aynen, çünkü işteyken oynuyorum. Gündüzleri de geceleri de ne zaman haber gelirse gidiyorum. Bazı insanlarla bir kereden fazla görüşüyorum, haftada bir kere muhakkak görmek isteyen oluyor. Birileriyle çalışanlar çok daha fazla kazanıyor. Ben birinin yanında sabaha kadar durduğumda 500 TL alıyorsam, birileriyle çalışanlar 1500 TL kazanıyor. Ama onlar mesela 300 TL’sini aracıya vermek zorunda kalıyor. Ben ayda 6 bin lira kazanıyorum. Alışık olmadığım için ilk başlarda para konuşmadan gidiyordum, çantama koyuyorlardı.

Ruhumu sadece paraya asıyorum. O ruh filan gitti. (Ağlamaya başlıyor, “Aslında hiç ağlamazdım” diye de not düşüyor.) Bazı insanlardan tiksiniyorum, ucunda para da olsa ağzı koku veren erkeklerle yapamıyorum. Para da almıyorum, çekip gidiyorum.

Başta “olan kadınlara oluyor” diyordum ama şimdi fark etmiyor, onlar da benim şeyimin kiri.

Çok sıkılıyorum, bir de çok fazla sapık tanıyorsunuz. Kibirli, aşağılayan, “Paranı verdim lan, bilmiyorsan yapma, öğren de yap” diye hakaretler işitiyorum. Biriyle birlikte oluyorsun, sabaha kadar bir şey yapacak halim kalmıyor, uyumak istiyorum izin vermiyorlar. Ama bazıları da çok farklı, çok iyi insanlar çıkıyor. Gerçi fark etmez, erkeklerden tiksiniyorum. Bir daha sevgi aşık olabileceğimi, uyuşturucusuz seks yapabileceğimi de sanmıyorum.

Futbolcuların mesela iktidarsızlık problemi olmaz. Ama bazı sanatçılar, oyuncular ağır uyuşturucu kullandıkları için bununla çok sık karşılaşıyorum. Yatakta gücü kaybolduğunda terbiyesiz . Sen de karşılık verirsen dayağı yersin.

Kızların anlattıkları yüzde 100 doğrudur. Eminim. Çünkü başımıza çok fazla böyle şey geliyor. Paramızı almadan canımızı kurtarmaya çalıştığımız oluyor, uyuşturucu kullananlar oluyor. Bu kızlar isimleri çıksın istemez, demek ki gerçekten canlarını kurtarmak için polise gittiler. Kızlar ünlü olmak isteseler başka yolları var o işin.

Bana da bıçak çekildi. Ama bu tarz şiddeti ters ilişki isteyenler yapıyor. Önce istiyor, sonra kabul etmeyince sinirleniyor, sonra seni ikna edebilmek için iyi davranıyor, sonra sen tekrar “İstemiyorum” dediğinde bu sefer vuruyorlar, bıçak dayayıp silah çekiyorlar.Otele gittiysem, eğer şiddet kullanılacak gibi olduysa “Odanın önüne çıkar bas bas bağırırım” diyorum. Genelde de iş adamları rezil olmamak için hemen susuyorlar. Zaten otele iş adamlarının yanına gittiğimizde, 5 yıldızlı otellerde kimliğimizi istemiyorlar. Şimdi bir de ev işletenler var. Rezidansların çoğunda böyle evler var. Ama oteller bizim için daha güvenli. O rezidanslarda başımıza bir şey gelse kimsenin ruhu duymaz.

Kırbaç, kelepçe, ters ilişki isteyenleri asla kabul etmem. Para hırsı olanlar her ortama giriyor. Ben en fazla 4 saat, en az 15 dakika kalıyorum. İşim 2, 3 dakika sürerse 200 TL alıyorum. 70 yaşında bile çağıran var, iş bitmiş çabalıyorlar.

Bir adamı vibratörle tatmin etmek zorunda kaldım. Gülmek geliyor içimden ama gülemiyorum. Yanımda ölseler umurumda olmaz. Onlar bize nasıl “paralı” diye bakıp aşağılıyorsa, biz de onlara insan gibi bakmıyoruz. İç çamaşırıyla çıkan, sutyen takmış, jartiyer giymiş ankara vip escort oluyor. “Hadi kocacım kollarımı bağla, döv beni, sen beni yap” diyenler, sonra ağlayanlar oluyor.

Bu işin parayla, eğitimle alakası yok. Bazı oyuncular da öyle ama en sapık tipler escort ankara arasından çıkıyor. Bütün kadınları elde etmişler, farklı zevkler arıyorlar. Sadece erkeklerle beraber oluyorum ama sonradan o karşılaştığımız yerden çağıran kadınlar da oluyor. Kadın arıyor mesela, “Sevgilim var yanımda, sen de gel” diyor. Ya da beni oturtup seyrettiriyorlar. Bazen iki erkek arıyor, onlar ilişkiye giriyor…

Şu anda bu işi yapan o kadar çok kadın var ki, fiyat yok, para düşüyor. Çok para almak için ya çok güzel ya da çok genç olacaksın. Geceliği 1000 liraya kadar gidiyorlar. Ünlüyse eskort, o zaman gecede 2 bin TL kazanıyor. Evli, kapalı, açık ne kadar kadın varsa parasızlıktan bu işe başlamış. Evli olup kocasının, kaynanasının bildiği de oluyor. Koca evde oturuyor, kaynanası adam buluyor. İcra memuru var arkadaşım, o da yapıyor. Öğretmenler, doktorlar bile var… Evlilerin çoğunun Ankara escort da takma isimleriyle sayfaları var, oraya pornolarını koyuyorlar.

Var. Ben de ondan hoşlanıyorum ama âşık olamam. O bana kız arkadaşıymışım gibi davranıyor, evimden alıyor, muhabbet ediyoruz, film seyrediyoruz, normal bir ilişkiymiş gibi…  Hiç zevk aldığınız olmuyor mu? 40 yılda bir, belki.

Var. Ama onlar aslında bize bir şey yaptığını düşünse de parasına bir şey yapıyor. İş adamları asla aynı kızla bir daha görüşmez, hep farklı kızlar isterler. Futbolcular ev partisi verir genelde ve grup ister. Onlar sorunsuz müşteri, paranı iyi verir. Futbolcuyla menajeri çağırır bazen, o zaman iki kişi gideriz, ikiye iki, artık kim kime! İki kız bir erkek olursa “Siz sevişin ben izlemek istiyorum” derler.

Çoğu evli, evinde karısı var, başka sevgilisi var ama yapıyor işte. “Niye yapıyorsun” diye sorduğumda karısından şikâyet çi oluyor çoğu erkek. “Değişiklik istedim, mutlu değilim hayatımdan” diyorlar. Zaten biz sormadan anlatmaya başlıyor hepsi. Ben de dinliyormuş gibi yapıyorum. Zaten onlar bize daha çok soru soruyor. “Başka bir iş yapsana, hiç sana yakışıyor mu” diyor mesela, amaçları sadece seni parasız götürebilmek aslında. “Seninle sevgili olacağım” diye kandırmaya çalışıyor.

2661 total views, 0 today

ankara sınırsız escort ların sexsi

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Escort Sarışın, Ankara Kızılay Escort, Ankara Merkez Escort, Gölbaşı Escort, Rus Escort 22 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Merhaba ankara nın elit beyleri benim tadımı alamayan lar için bir fırsat ankara escort bayan sevenler Yengem mükemmel bir hanım. Hatta o kadar ki benim için anne yarısı gibidir. Hatta ben onu kendime idol şekilde alırım o kadar aşırı severim. Benim yaşım da ona yakın bulunduğu için birlikte aşırı keyifli zamanlar geçiririz ve çok fazla derecede de eğleniriz. Saatlerce beraber alışveriş yaparız ve çok aşırı sık görüşmeye başlarız. Yengemle yalnızca bir sokak arayla oturuyoruz. Ben de çalışmadığım için onlarda yaşıyor bu gibi bir şey oldum bundan sonra hiç onlardan çıkmıyorum. Onunla uzun uzun sohbet ediyoruz ve ben onunla sohbet etmekten aşırı haz alıyorum. Neyse bir sabah yine kalktım ve erkenden dayımlara gittim. Yengemle oturup kahvaltı yaptık ve kahvaltının ardından da çay keyfi yapmaya başladık. Bu arada dayımda evdeydi oturmuş tv karşısında çay içiyordu. Bir saat falan geçmişti ki yengem benim bir işim var dışarıya çıkıcam dayın evde 2 saate kadar gelirim siz dayı yeğen oturun dedi.Dayımı da çok fazla severdim ben de tamam dedim. Neyse yengem gittikten sonra mutfağa girdim ve mutfağı temizlerken dayım da yanıma geldi. şaka ile karışık bana arkadan sarıldı lakin o anda bile sertleşmiş yarağını hissettim.Şakayla karışık göğüslerime falan da dokunuyordu ve bu benim çok aşırı hoşuma gitmişti. Neyse bir süre sonra işler yolundan çıkmaya başlanmıştır. Dayım şakaların dozunu arttırmıştır ve en sonunda da üzerime yürümeye başlanmıştır. Ben şok olmuştum dayı ne yapıyorsun diyerek arka kaçmaya başladım. Dayımda aklımdan çıkmıyorsun çok aşırı güzelsin diyerek üstüme gelmeye devam etti. Bir yandan korkuyordum bir yandan da aşırı hoşuma gidiyordu. Sonra bana karımdan çok fazla seni düşünüyorum dedi. Ben gene direndim ve dayı ben senin yeğeninim ne olur kendine gel dedim. ama dayım durmadı ve beni tuttuğu gibi duvara dayadı.Sonra da dudaklarıma yapışıp öpmeye başladı. O kadar escort ankara tuhaf hissediyordum ki hem istiyor hem de yengem istikbal diye korkuyordum. Dayım sonra ellerini göğüslerime attı ve okşamaya başladı. O dakikalarda kendimden geçmiştim ve bundan böyle nerdeyse sik beni diye yalvaracak kıvama gelmiştim. Sonra elini amıma attı. Amıma dokunması ile amımdan şarıl şarıl sular akmaya başlanmıştır aşırı azmıştım. Dayım bana daha önce sikilip sikilmediğimi sordu ama hiç cevap vermedim. Beni tutuğu bunun gibi domaltarak hem amımı hem de göt deliğimi yalamaya başlanmıştır. O kadar zevk alıyordum ki zevkten inlemeye bile başlamıştım. dayım sikini amıma sürtmeye başladı. Biraz sonra kızlığım kızılay escort bozulacaktı fakat bu benim umrumda bile değildi. Dayım yavaş yavaş sokmaya başlanmıştır. Başı girince ımmmm diye inledim. Ondan sonra sikini arka çekti ve aniden dibine kadar kökledi.O lahza canım çok aşırı acıdı lakin dayım amımın arasında biraz bekledikten sonra git gel yapmaya başlayınca canımın acısı da geçti. bundan böyle kızlığım bozulmuş amımdan kanlar süzülüyordu lakin ben sırf aldığım zevke bakıyordum. daha evvela hayatımda böyle bir sevk görmemiştim. Dayım beni mutfakta katı bir biçimde sikmeye devam ediyor bir yandan da karım böyle haz vermiyorbundan böyle daima seni sikecem diyordu. Yaklaşık 10 dakika beni o pozisyonda sikti ben birden titremeye ve boşalmaya başladım. Daha evvela hiç orgazm olmamıştım ilk kez oluyordu. Ben boşalırken dayım hala sikmeye devam ediyordu bu da aldığım zevki iki katına çıkarmıştı.Ankara escort Biraz sonra dayım da boşaldı fakat hala doymamıştı. Beni bir posta da tezgaha oturtup sikti. ikimiz de fazlası ile keyif aldık. bundan sonra dayım her fırsatta beni sikiyor

2593 total views, 0 today

ankara da kaçamak bir escort günüm

Ankara Escort, Ankara Escort Bayan, Ankara Kızılay Escort, Çankaya Escort, Rus Escort, Üniversiteli Escort 21 Ağustos 2016

ankara escort

ankara escort

Merhaba arkadaşlar ben ankara escort bayan Burçin beni popomdan tutarak kaldırdı ve yukarıya, yatak odasına çıkardı. Odaya geldiğimiz gibi beni yatağa attı ve kapıyı kapattı……Kapıyı kapatıp yatağa doğru yanaştı. Yanıma oturdu. Elini bacağımda gezdirdi. Birden üzerime çıktı. Dudaklarıma eğildi ve bastırdı. İçim gıcıklanıyordu. Onu istiyordum ama bu yaptığım doğru olmazdı. Ama devam ediyorduk. Harry daha sert öpmeye başlamıştı. Dudaklarımdan yavaşça ayrıldı ve boynuma gömüldü. Hem emip hem de öpüyordu. Onu istiyordum ama yapamazdım. Omuzlarından onu ittim. “Harry olmaz. Hazır değilim.” “Kes sesini! 3 yıldır bu anı bekliyorum. Bu gece benim olacaksın. Kaçamazsın da. Burası benim evim. Sende istiyorsun biliyorum. Hadi söyle.” “B-ben..” “Hadi söyle. Dün sürekli inleyen sendin.” “Tamam be! Seni istiyorum tamam mı? Sana aşığım. Bana istediğini yapabilirsin. Ama aşırıya kaçma.” “Tamam bebeğim. Sonunda. 3 yıldır. Sonunda.” dedi ve nefesini yüzüme verip boynuma geri döndü. Küçük küçük öpücükler kondurarak sütyenime gelmişti. Ellerini belimin yanından kaydırarak sırtıma doğru bir yol izledi. Sütyenimin kopaçasını açtı ve çıkardı. Kalbim deli gibi atmaya başladı. Hiç bu kadar ileri gitmemiştik. Ama bu gece olacakları tahmin edebiliyordum. Tekrar boynuma döndü ve küçük küçük öpücük kondurarak göğüslerime gelmişti. Sağ göğsümü ağzına aldı. Canım acıyordu ama bu inanılmaz bir hazdı. Elimi saçının arasına geçip onu daha fazla bastırdım. Gülmüştü çünkü escort ankara dudakları gerilmişti. Geri bastırdı. Ağzımdan küçük iniltiler çıkıyordu. Durdu ve geri çekildi. Kot şortumu çıkardı. Onu yana atıp üstüne çıktım. Buna gülmüştü. Bende onun pantolonunu çıkardım. Billy yukarı doğru üçüncü bacak olmuştu. Yavaşça Billy’e sürtündüm. Harry acayip derecede inlemişti. Hiç bu kadar inlememişti. Beni sertçe yatağa attı ve yine sertçe üstüme çıktı. “Uyuyan devi uyandırdın. Bundan sonra geri dönüş yok, sen kaşındın.” dedi ve boxerını çıkarıp attı. Benim de kilodumu çıkardı. Derin bir nefes aldım. Birden sertçe içime girdi. Büyük bir çığlık attım. “Harry çok acıyor. Çık içimden.” “Geçecek. Sen de zevk alacaksın. Bekle.” dedi ve içimde öylece içimde durdu. Biraz sonra yavaş gel-gitler yapmaya başladı. Canım yanıyordu fakat yerini zevke bırakıyordu. Biraz daha devam etti. İyice zevke gelmiştim. Bağırmaya başladım. “Daha hızlı Harry!” Cevap vermeden hızlanmaya başladı. Acı ve zevkle inliyordum…… -15 DK SONRA- Harry’de ben de doruk noktasına gelmiştik. Önce ben boşalma yaşadım. Bunu yaşarken öyle bir ankara escort bağırmıştım ki boğazım acımıştı. Benden sonra Harry’de içime boşaldı. O da çığlık atmıştı. İçime sıcak bir şeyler hücum etmişti. Harry yanıma yığıldı. Nefes nefeseydik. Göğsüm jet gibi kalkıp iniyordu. “İnanılmazdın Jessie. Şu ana kadar yaptığım en iyi sexti.” “Bu inanılmazdı Harry.” “Ama unutma bu gece daha bitmedi. 3 yılın acısını çok pis çıkarıcam

2514 total views, 0 today

Page 6 of 8 1 4 5 6 7 8

Sponsored Links

  • Escort Ceren

    Etlik VİP Escort Ceren

    by on 9 Kasım 2018 - 2 Comments

    Etlik Escort Kendisine bir hayat arkadaşı, ya da yatakta ateşli zamanlar yaşatacak vip Etlik Snapchat Escort bayan arayan beyler hepinize selam. Benimle tanıştıktan sonra hayatınızda zevk alıp vermek çok daha anlamlı gelecek çünkü farklı fanteziler denemeye başlayacaksınız. Bütün hayatımı çılgın bir şekilde deli dolu yaşamış bir kadınım. Şu anda 29 yaşındayım ama hayat enerjim ben […]

  • ankara escort

    ankara da erotik bir escort hakayesi

    by on 4 Eylül 2016 - 0 Comments

      ankara escort Merhabalar ankaramın elit beyleri. Ben ankara escort bayan Melis .Nefes bırakmıştı o melisin parmak uçları beyazdı, ve fark etti. Çark olmadan uyandı ve resepsi yo nist masasının yürüdü. Patronu ava, bugün alınan değilse, günün geri kalanı nasıl olacak ne korku ona yapılan çok önemli bir paket bir kızı vardı. Bu onun hatası […]

  • ankara escort

    ankara da ofisde escort siktim

    by on 5 Eylül 2016 - 0 Comments

    ankara escort Merhaba başkentimin ankara escort bayan okuyucuları sizlere öncelikle kendimi kısaca tanıtmak isterim. Adım Beyza 28 yaşındayım ankara da yaşıyorum özel bir şirkette çalışmaktayım görevim sekreter.Ofis içerisinde başımdan geçen heyecan verici bir anımı sizlere aktarmak istiyorum umuyorum sizlerde okurken beğenip zevk alırsınız giyimine özen gösteren bir yapım vardır her zaman için ilgi çekici kıyafetler […]

  • ankara escort

    ankara escort a zorla oral yaptım

    by on 31 Ağustos 2016 - 0 Comments

    ankara escort Merhaba ben ankara escort bayan Nilay Ankara’da oturuyorum fakat aslen doğu illerinden birinde doğdum fakat yazmak istemiyorum neresi olduğunu. Evlendim ve Eryaman’a gelin geldim . önce size kendimi anlatayım 24 yaşındayım 1.70 boyunda 95 70 105 ölçülerin beyaz tenli epey bir seksi bir kadınım. Eşimle görücü usulü ile evlendik lakin mesut bir evliliğimiz mevcut tek […]

  • ankara escort

    Ankara'nın En Sex'i En Hırçın İlişki Uzmanı Nur

    by on 29 Mayıs 2018 - 1 Comments

    Ankara Bahçelievlerde Evi Olan Escort Nur Merhaba canlarım. Ben escort Nur. Ankara Bahçelievler’de oturuyorum. Ankara Escort kızları ile ilgilenen beyleri misafir etmek isterim. Bana Ankara’nın her yerinden ulaşabilirsiniz. Evime gelmek isteyen beyler, evime gelebilir. Gelmek istemeyen beyler ile beş yıldızlı otellerde buluşabilirim. Sexe doymayan bir bayanım. Sex yapmaktan fazlası ile zevk alıyorum. Bu neden ile […]